Bursaspor’un Bulvarspor-Kartal maçını pazar günü erken saatte izledikten sonra Bursaspor’a bu yakıştırmayı uygun gördüm. Bursaspor, hakikaten 3. Lig için misafir takım. Hani sosyal ortama girilirken kapıdaki bir görevliye “içeriye bakıp çıkacağım” dersiniz ya işte öyle. 11. Haftaya kadar Bursaspor’un bize düşündürttüğü şey bu. Sakatlıklar, kart cezaları, rehavet vb. durumlar futbolda olağan şeylerdir. Ancak böyle kötü durumlar olursa Bursaspor durdurulabilir. Aksi halde başkanın da hafta arasında belirttiği gibi ileriki haftalarda zirvede yalnız kalan bir Bursaspor izleyeceğiz.
Maça dönersek, tüm hatlarıyla oyunu kontrolünde tutan bir Bursaspor izledik. Geçtiğimiz yazımda da tavsiye ettiğim dizilişle maça başladık. Sedat Cengiz ve Hamza Gür ilk 11 başlamalı demiştim. Öyle başlayınca “yok edici” bir koridor oluştu Bursaspor sağ kanadında. Hamza Gür, Sedat Cengiz ve A. İlhan Özek’ten oluşan sağ kanat, hakikaten yok edici nitelikte. Sol kanada bakıyorsunuz orada da Abdullah Tazgel ve İlhan Depe’nin driplingleri ve süpürücülüğü var. Özellikle Abdullah Tazgel’in kaptığı toplarla atağa kalkışını ancak Yugoslav faulleri durdurabiliyor.
Daha maçın başında akrobatik bir hareketle görsel bir şov hazırladı Hamza Gür. Yaptığı yarım röveşata benzeri bir vuruşla top az farkla auta gitti. Akabinde Sedat Cengiz’in çaprazdan sert şutuna dokunan olmayınca top diğer çapraza gitti ve ağlarla buluştu. Bu dakikadan sonra Bursaspor’un kontrollü oyunu ile giderken Bulvarspor iki önemli pozisyondan faydalanamadı. Bu noktada defansımızın anlık konsantrasyon eksikliğinden ve adam paylaşımı zaafiyetinden bahsedebiliriz. Ancak bu maç özelinde şunu da söylemeliyim ki maç 1-2 olmuş olsa dahi kaybetmeyecek bir Bursaspor vardı dün sahada.
İkinci yarının başında A. İlhan Özek’in bir önceki haftadakinin aynı golü iç sahada da atması adeta “bu gol deplasmandaki golümü izleyemeyenler için” dedirtiyordu. Rakip fizik gücü ancak 50-60 dakika yetiyor sonrasında oyunun kontrolü tamamen Bursasapor’a geçiyor. Nitekim üçüncü golde rakip defansın motivasyonu iyice kaybolmuş bir anda geldi. Muhtemelen iç sahada Karşıyaka maçına kadar bu böyle devam edecek. Karşı takımlar istedikleri kadar maç önünde kenetlensin, galibiyet yemini etsin olmuyor olmuyor, Bursaspor yenilmiyor. Hele arkasında ortalama 40 bin seyirci bulunca hiç olmuyor.
O halde akla gelen soru şu? Bu lige bu kadar pahalı bir takım kurulursa zaten beklenen bir başarı değil midir bu? Bunu zaten ligin başında söylemiştim çok rahat maçlar izleyeceğiz diye. Lakin generallerin bol, askerlerin az, olduğu bir yerde takımı kaynaştırmak kolay bir iş değil. Kenardaki profesöre de buradan övgülerimizi gönderelim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Serkan Gürlük
Misafir Takım
Bursaspor’un Bulvarspor-Kartal maçını pazar günü erken saatte izledikten sonra Bursaspor’a bu yakıştırmayı uygun gördüm. Bursaspor, hakikaten 3. Lig için misafir takım. Hani sosyal ortama girilirken kapıdaki bir görevliye “içeriye bakıp çıkacağım” dersiniz ya işte öyle. 11. Haftaya kadar Bursaspor’un bize düşündürttüğü şey bu. Sakatlıklar, kart cezaları, rehavet vb. durumlar futbolda olağan şeylerdir. Ancak böyle kötü durumlar olursa Bursaspor durdurulabilir. Aksi halde başkanın da hafta arasında belirttiği gibi ileriki haftalarda zirvede yalnız kalan bir Bursaspor izleyeceğiz.
Maça dönersek, tüm hatlarıyla oyunu kontrolünde tutan bir Bursaspor izledik. Geçtiğimiz yazımda da tavsiye ettiğim dizilişle maça başladık. Sedat Cengiz ve Hamza Gür ilk 11 başlamalı demiştim. Öyle başlayınca “yok edici” bir koridor oluştu Bursaspor sağ kanadında. Hamza Gür, Sedat Cengiz ve A. İlhan Özek’ten oluşan sağ kanat, hakikaten yok edici nitelikte. Sol kanada bakıyorsunuz orada da Abdullah Tazgel ve İlhan Depe’nin driplingleri ve süpürücülüğü var. Özellikle Abdullah Tazgel’in kaptığı toplarla atağa kalkışını ancak Yugoslav faulleri durdurabiliyor.
Daha maçın başında akrobatik bir hareketle görsel bir şov hazırladı Hamza Gür. Yaptığı yarım röveşata benzeri bir vuruşla top az farkla auta gitti. Akabinde Sedat Cengiz’in çaprazdan sert şutuna dokunan olmayınca top diğer çapraza gitti ve ağlarla buluştu. Bu dakikadan sonra Bursaspor’un kontrollü oyunu ile giderken Bulvarspor iki önemli pozisyondan faydalanamadı. Bu noktada defansımızın anlık konsantrasyon eksikliğinden ve adam paylaşımı zaafiyetinden bahsedebiliriz. Ancak bu maç özelinde şunu da söylemeliyim ki maç 1-2 olmuş olsa dahi kaybetmeyecek bir Bursaspor vardı dün sahada.
İkinci yarının başında A. İlhan Özek’in bir önceki haftadakinin aynı golü iç sahada da atması adeta “bu gol deplasmandaki golümü izleyemeyenler için” dedirtiyordu. Rakip fizik gücü ancak 50-60 dakika yetiyor sonrasında oyunun kontrolü tamamen Bursasapor’a geçiyor. Nitekim üçüncü golde rakip defansın motivasyonu iyice kaybolmuş bir anda geldi. Muhtemelen iç sahada Karşıyaka maçına kadar bu böyle devam edecek. Karşı takımlar istedikleri kadar maç önünde kenetlensin, galibiyet yemini etsin olmuyor olmuyor, Bursaspor yenilmiyor. Hele arkasında ortalama 40 bin seyirci bulunca hiç olmuyor.
O halde akla gelen soru şu? Bu lige bu kadar pahalı bir takım kurulursa zaten beklenen bir başarı değil midir bu? Bunu zaten ligin başında söylemiştim çok rahat maçlar izleyeceğiz diye. Lakin generallerin bol, askerlerin az, olduğu bir yerde takımı kaynaştırmak kolay bir iş değil. Kenardaki profesöre de buradan övgülerimizi gönderelim.