Bazen çocuğumuzun bizi hiç dinlemediğini, bize karşı ilgisiz olduğunu sanırız. Aslında olay hiç de öyle değildir çünkü çocuğumuzun beyninin bir yerlerine her söylediğimiz yazılmış yeri ve zamanı gelince kullanılmıştır. Örnek olarak bendeniz beni dinlemediklerini düşünür çok üzülürdüm. Yıllar sonra bunun böyle olmadığını gördüm. Büyüyen her çocuk kendi köklerine geri döner. Bizim her yaptığımızı eleştiren, hiçbir şeyimizi beğenmeyen evlatlar yıllar sonra ‘Biz’ olur çıkarlar. Elma ağacından armut çıkmayacağına göre olması gereken doğru da budur. Yıllar sonra çocukların baza altında saklı defterlerini atmak için çıkardım. Atmadan da birer birer içlerine bir göz attım. Yazıları resimleri beni mutlu etti.
Bir ara defterdeki hikaye başlıkları dikkatimi çekti okudum duygulandım. Beni dinlemediğini zannettiğim yavrum bütün konuşmalarımı, anlattıklarımı hikâye olarak yazmış. Malum duygulanan annenin gözyaşı meşhurdur. Aynen hem okudum, hem ağladım ama hikayeye değil yavrumun tuttuğu günlük beni benden aldı. Ona o günlerde söylediğim sözler karşısında üzüldüm pişman oldum ama olan oldu. Yanlışımı yıllar sonra çok geç anladım. Tecrübe sahibi oluyoruz ama başkalarına öğüt vermek için kendimiz yapamadığımız için.
Hikayenin birini sizlerle paylaşmak istedim. Bu olayın 1980’li yıllarda yaşanmış olduğu söylenirdi. Bursa da genç bir kız evlilik hazırlığı içindedir. Hazırlanan evin bir odası kilitlidir. Evleneceği erkek ona özel bir sürpriz hazırladığını, ancak evlendikleri gece göreceğini, o güne kadar da bekleyeceğinin sözünü almıştır. Kızın Almanya da yaşayan teyzesi odanın sürprizini merak eder, yeğenine göstermesi için yalvarır, kız dayanamaz anahtar bulup odanın kapısını açar. Gördükleri karşısında şok olurlar. Odanın her tarafı simsiyaha boyanmış. Kapkara duvarlar ve bomboş bir odanın tam ortasında bir tabut vardır. Tabutun içinde yazılı bir mektup.
Genç kız gördükleri karşısında düşüp bayılır. Teyzesi mektubu okur - " Son Gece" başlıklı mektubun devamında - " Bu gece senin hayatına son vereceğim, Yaşama veda et " yazılıdır. Teyze yeğenini alır düğün de evlilik de iptal edilir.
Kısmet bu ya yıllar sonra bu hikaye tekrar hatırlanmak istemiş bende anlattım. Hikaye kahramanlarının da bir ruhu olduğuna inanırım. Yeri ve zamanı geldiğinde kendilerini hatırlatmayı öyle denk getiriyorlar, kendilerinden haberimiz olsun diye özellikle yaşanmış gerçek hikayeler, istedikleri zaman kendilerini gündem yapabiliyorlar. Tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna söylenmemiş.
Hikayeler devam edecek çünkü hikaye kahramanları artık hatırlanmak anılmak istiyorlar.
Herkesin hayatında kendilerini mutlu edecek hiç unutulmayacak güzel hikayeleri olması dileklerimizle…
Saygılar
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
agazete
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Makbule Mazı
Geç de Olsa Yanıldığınızı Anlamak
Bazen çocuğumuzun bizi hiç dinlemediğini, bize karşı ilgisiz olduğunu sanırız. Aslında olay hiç de öyle değildir çünkü çocuğumuzun beyninin bir yerlerine her söylediğimiz yazılmış yeri ve zamanı gelince kullanılmıştır. Örnek olarak bendeniz beni dinlemediklerini düşünür çok üzülürdüm. Yıllar sonra bunun böyle olmadığını gördüm. Büyüyen her çocuk kendi köklerine geri döner. Bizim her yaptığımızı eleştiren, hiçbir şeyimizi beğenmeyen evlatlar yıllar sonra ‘Biz’ olur çıkarlar. Elma ağacından armut çıkmayacağına göre olması gereken doğru da budur. Yıllar sonra çocukların baza altında saklı defterlerini atmak için çıkardım. Atmadan da birer birer içlerine bir göz attım. Yazıları resimleri beni mutlu etti.
Bir ara defterdeki hikaye başlıkları dikkatimi çekti okudum duygulandım. Beni dinlemediğini zannettiğim yavrum bütün konuşmalarımı, anlattıklarımı hikâye olarak yazmış. Malum duygulanan annenin gözyaşı meşhurdur. Aynen hem okudum, hem ağladım ama hikayeye değil yavrumun tuttuğu günlük beni benden aldı. Ona o günlerde söylediğim sözler karşısında üzüldüm pişman oldum ama olan oldu. Yanlışımı yıllar sonra çok geç anladım. Tecrübe sahibi oluyoruz ama başkalarına öğüt vermek için kendimiz yapamadığımız için.
Hikayenin birini sizlerle paylaşmak istedim. Bu olayın 1980’li yıllarda yaşanmış olduğu söylenirdi. Bursa da genç bir kız evlilik hazırlığı içindedir. Hazırlanan evin bir odası kilitlidir. Evleneceği erkek ona özel bir sürpriz hazırladığını, ancak evlendikleri gece göreceğini, o güne kadar da bekleyeceğinin sözünü almıştır. Kızın Almanya da yaşayan teyzesi odanın sürprizini merak eder, yeğenine göstermesi için yalvarır, kız dayanamaz anahtar bulup odanın kapısını açar. Gördükleri karşısında şok olurlar. Odanın her tarafı simsiyaha boyanmış. Kapkara duvarlar ve bomboş bir odanın tam ortasında bir tabut vardır. Tabutun içinde yazılı bir mektup.
Genç kız gördükleri karşısında düşüp bayılır. Teyzesi mektubu okur - " Son Gece" başlıklı mektubun devamında - " Bu gece senin hayatına son vereceğim, Yaşama veda et " yazılıdır. Teyze yeğenini alır düğün de evlilik de iptal edilir.
Kısmet bu ya yıllar sonra bu hikaye tekrar hatırlanmak istemiş bende anlattım. Hikaye kahramanlarının da bir ruhu olduğuna inanırım. Yeri ve zamanı geldiğinde kendilerini hatırlatmayı öyle denk getiriyorlar, kendilerinden haberimiz olsun diye özellikle yaşanmış gerçek hikayeler, istedikleri zaman kendilerini gündem yapabiliyorlar. Tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna söylenmemiş.
Hikayeler devam edecek çünkü hikaye kahramanları artık hatırlanmak anılmak istiyorlar.
Herkesin hayatında kendilerini mutlu edecek hiç unutulmayacak güzel hikayeleri olması dileklerimizle…
Saygılar