Hayatın insana getirdiklerine ve getireceklerine karşı her zaman hazırlıklı olmak lazım. Çok güzel beklentilerimiz karşısında bazen beklenmedik sürprizlerle karşılaşabiliriz. Mühim olan umudumuzu kaybetmeden yolumuza devam edip, kendimizi hayatın akışına bırakmasını bilmeliyiz. İçimizden bazıları doğuştan şanslıdır, çünkü sırtlarını dayayacak bir dayanakları mutlaka olur. Sırtı sağlam olunca insanın, nereye düşerse düşsün her daim dört ayak üstüne düşerler. Şansı doğuştan yaver gitmemiş şanssızlara sorsan dayanağın var mı diye "taş, duvar ve ağaçtan başka dayanağım olmadı şu hayatta" diyen çok çıkar.
Benim fikrim de dayanak bulmaktansa dayanak olmayı seçmeli insan. Nasılki bozkır hayatı yaşayan atalarımız savaşırken sadece kendi güçlerine, akıllarına güvenip kimseye değil, herhangi bir saldırıya karşı sırtlarını ağaca, kayaya, taşa dayamışlar. Atalarımızın sırtlarını dayadıkları taşların isimleri, yıllar geçtikçe 'Arka-Taş'tan, günümüzün tanınan, bilinen, en çok kullanılan ismi 'Arkadaş' olmuş. Bu gün güvenebileceğimiz, bizi yarı yolda bırakmayacak, en kötü günümüzde yanımızda olabilecek samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz ismine yakışır isimler ; arkadaş, yaren, dost.
Bir hikayede aşk ve arkadaşlık birgün bir yolda karşılaşmışlar. Aşk kibirle "Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım, candan yürekten severim. Sen niye varsın ki bu dünyada?" Arkadaşlık cevap vermiş "Sen çok sevdiğin aşkını bırakıp gittikten sonra akıtılan gözyaşlarını silmek için. Boşalan yerini huzurla doldurmak, açtığın yaralara merhem olmak için varım" demiş.
Hayat bizi hiçbir zaman arkadaşsız ve dostsuz bırakmasın. Çevremizde hep sevdiklerimiz olsun. Bırakalım onlar bize sırtlarını dayasın, biz onlara ağaç gibi, kaya gibi destek olalım. Yeterki yalnız olmayalım. Veren el, alan elden her zaman üstündür, daha hayırlıdır. Bizde hazırcı değil, yapıcı olalım. Sırtımızı dayayacak dayanak arayacağımıza, aradığımız dayanak kendimiz olalım. Bu bizi daha güçlü kılar. Hayata bakış açımız da kimseden bir beklentimiz olmadan, almadan vermek olsun. Nasıl olur diye düşünmeyin siz sadece çevrenize hep cömert ve yapıcı olun, sırtınızı sadece sizi yaradana dayayın. Gerisi su gibi akar yerini bulur. Siz neyin nasıl olduğunun farkına bile varmadan mutluluğu yakalamış olursunuz. Saygılar
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Makbule Mazı
Arkadaşsız olmaz
Hayatın insana getirdiklerine ve getireceklerine karşı her zaman hazırlıklı olmak lazım. Çok güzel beklentilerimiz karşısında bazen beklenmedik sürprizlerle karşılaşabiliriz. Mühim olan umudumuzu kaybetmeden yolumuza devam edip, kendimizi hayatın akışına bırakmasını bilmeliyiz. İçimizden bazıları doğuştan şanslıdır, çünkü sırtlarını dayayacak bir dayanakları mutlaka olur. Sırtı sağlam olunca insanın, nereye düşerse düşsün her daim dört ayak üstüne düşerler. Şansı doğuştan yaver gitmemiş şanssızlara sorsan dayanağın var mı diye "taş, duvar ve ağaçtan başka dayanağım olmadı şu hayatta" diyen çok çıkar.
Benim fikrim de dayanak bulmaktansa dayanak olmayı seçmeli insan. Nasılki bozkır hayatı yaşayan atalarımız savaşırken sadece kendi güçlerine, akıllarına güvenip kimseye değil, herhangi bir saldırıya karşı sırtlarını ağaca, kayaya, taşa dayamışlar. Atalarımızın sırtlarını dayadıkları taşların isimleri, yıllar geçtikçe 'Arka-Taş'tan, günümüzün tanınan, bilinen, en çok kullanılan ismi 'Arkadaş' olmuş. Bu gün güvenebileceğimiz, bizi yarı yolda bırakmayacak, en kötü günümüzde yanımızda olabilecek samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz ismine yakışır isimler ; arkadaş, yaren, dost.
Bir hikayede aşk ve arkadaşlık birgün bir yolda karşılaşmışlar. Aşk kibirle "Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım, candan yürekten severim. Sen niye varsın ki bu dünyada?" Arkadaşlık cevap vermiş "Sen çok sevdiğin aşkını bırakıp gittikten sonra akıtılan gözyaşlarını silmek için. Boşalan yerini huzurla doldurmak, açtığın yaralara merhem olmak için varım" demiş.
Hayat bizi hiçbir zaman arkadaşsız ve dostsuz bırakmasın. Çevremizde hep sevdiklerimiz olsun. Bırakalım onlar bize sırtlarını dayasın, biz onlara ağaç gibi, kaya gibi destek olalım. Yeterki yalnız olmayalım. Veren el, alan elden her zaman üstündür, daha hayırlıdır. Bizde hazırcı değil, yapıcı olalım. Sırtımızı dayayacak dayanak arayacağımıza, aradığımız dayanak kendimiz olalım. Bu bizi daha güçlü kılar. Hayata bakış açımız da kimseden bir beklentimiz olmadan, almadan vermek olsun. Nasıl olur diye düşünmeyin siz sadece çevrenize hep cömert ve yapıcı olun, sırtınızı sadece sizi yaradana dayayın. Gerisi su gibi akar yerini bulur. Siz neyin nasıl olduğunun farkına bile varmadan mutluluğu yakalamış olursunuz. Saygılar