Türkiye'de yayın hayatında olan pek çok dijital platform var. Bu platformları, isim isim söylemeyeceğim. Amacım onları ve yaptıklarını anlatmak değil. Görünen kısmından ziyade görünmeyen ya da belki bilinen ama dillendirilmeyen kısmına dikkat çekmek istiyorum.

Türkiye de yer alan dijital platformlar, Türkiye’ye girdiğinde önce kendi platformları için Türk filmi, yapımına girmemişlerdi. Sadece hazır çekilmiş bazı filmleri, platformlarına eklemişlerdi. Türkiye’deki izleyici potansiyeline görmeye başladıklarında aboneliklerini daha da arttırmak için Türk yapımı dizileri destekleme kararı aldılar. Böylece Türkiye’deki Pazar payı büyük olan dijital platformlar kendi platformları için çok sayıda Türk filmi ve dizisi yapmaya başladı.

Önceleri dijital platforma film yapan yapımcılar konularda serbestken, şimdilerde dijital platforma film yaptırmak istiyorlarsa konuya müdahale, oyuncu ve mekân seçimi dâhil olmak üzere veya hatta direk senaryoyu dijital platformun istediği şekilde özel olarak yazdırmak suretiyle anlaşabiliyorlar. Peki, bu ne demek bu şu demek, adamlar tüm dünya da oluşturmak istediği şablonu, bize de dayatarak izleyici kitlesini yönlendirebilme yetisine kavuşacaklar demek. Belki bu söylediğim çok saçma veya komplo teorisi olarak gelecek ancak dijital platformlarında adeta bir silah olarak kullandığını görmemek biraz saflık olabilir.

Çok yakın zaman da bir dijital platform, Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir film yaptı. Filmin gösterimi tüm dünya da yapılacakken Ermeni diasporası başta olmak üzere pek çok yerden gelen baskılarla ancak Türkiye de yayınlayabildiler. Geçerli bir gerekçe de açıklayamadılar ya da açıklamadılar. Türkiye piyasasından çıktıklarını duyurdular ki bu zaten daha öncesinde çıkmayı planlamışlardı. Kaldı ki bu platform zaten Türkiye de yayın yapan diğer platform ile ortak. Türkiye de kapandıktan sonra da arşivlerini diğer platformda yayınlanmaya devam ettiğini görebiliyoruz. Aslında Atatürk filminin iptali fikrinde gereken tepkiyi yeterince iyi verebilseydik belki bizim üzerimizden yapacakları hesapları tekrar gözden geçirirlerdi. Bizim değerlerimizle böyle rahatlıkla oynayamayacaklarını anlayacaklardı. Maalesef bunu beceremedik. Şimdiler de paraları ile sektörde at koşturmaktalar.

Dijital platformlar, Türkiye de popüler olmuş oyuncuları kullanarak hem Türk piyasasına hem de yurt dışına hitap etmek istiyorlar. Zira Türkiye olarak dizileri, yurt dışında en çok ilgi gören ülkelerden biriyiz.

Türk oyuncuları içinde dijital platforma ilk dizi yapanlardan birisi Çağatay Ulusoy desek yanılmayız. İlk olarak Hakan- Muhafız isimli dizi ile giriş yapan Çağatay Ulusoy’un bu dizisi beklenmeyen bir şekilde oldukça fazla seyredildi. Birkaç sezonu daha yapıldı. Bu, Çağatay Ulusoy’un dijital platformunda ki yerini sağlamlaştırdı. Dijital platformunda hemen hemen her sezon, en az bir Çağatay Ulusoy filmi yer alıyor. Çok başarılı olduğu İçerde dizisinden sonra en son Gaddar ismi ile bir TV kanalında yer aldığı dizi izleyici sayılarının yeterince iyi olmaması sebebiyle ilk sezonda sona erdi. Çağatay Ulusoy’un son TV projesi beklenen ilgiyi göremese de o, dijital platformlardaki popülerliğini koruyor.

Dijital platforma, Hakan-Muhafızdan sonra Kâğıttan Hayatlar, Terzi, Kübra gibi yapımların başrolünde oldu. Son olarak da Tam bir centilmen filmi ile devam etti. Film bir jigolonun hayatını anlatıyor. Senaryo olarak maalesef çok yetersiz. Bu film de oyunculuğu gösterecek bir kurgu bile yokken dijital platformda bu kadar basit bir filmin olması da kalite açısından büyük sıkıntı. Aynı şeyi Şahan Gökbakar’ın Ece ile Erdal filmi içinde söyleyebiliriz. Son derece kötü bir senaryo ve oyunculukların yer aldığı bu filmlerin dijital bir platformda yer alması içeriğinin bomboş olması ne ile açıklanır bilemiyorum. Zira bir filmi izlediğiniz de güzel bir zaman geçirerek yüzünüzde bir ifade oluşmasını istersiniz. Bu tür yapımlar için yüzümüz de oluşan tek şey şaşkınlık. Çünkü sorunun, oyuncular olduğunu düşünmüyorum. Çünkü çok daha başarılı işleri olduğunu biliyoruz.

Peki, neden başarısız ve oyunculuk gerektirmeyen böyle bir işte yer alıyorlar? Onlar profesyonel işlerini yaparak paralarını kazanıyorlar diye bir argüman sunabiliriz. Ya dijital platformlar? Onlar da profesyonel. Onlarda işlerini yapıyor. Bu onlar için değil de bizim için bir sorunsa sorun ne peki?

Sorun, ya da onlara göre amaç; dijital platformlar olarak, hemen hemen her ülke de yer almak, kendi izleyici kitlesini oluşturmak. Oluşturduğu bu izleyici kitlesinin, yapısını, değerlerini, kültürünü, yaşam biçimini, karar verme yetisi dâhil, her şeylerini belirlemek istiyorlar. Böylece sonrasında istediklerini empoze edebilecek hazır bir kitle oluşacak. Bu kitleye de istediklerini yaptırabilecekler.

Komplo teorisi mi? Belki de. Ben yine de yazayım. Herkes kendi penceresinden baksın. Nereye konumlandırıyorsa oraya konumlandırsın. Ama yine aklında bir soru işareti olsun ve sorgulasın. Zira sorgulamak çok önemli.