Bu haftaki hikâyemiz etme bulma dünyası üzerine. Bu tip ibret verici hikâyeler hep anlatılır ki ibret alınsın diye…
Bir adamın yaşlı bir babası ve babasına bakmaktan bıkan bir de hanımı varmış.
Hanımı sürekli evde huysuzluk ve huzursuzluk çıkarmaktadır.
Bir gün kocasına:
Bey ben bezdim. Mutlu bir gün göremedim. Gençliğim gidiyor.
— Ya beni bırak, babanla kal yahut babanı buradan uzaklaştır, beraber kalmaya devam edelim. Eğer sen babanla kalmayı tercih edeceksen, ben ayrılmaya razıyım, diyordu.
Adam ne yapacağını şaşırmıştı:
— “Ne yapalım hanım, o benim babam, öldüreyim mi, ne yapabilirim onu? Biz bakmazsak ona bizden başka kim bakar?” dediyse de hanımı isteğinde ısrar ediyordu.
Adam en sonunda babasını götürüp dağa bırakmaya karar verdi. Yanına oğlunu da alarak arabayı hazırladı. Babasına da:
— Baba, şöyle dağa doğru gitmek istemez misin? Biz torununla beraber oduna gidiyoruz, sen de gel, dedi ve bir yatak bir miktar da yiyecek, içecek alıp dağın yolunu tuttu.
Dağda ormanlığın içine doğru epey girmişlerdi. Getirdiği yatağı yere serip ihtiyar babasını üzerine yatırdı:
— Baba sen burada biraz istirahat et! Biz biraz odun toplayıp gelelim, dedi ve oradan ayrıldılar.
Fakat odun falan toplamamışlardı. Babasını dağa bırakmanın üzüntüsü içinde çaresizce ve şuursuzca evin yolunu tuttular.
Yolda adamın oğlu:
—“ Dedemi almayacak mıyız baba?” diye sordu.
Adam:
— Dedeni oraya bıraktık. Artık o ihtiyar olduğundan orada kalacak. Biz eve gidelim, dediyse de torun ısrar ediyordu ‘Ben dedemi isterim’ diye. En sonunda babasına söz dinletemediğini anlayan çocuk:
— “Baba, sen ihtiyarladığında ben de senin gibi ev bark sahibi olduğum zaman, seni getirip dağa mı bırakacağım? Sen dedem, ihtiyar olduğu için bıraktığımızı söylüyorsun?” deyince adamın aklı başına geliyor. Pişman oluyor ve büyük bir hata yapmaktan vazgeçiyor.
Sonunda kendinin de başına gelecekleri düşününce gidip dağa terk ettiği babasını almaya karar verdi.
Dağda yapa yalnız kalmış, kurtların, kuşların kendini parçalama zamanının geldiğini düşünen ve elinden de hiçbir şey gelmeyen ihtiyar, kendisini almak için yoldan geri dönen oğluna:
— Evlâdım sen beni dağa bırakıp gidemezsin. Çünkü ben babamı dağa bırakmadım. Ona ölünceye kadar hizmet ettim, dedi.
Adam babasına, torun dedesine sarıldı. Ağladılar ve mutluluk içinde el ele verip eve döndüler.
Her ne olursa olsun elinden geldiğince, babasına ölünceye kadar bakmaya karar verdi.
Boşuna dememişler ‘Bu dünya etme bulma dünyasıdır’ diye. Sen ne yaparsan sana da onun aynısının yapılacağı muhakkaktır.
Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) ; ‘Baba, cennetin orta kapısıdır’ buyuruyor.
Babanızın kıymetini çok iyi bilin. Baba gibi gerçek bir yar ve diyar bulamayacaksın bilesin…
Öncelikle en yakınlarımızdan başlayarak herkese iyilikle ve güzellikle muamele etmeliyiz.
Kendimize istemediğimiz bir şeyi başkasına yapmamalıyız.
Hayatımızın her safhasında imkânlarımız çerçevesinden iyilik yapmalıyız. Kötülüklerden uzak durmalıyız.
Dünyada kötülük yok kötülük bizim içimizdedir. Ne yaptığımız ne kadar yaptığımızla alakalıdır.
Dünyada iyilik de yok, iyilik bizim içimizdedir. Ne kadar iyilik yaptığımızla alakalıdır.
Ne ekersek onu biçeriz. İyilik ekelim ki iyi biçelim.
Dünyayı kötülük ya da iyilik değiştirecek. İyi yönde değişmesini istiyorsak hem iyi olacağız hem de iyilik yapacağız. Elimizden geldiği kadar da kötülüklere engel olacağız.
Kötü bir dünyayı hiçbir kimse arzu etmez.
İyilik yapalım iyilikle anılalım.
Herkesin huzurlu ve iyi olması dileğiyle…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Çetinkaya
Yapma etme sen de bulursun
Bu haftaki hikâyemiz etme bulma dünyası üzerine. Bu tip ibret verici hikâyeler hep anlatılır ki ibret alınsın diye…
Bir adamın yaşlı bir babası ve babasına bakmaktan bıkan bir de hanımı varmış.
Hanımı sürekli evde huysuzluk ve huzursuzluk çıkarmaktadır.
Bir gün kocasına:
Bey ben bezdim. Mutlu bir gün göremedim. Gençliğim gidiyor.
— Ya beni bırak, babanla kal yahut babanı buradan uzaklaştır, beraber kalmaya devam edelim. Eğer sen babanla kalmayı tercih edeceksen, ben ayrılmaya razıyım, diyordu.
Adam ne yapacağını şaşırmıştı:
— “Ne yapalım hanım, o benim babam, öldüreyim mi, ne yapabilirim onu? Biz bakmazsak ona bizden başka kim bakar?” dediyse de hanımı isteğinde ısrar ediyordu.
Adam en sonunda babasını götürüp dağa bırakmaya karar verdi. Yanına oğlunu da alarak arabayı hazırladı. Babasına da:
— Baba, şöyle dağa doğru gitmek istemez misin? Biz torununla beraber oduna gidiyoruz, sen de gel, dedi ve bir yatak bir miktar da yiyecek, içecek alıp dağın yolunu tuttu.
Dağda ormanlığın içine doğru epey girmişlerdi. Getirdiği yatağı yere serip ihtiyar babasını üzerine yatırdı:
— Baba sen burada biraz istirahat et! Biz biraz odun toplayıp gelelim, dedi ve oradan ayrıldılar.
Fakat odun falan toplamamışlardı. Babasını dağa bırakmanın üzüntüsü içinde çaresizce ve şuursuzca evin yolunu tuttular.
Yolda adamın oğlu:
—“ Dedemi almayacak mıyız baba?” diye sordu.
Adam:
— Dedeni oraya bıraktık. Artık o ihtiyar olduğundan orada kalacak. Biz eve gidelim, dediyse de torun ısrar ediyordu ‘Ben dedemi isterim’ diye. En sonunda babasına söz dinletemediğini anlayan çocuk:
— “Baba, sen ihtiyarladığında ben de senin gibi ev bark sahibi olduğum zaman, seni getirip dağa mı bırakacağım? Sen dedem, ihtiyar olduğu için bıraktığımızı söylüyorsun?” deyince adamın aklı başına geliyor. Pişman oluyor ve büyük bir hata yapmaktan vazgeçiyor.
Sonunda kendinin de başına gelecekleri düşününce gidip dağa terk ettiği babasını almaya karar verdi.
Dağda yapa yalnız kalmış, kurtların, kuşların kendini parçalama zamanının geldiğini düşünen ve elinden de hiçbir şey gelmeyen ihtiyar, kendisini almak için yoldan geri dönen oğluna:
— Evlâdım sen beni dağa bırakıp gidemezsin. Çünkü ben babamı dağa bırakmadım. Ona ölünceye kadar hizmet ettim, dedi.
Adam babasına, torun dedesine sarıldı. Ağladılar ve mutluluk içinde el ele verip eve döndüler.
Her ne olursa olsun elinden geldiğince, babasına ölünceye kadar bakmaya karar verdi.
Boşuna dememişler ‘Bu dünya etme bulma dünyasıdır’ diye. Sen ne yaparsan sana da onun aynısının yapılacağı muhakkaktır.
Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) ; ‘Baba, cennetin orta kapısıdır’ buyuruyor.
Babanızın kıymetini çok iyi bilin. Baba gibi gerçek bir yar ve diyar bulamayacaksın bilesin…
Öncelikle en yakınlarımızdan başlayarak herkese iyilikle ve güzellikle muamele etmeliyiz.
Kendimize istemediğimiz bir şeyi başkasına yapmamalıyız.
Hayatımızın her safhasında imkânlarımız çerçevesinden iyilik yapmalıyız. Kötülüklerden uzak durmalıyız.
Dünyada kötülük yok kötülük bizim içimizdedir. Ne yaptığımız ne kadar yaptığımızla alakalıdır.
Dünyada iyilik de yok, iyilik bizim içimizdedir. Ne kadar iyilik yaptığımızla alakalıdır.
Ne ekersek onu biçeriz. İyilik ekelim ki iyi biçelim.
Dünyayı kötülük ya da iyilik değiştirecek. İyi yönde değişmesini istiyorsak hem iyi olacağız hem de iyilik yapacağız. Elimizden geldiği kadar da kötülüklere engel olacağız.
Kötü bir dünyayı hiçbir kimse arzu etmez.
İyilik yapalım iyilikle anılalım.
Herkesin huzurlu ve iyi olması dileğiyle…