Bulgaristan seçimleri yine öngördüğümüz gibi sonuçlandı ama asıl kaybeden kim oldu?
Yazının Giriş Tarihi: 30.10.2024 14:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.10.2024 14:06
Bulgaristan'da pazar günü yapılan parlamento seçimleri son üç yılda yapılan 7. seçim oldu.
Hafif nüansların dışında sonuçlar değişmedi.
Seçimlere heyecan katan sadece DPS'nin bölünerek iki parti ile yarışa girmesiydi.
Bu durumu ilginç kılan mücadeleden kimin galip çıkacağı merakıydı.
Oysa bu çekişmeden kimin galip çıkacağını sebepleriyle beraber biz kendi profilimizde daha aylar öncesinde, Temmuz ayında paylaşmıştık.
Seçim sürecinde bize çevrimizdeki arkadaşlarımız sık sık sordu neden seçimler hakkınd yazmadığımızı.
Niye yazalım ki?
Seçimlerin nasıl sonuçlanacağını, üstte dediğimiz gibi, zaten çok önceden yazdık, ki yazdıklarımız aynen de milimi milimine gerçekleşti.
Seçimleri aynen söylediğimiz gibi ezici üstünlükle Peevski liderliğindeki DPS kazandı.
Neyse ki Bulgaristan genelinde seçime katılım oranı yine düşük oldu yoksa dediğimiz başka bir şey daha gerçekleşirdi.
Ahmet Doğan tarafının baraj sorunu yaşaması.
O tarihlerde yazdığımız ve aynen de gerçekleşen başka bir şey daha paylaşmıştık:
İki DPS arasındaki yarış soydaşlarımızı kimin temsil edeceği için olmayacağını, zira Bulgaristan Türklerinin ancak sadece 1/4 DPS'ye oy verdiğini geri kalan 3/4 soydaş kitlemizin geri dönmemek üzere oradan koptuğunu yazmıştık.
Pazar günkü seçimler bizi bir kez daha haklı çıkardı.
Yani iki DPS soydaş kitlemizin sadece 1/4 'nin oyu için aralarında mücadele ettikleri bir kez daha ortaya çıktı.
Geri kalanlar her iki partiye de yine oylarını vermedi.
Bu seçim istatistiklerinden açıkça ortaya da çıktı.
Soydaş nüfusumuzun yoğun olduğu bölgelere bakıldığında seçime en düşük katılım buralarda olduğu görülüyor.
Aynı durum burada, ülkemizde oy hakkı olan soydaşlarımızda da gözlendi.
Seçime katılım oranı söylediklerimizle bire bir örtüştü.
Hal böyleyken, yani soydaşlarımızın sadece 1/4 kitlesi buralara oy verirken birileri ısrarla Ahmet Doğan tarafını işaret ederek Türk partisi deyip durudu.
Hangi Türk partisi?
Kaldı ki Peevski tarafı bu 1/4 seçmenin de çoğunun oyunu almayı başardığı halde Ahmet Doğan tarafını soydaşlarımızı temsil eden taraf olarak göstermeye kalkışmak siyasi miyopluktan başka bir şey değildir.
Her ne kadar iki taraf da bu 3/4 kitleden birer miktar oy devşirmeyi başarmış olsalar da bu sayılar genel durumu etkileyecek boyutta olmadı.
İki DPS'nin toplam oy sayısı bir önceki seçimlere göre yaklaşık 100 000 arttı ama bu artışın çoğu bizim soydaşlarımızın oylarından değildi.
Aslında bu hakikati yıllardan beri ısrarla tekrar etmekten dilimizde tüy bitti.
Özellikle de buradaki bizim karar vericilere bunu bir türlü anlatamadık.
Üstelik bunu konuyla alakalı en yetkili makamlardan biri olan Dışişleri bakanına bizzat söylememize rağmen.
Hafta sonu yapılan seçimler aynen aylar önce dediğimiz gibi sonuçlandı da başka bir şey daha öngörelim ama bunu kendi profilimizde paylaşırız.
Her seçimin kazananı, kaybedeni ama bir de hezimet yaşayanı olur.
Bu seçimin galibi kim olduğunu söylemeye gerek yok.
Kaybedeni, aslında kaybedenleri demek daha doğru olur, da belli.
Ama bir de hezimet yaşayanlar var ki asıl vahim olan bunların durumu.
Bu yazdıklarımız kimsenin yanında veya karşında olduğumuz manasını taşımıyor.
Bunlar sadece durum tespitidir.
Zaten bizim duruşumuzda değişiklik yok.
İki parti arasında yapılan mücadele bizim ilgi alanımızda değil.
Bizim ilgimiz bunlara oy vermeyen 3/4 soydaş kitlemizedir.
Biz asıl bu insanlarımızı konsolide etme gayreti içinde olmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz bizim buradaki karar vericilere.
Aslında Ankara'daki karar vericilerin ilgisi de asıl burada olmalı, ki arzu edildiği gibi Balkanlarda oyun kurucu olabilmemiz için bu olmazsa olmazdır.
Ama bunun yerine yine hatalı kararlar vererek ve bu defa bir de yanlış tarafı destekleyerek alenen hezimet yaşadılar.
Bizim karar vericilerde stratejiler geliştirecek, vizyoner kadrolar olmadığını da buralardan çok yazdık ki olmadığı bu seçimlerde bir kez daha kanıtlandı.
Siyaseti okuyamayan, gelişmeleri öngöremeyen kadrolarla oyun kurucu olacağız da .........
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gürçay Cem
Bulgaristan seçimleri yine öngördüğümüz gibi sonuçlandı ama asıl kaybeden kim oldu?
Bulgaristan'da pazar günü yapılan parlamento seçimleri son üç yılda yapılan 7. seçim oldu.
Hafif nüansların dışında sonuçlar değişmedi.
Seçimlere heyecan katan sadece DPS'nin bölünerek iki parti ile yarışa girmesiydi.
Bu durumu ilginç kılan mücadeleden kimin galip çıkacağı merakıydı.
Oysa bu çekişmeden kimin galip çıkacağını sebepleriyle beraber biz kendi profilimizde daha aylar öncesinde, Temmuz ayında paylaşmıştık.
Seçim sürecinde bize çevrimizdeki arkadaşlarımız sık sık sordu neden seçimler hakkınd yazmadığımızı.
Niye yazalım ki?
Seçimlerin nasıl sonuçlanacağını, üstte dediğimiz gibi, zaten çok önceden yazdık, ki yazdıklarımız aynen de milimi milimine gerçekleşti.
Seçimleri aynen söylediğimiz gibi ezici üstünlükle Peevski liderliğindeki DPS kazandı.
Neyse ki Bulgaristan genelinde seçime katılım oranı yine düşük oldu yoksa dediğimiz başka bir şey daha gerçekleşirdi.
Ahmet Doğan tarafının baraj sorunu yaşaması.
O tarihlerde yazdığımız ve aynen de gerçekleşen başka bir şey daha paylaşmıştık:
İki DPS arasındaki yarış soydaşlarımızı kimin temsil edeceği için olmayacağını, zira Bulgaristan Türklerinin ancak sadece 1/4 DPS'ye oy verdiğini geri kalan 3/4 soydaş kitlemizin geri dönmemek üzere oradan koptuğunu yazmıştık.
Pazar günkü seçimler bizi bir kez daha haklı çıkardı.
Yani iki DPS soydaş kitlemizin sadece 1/4 'nin oyu için aralarında mücadele ettikleri bir kez daha ortaya çıktı.
Geri kalanlar her iki partiye de yine oylarını vermedi.
Bu seçim istatistiklerinden açıkça ortaya da çıktı.
Soydaş nüfusumuzun yoğun olduğu bölgelere bakıldığında seçime en düşük katılım buralarda olduğu görülüyor.
Aynı durum burada, ülkemizde oy hakkı olan soydaşlarımızda da gözlendi.
Seçime katılım oranı söylediklerimizle bire bir örtüştü.
Hal böyleyken, yani soydaşlarımızın sadece 1/4 kitlesi buralara oy verirken birileri ısrarla Ahmet Doğan tarafını işaret ederek Türk partisi deyip durudu.
Hangi Türk partisi?
Kaldı ki Peevski tarafı bu 1/4 seçmenin de çoğunun oyunu almayı başardığı halde Ahmet Doğan tarafını soydaşlarımızı temsil eden taraf olarak göstermeye kalkışmak siyasi miyopluktan başka bir şey değildir.
Her ne kadar iki taraf da bu 3/4 kitleden birer miktar oy devşirmeyi başarmış olsalar da bu sayılar genel durumu etkileyecek boyutta olmadı.
İki DPS'nin toplam oy sayısı bir önceki seçimlere göre yaklaşık 100 000 arttı ama bu artışın çoğu bizim soydaşlarımızın oylarından değildi.
Aslında bu hakikati yıllardan beri ısrarla tekrar etmekten dilimizde tüy bitti.
Özellikle de buradaki bizim karar vericilere bunu bir türlü anlatamadık.
Üstelik bunu konuyla alakalı en yetkili makamlardan biri olan Dışişleri bakanına bizzat söylememize rağmen.
Hafta sonu yapılan seçimler aynen aylar önce dediğimiz gibi sonuçlandı da başka bir şey daha öngörelim ama bunu kendi profilimizde paylaşırız.
Her seçimin kazananı, kaybedeni ama bir de hezimet yaşayanı olur.
Bu seçimin galibi kim olduğunu söylemeye gerek yok.
Kaybedeni, aslında kaybedenleri demek daha doğru olur, da belli.
Ama bir de hezimet yaşayanlar var ki asıl vahim olan bunların durumu.
Bu yazdıklarımız kimsenin yanında veya karşında olduğumuz manasını taşımıyor.
Bunlar sadece durum tespitidir.
Zaten bizim duruşumuzda değişiklik yok.
İki parti arasında yapılan mücadele bizim ilgi alanımızda değil.
Bizim ilgimiz bunlara oy vermeyen 3/4 soydaş kitlemizedir.
Biz asıl bu insanlarımızı konsolide etme gayreti içinde olmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz bizim buradaki karar vericilere.
Aslında Ankara'daki karar vericilerin ilgisi de asıl burada olmalı, ki arzu edildiği gibi Balkanlarda oyun kurucu olabilmemiz için bu olmazsa olmazdır.
Ama bunun yerine yine hatalı kararlar vererek ve bu defa bir de yanlış tarafı destekleyerek alenen hezimet yaşadılar.
Bizim karar vericilerde stratejiler geliştirecek, vizyoner kadrolar olmadığını da buralardan çok yazdık ki olmadığı bu seçimlerde bir kez daha kanıtlandı.
Siyaseti okuyamayan, gelişmeleri öngöremeyen kadrolarla oyun kurucu olacağız da .........