"Kahveyi soğumadan önce iç! "der, Toshikazu Kawaguchi...

   Yani iş işten geçmeden, kahvenin tadı kaçmadan!

 P.tesi akşamı oynanan Fenerbahçe-İstanbulspor maçının 3-3 lük sonucu, Jorge Jesus'un kendini bitirmesi, Fenerbahçe servetini batırması değil miydi?

Tam 3 kez öne geçip maçı daha farklı bir sonuçla kazanması gerekirken oyunun beraberlikle bitmesi buruk bir "yazık" değil de neydi?

 Jesus ne yaptı, peki?

Şampiyonluk yolunda rakibinin puan kaybettiği haftada fırsatı iade etti...

Kadıköy'de 11 kişiyle kapanan İstanbulspor'u hiç analiz etmedi. Zayıf rakip karşısında hataları mükemmel yansıtan bir ayna olamadı.

Doğru arayışı içinde yanlış yaptı. 

Yorulan Alioski yerine Jayden Oosterwolde'yi alması gerekirken, aynı anda iki orta saha oyuncusu Arao ve Crespo'yu alarak savunmayı unuttu. 

Rakibin ağır batarya oyuncusu Eze'nin Samet'i, Szalai'yi' Alioski'yi futbol tabiriyle ezmesini göremedi. Defansa bir önlem alamadı. 

Oyun 2-0 iken maçı idare edemedi. 2-0 ve 3-2' lik skor  nasıl oynanır, bilemedi.

Sezon boyu savunma arkası boşluklara çare bulamadı. Kendi sahasında yenen 25 gole çözüm getirmedi.

 Alt sıralarda bulunan Ümraniyespor, Giresunspor ve İstanbulspor'a  sahasında 7 puan verdi. Her gelenin puan aldığı rakipler için Kadıköy'ü cennete çevirdi.

Savunma yapmasını bilmeyen bu kadar kolay gol yiyen takım nasıl şampiyon olur!

Bu sözlerim de Samet'e, Atila Szalai ve Alioski'ye!

"Kendini denizin akışına bırakan sadece ölü balıklar dalgaların götürdüğü yere gider"... Bu sözü de size hatırlatmak isterim!

İş ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın, özellikle Samet, oynadığın mevkide güven vermelisin, Fenerbahçe ruhuyla mücadele etmeyi bilmelisin!

Gecenin sembolü ise;

Sol ayağının zarafeti ve attığı gollerle 007 James Bond filmleri heyecanı yaşatan Arda Güler'di...

Kazanmaya yönelik zihinsel yeteneği ve tekniğiyle göz kamaştırdı...

Maçın hakemlerine gelince:

Futbolu mahvetmek için göreve gelen hakemler bu maçta da iş başındaydı...

Hakem Kadir Sağlam, maç boyunca verdiği yanlış kararlarla futbol hakemliği için sağlam değil, çürük çıktı.. 

Maçın başında atılan golde  pozisyona ezik kaldı. Fenerbahçe'nin net golünü iptal etti.

 Fenerbahçe'nin kazandığı  penaltıyı vermezken,

 Ferdi'nin topa arkası dönük doğal pozisyonda olduğu aksiyona, yerden seken topun koltuğunun altına çarpmasına penaltı verdi. 

Pozisyon, akan oyunda gayet doğaldı. Penaltı değildi. Yanlış karardı.

 Haksızlığa gözü gibi bakan hakem, bir kuru yaprak kadar bile dürüstlüğe sadık kalamadı...

Adaletsizliğin yan masasında VAR olan diğer hakem, futbolda alçalmanın yükselen değeri Halil Umut Meler'di...

Bana " Kuzuların Sessizliği" filmindeki Dr. Lector' ı hatırlattı. Futbolun derisini soydu. Maçta verdiği- vermediği kararlarla hak yedi.

 Futbola haksızlığın altın çağını yaşattı.

Sonuç olarak;

Söylenmesi gerekenler söylenmeli, hüzün ve hassasiyet gizlenmemeliydi...

 İş işten geçmeden, kahvenin tadı kaçmadan "Kahveyi Soğumadan önce İç" mek gerekirdi...