Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışıyla egemenliğimizi dünyaya ilan ettiğimiz 23 Nisan 1920'den bu yana 37 bin 987 gün oldu bugün; tam 104 yıl.

Dün bu özel günü neşeyle, coşkuyla, heyecanla kutladık ve kutlamaya da devam edeceğiz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu özel günü 1929’da geleceğin emanetçisi çocuklarımıza armağan etti.

O günden bu güne ve sonrası... Kısacası ilelebet…

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ hem dünya çocuklarına hem de Türk milletine her daim kutlu ve mutlu olsun. Egemenliğimiz ilelebet olsun.

Bugünün çocukları da yarınların geleceği ve yöneticileri olacak.

Onun için herkese iş düşüyor. Ailelere, iş dünyasına, yazılı ve görsel yayın organlarına ve özellikle fedakâr öğretmenlerimize...

Bugünün çocukları geçmişe göre daha şanslı ve birçok imkâna sahip.

Ancak hızla gelişen teknoloji ve sanal bir dünya ile baş başa olmaları şans mı, şanssızlık mı orası biraz muamma.

Bugüne göre kısıtlı ama daha doğal yiyecek ve giyecekler vardı. Daha doğal arkadaşlıklar ve dostluklar vardı.

Bunların bir kısmı değişim ve dönüşüm gören küresel dünya sistemi ile sekteye uğradı.

Bizlere düşen, dünyadaki faydalı gelişmelerden kopmadan; kendi gelenek ve göreneklerimizle de eğiterek, öğreterek, ülkesine ve ülküsüne bağlı, çalışkan ve bilinçli gençler yetiştirmek.

Çocuk Bayramı vesilesiyle, çocuklarımız ve geleceği için ne yaptığımızı ve neler yapacağımızı ve dahi neler yapmamız gerektiğini bir kez daha masaya yatıralım.

Çünkü çocuklarımız her şeyimiz adeta yaşama sebebimiz ve geleceğimiz...

Durum böyle olunca onlar için yapacağımız yatırımlar ve harcayacağımız emeklerin ne kadar önemli olduğunu bu zor süreçte daha kolay anlıyoruz.

Nasıl ki dünyaya geldiklerinde el bebek gül bebek bakıyorsak, çocukluk çağında yani eğitim ve öğretim dönemlerinde görevlerimiz ve sorumluluklarımız daha çok artıyor.

Bu çalışmalar hem bireysel hem de kurumsal anlamda zamanında ve doğru yapılırsa onlar da günü geldiğinde bizden gördükleri gibi görevlerini daha doğru yapacaklardır.

Temsili olarak dün bir çocuk Cumhurbaşkanı oldu.

Bakan oldu, Vali oldu, Kaymakam oldu, Belediye Başkanı oldu…

Gerçekte bugünün gençleri, geleceğin idarecileri ve yöneticileri olacak. Daha iyi yetiştirmek istiyorsak onlara her daim hak ettikleri değeri ve önemi vermemiz gerekiyor.

Makamlara getirdiklerimiz ve getireceklerimiz için liyakat ve ehliyete çok çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Daha güçlü Türkiye için.

Allah (c.c.) hiç kimseyi vatansız ve sahipsiz bırakmasın.

Güzel vatanımız hepimize yeter.

Yeter ki biz üstümüze düşeni hakkıyla ve layıkıyla yapalım.

Unutmayalım ki bizim geçmişimiz ve tarihimiz çok “100” yıllar öncesine dayanır...

Geçmişte atılan sağlam temeller ve büyük gayretler de unutulmamalı.

Çocuklarımız da kendine düşeni yapacaklardır.

Türkiye Cumhuriyeti ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın ilk iki kıtasını bir kez daha okuyalım.

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.

23 Nisan tarihi sıradan bir tarih değildir. Aziz milletimizin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı bir tarihtir.

23 Nisan çocuklarımıza neşe, bizlere ise umut kaynağıdır.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu ve mutlu olsun hepimize…