Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından her yıl Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (aleyhissalatü vesselam) doğum günü olan Rebîülevvel Ayı’nın on ikinci gecesine denk gelen hafta Mevlidi Nebi Haftası olarak kutlanıyor.

 Önceden belirlenen bir tema çerçevesinde hafta boyunca çeşitli etkinlikler yapılarak farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor. Bu yıl Mevlidi Nebi Haftası’nın teması ise “Peygamberimiz, Cami ve İrşat” olarak belirlendi. Başkanlığımızın tüm teşkilatlarında olduğu gibi Bursa İl Müftülüğü olarak bizler de Sevgili Peygamberimizin çağları aşan davetini cami ekseninde işlemeye gayret edeceğiz.

Bilindiği üzere peygamberlerin en önemli görevleri arasında tebliğ gelir. Bu görevi yerine getirmek için peygamberler kapı kapı dolaşmak suretiyle insanları hak ve hakikate davet etmiş, bu uğurda birçok sıkıntıya göğüs germiş ama yine de bu vazifeden geri durmamışlardır. Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere Hadis kitapları da peygamber kıssalarının anlatıldığı bu örneklerle doludur.

Ahir zaman Peygamberi, rehberimiz Hz. Muhammed (aleyhissalatü vesselam) da tebliğ vazifesini en güzel şekilde yerine getirerek bize canlı bir rol model olmuştur. O’nun Mekke döneminde Erkam b. Erkam’ın evinde başlayan daveti Medine döneminde Cami merkezli olarak devam etmiş, hicret esnasında Medine girişinde konakladığı Kuba’ da bizzat kendileri de çalışarak cami inşa edilmesine öncülük etmiştir. Medine’ye geldiğinde ise devesinin çöktüğü araziyi sahiplerinden satın alarak Mescid-i Nebevi’yi inşa ettirmiş, sadece bununla kalmayıp hemen yanına Ashab-ı Suffe’nin barındığı yeri eğitim ve öğretim kurumu haline getirmiştir.

Peygamberimizin izinden giden şanlı ecdadımız da fethettiği topraklara önce cami inşa ederek bu geleneği sürdürmüş, şehrin merkezine yapılan camiler zamanla medrese, han, hamam ve imaret gibi yapılarla külliye şekline dönüşmüştür. Hamam ile temizlik, cami ile ibadet, medrese ile eğitim ve öğretim, imaret ile sosyal hayat, hanlar ile de ticari ilişkilere dikkat çekilerek adeta İslam Medeniyetinin temel dinamikleri şehrin merkezindeki külliyelerde hayat bulmuştur. Yaşamımızı sürdürdüğümüz ecdadımızın mührünü vurduğu Payitaht Bursa, bunun canlı şahitlerindendir.

Modern zamanlarda külliye tarzı yapılar inşa edilmese de camilerimiz fonksiyonunu devam ettirmiştir. Daha önce hiç gitmediğimiz, ismini bilmediğimiz köy, mahalle, belde gibi yerlere yolumuz düştüğünde gözümüz önce minare arar. Minarenin olduğu yerde camiyi, caminin olduğu yerde hayatın merkezini buluruz. Anadolu’da söylenegelen ‘minareyi kaybetme!’ sözcüğü bu minvalde oldukça anlamlıdır.

Bugün bizlere düşen minarenin gölgesinden uzaklaşmadan cami ile barışık yaşamaktır. Tevbe Suresi on sekizinci ayette ifade edilen Allah’ın mescitlerini imar etme konusu daha geniş anlamıyla hem madden hem de manen imar etme olarak anlaşılmalıdır. Çoğu kez madden imar ettiğimiz camileri cemaatsiz bırakarak manen imar konusunda zaafa uğratıyoruz. Bu hafta vesilesiyle yeniden Cami merkezli bir hayat için elimizden geleni yapmalı, Camide oluşan birlikteliğimizi hayatımızın her alanına yayarak erdemli toplumu inşa etme konusunda gayret içinde olmalıyız.

Minare gibi dimdik cami gibi toplayıcı olmak temennisiyle, Mevlid-i Nebi haftamız tüm İslam âleminin yeniden dirilişine vesile olsun.