‘Kadim’ kelimesinin karşılığı olan bir tek yer seçilse herhalde dünya üzerinde, yakışanı Antakya olurdu. Dünya tarihine iz bırakmış neredeyse tüm medeniyetler, Antakya’da hüküm sürmüş. Ancak Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilimizi etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremden sonra Hatay merkezli 6,4 büyüklüğünde olan depremle Hatay‘ın kalbi Antakya, yerle bir oldu. Neredeyse yıkılmamış bina kalmayan şehir merkezinde, enkazlar kaldırılmaya başlandı. Hatay’a geldiğim günden itibaren şehrin hemen her yerini gezdim şehir tamamen hayalet bir şehri andırıyor.
Hatay, depremin yıkıcı sonuçlarını en net şekilde gözler önüne seren kentlerden biri. Antakya şehir merkezi, savaş alanına dönmüş gibi bir şehri andırıyor.
Anadolu’nun ilk camii Habib-i Neccar’dan Hatay’ın 29 Haziran 1939 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldığı anlaşmanın imzalandığı Meclis Binası’na kadar, pek çok önemli yapı da depremde harabeye döndü. Camilerin, sinagogların ve kiliselerin aldığı hasar, şehrin pek çok inancı ve kültürü barındıran eşsiz dokusunu da yerle bir etti
Hatay’da, yıkılmayan binaların çoğunluğu ya orta ya da ağır hasarlı. Yetkililer, hasar tespit çalışması yapılmadan ve onay verilmeden vatandaşların evlere girmemesi konusunda uyarılarına devam ediyor.
İnsanlar enkazlardan yakınlarının cenazelerini defnettikten sonra yaşadıkları acılarıyla birlikte şehri terk edip yakınlarının yanına, başka illere gitmişler, Hatay’da kalanlar ise hayata tutunmak için iş yerlerini yavaş yavaş açmaya başlamış hayat devam ediyor. Hataylılar birbirlerine kenetlenip, normal yaşamlarına dönmeye başlamış, bunlar umut verici gelişmeler
Şehirde Çadır kentler konteyner kentler kurulup işletilmeye başlandı Devlet Millet elele Hatay’ın yaralarını sarmaya devam ediyor. Sürdürülebilir bir çadırkent yönetimi ve konteyner kent yönetimi çok önemli, çünkü kalıcı konutlar yapılana kadar çadırkent ve konteyner kentteki afetzedelerin ihtiyaçlarının karşılanması gerekli.
Onun için her afette olduğu gibi asrın en büyük afeti olan bu depremde de Türk halkı yine kenetlenerek birlik ve beraberlik içinde Hatay’ın yaralarını sarmak için yine birlik ve beraberlik içerisinde yardım malzemelerini Hatay iline göndermek için adeta birbirleriyle yarıştılar.
Devlet bütün gücüyle bölgede araç gereç malzeme ve insan kaynağı ile Hatay’ın yeniden inşaası ve ayağa kalkması için elinden gelen bütün imkanları kullanıyor.
Depremzedelerin gıda ve çadır ihtiyacının yanı sıra, acil ihtiyaçları da devlet tarafından karşılanıyor. Seyyar tuvalet ve banyo ihtiyacının yanı sıra genel kullanım için de su ihtiyaçları da yine devletimiz tarafından ve hayırsever vatandaşlarımızca karşılanıyor.
Hatay’ın 15 ilçesi bulunmakta bunların içinde bir ilçe var ki bu 3 depremde hasar görmemiş
Hatay’ın Erzin ilçesinde hasarlı binalar olsa da hiçbir bina yıkılmadı. Hatay’ın merkezine 110 kilometre uzaklıkta bulunan ilçenin mevcut belediye başkanı Ökkeş Elmasoğlu ‘hiçbir kaçak yapıya izin vermediğini’ belirten açıklamasıyla gündeme gelen Erzin’de can kaybı da yaşanmadı.
1989’da Erzin’in ilk kez belediye başkanlığına seçilen Güven ilçeyi farklı zamanlarda 3 dönem boyunca yaklaşık 15 sene yönetti. Güven “Belediyecilik tecrübe ve çevre isteyen bir iş. Daha önce tecrübeli bir belediye başkanının yanında belediye meclis üyeliği yaptım. Ben 1989’da belediye başkanı seçildiğimde, Erzin Belediyesi’nde 2 tane tekniker vardı. İmarı, fen dairesini bu iki tekniker yönetiyordu. Ben 3 ay içerisinde 2 tane mimar, 2 tane inşaat mühendisi, 2 tane harita mühendisi, 1 tane şehir uzmanı ile ekibi kurdum. Müteahhitleri topladım ‘ben tavassut yapmam, bana tavassut göndermeyin’ dedim. Hakikaten bizim biraderler de Erzin’de 4 katlık bir iş hanı yapıyorlardı. Yanlışlıkla bir kat için direkleri dikmişler, ben hemen farkedip müdahale ettim. Hala o şekilde durur. İmarı bilinçli insanlarla beraber takip etmek lazım” diye konuştu.
Temel konulardan birinin belediyelerdeki fen dairesi olduğunu söyleyen Güven “Fen dairesinde donanımlı memurlar olmalı. Ben sık sık gider, inşaatları gizlice denetlerdim. Hiç kimseye taviz vermedim. Bizden sonraki arkadaşlar da herhalde bizim gibi takip ettiler. Bunun neticesinde de Erzin az hasar aldı. Hiçbir şey yok diyemem. Benim evim 3 katlı, ilk katında çatlamalar var. Ama duvarlarında var, direklerinde değil. Ben 72 yaşındayım, böyle bir deprem görmedim” diyor. (Sputnik Türkiye)
Aslında bu deprem bize daha önceleri çok şeyler söylemişti. Daha önceleri de bizlere çok şeyler anlatmıştı, ama gelin görün ki bizler anlayamadık, aslında işin doğrusu anlamak istemedik, işimize gelmedi, hep öteledik ve sonunda olanlar oldu, kaçınılmaz son yıkılan binalar enkazlar altında on binlerce can bu hayattan koptu ve gittiler.
Bir daha böyle acılar yaşamamak için Hatay’dan ders çıkarmamız lazım, umarım artık yeterince ders almışızdır. Yapılması gereken aklın ve bilimin ışığında doğru yerde, doğru zeminde, mühendislik hizmeti almış binalarımızın yapılması şart, aksi takdirde yaşadığımız bu evler bize mezar olacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Burhanettin Aydınlı
Hatay normal yaşama dönmeye başladı
‘Kadim’ kelimesinin karşılığı olan bir tek yer seçilse herhalde dünya üzerinde, yakışanı Antakya olurdu. Dünya tarihine iz bırakmış neredeyse tüm medeniyetler, Antakya’da hüküm sürmüş. Ancak Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilimizi etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremden sonra Hatay merkezli 6,4 büyüklüğünde olan depremle Hatay‘ın kalbi Antakya, yerle bir oldu. Neredeyse yıkılmamış bina kalmayan şehir merkezinde, enkazlar kaldırılmaya başlandı. Hatay’a geldiğim günden itibaren şehrin hemen her yerini gezdim şehir tamamen hayalet bir şehri andırıyor.
Hatay, depremin yıkıcı sonuçlarını en net şekilde gözler önüne seren kentlerden biri. Antakya şehir merkezi, savaş alanına dönmüş gibi bir şehri andırıyor.
Anadolu’nun ilk camii Habib-i Neccar’dan Hatay’ın 29 Haziran 1939 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldığı anlaşmanın imzalandığı Meclis Binası’na kadar, pek çok önemli yapı da depremde harabeye döndü. Camilerin, sinagogların ve kiliselerin aldığı hasar, şehrin pek çok inancı ve kültürü barındıran eşsiz dokusunu da yerle bir etti
Hatay’da, yıkılmayan binaların çoğunluğu ya orta ya da ağır hasarlı. Yetkililer, hasar tespit çalışması yapılmadan ve onay verilmeden vatandaşların evlere girmemesi konusunda uyarılarına devam ediyor.
İnsanlar enkazlardan yakınlarının cenazelerini defnettikten sonra yaşadıkları acılarıyla birlikte şehri terk edip yakınlarının yanına, başka illere gitmişler, Hatay’da kalanlar ise hayata tutunmak için iş yerlerini yavaş yavaş açmaya başlamış hayat devam ediyor. Hataylılar birbirlerine kenetlenip, normal yaşamlarına dönmeye başlamış, bunlar umut verici gelişmeler
Şehirde Çadır kentler konteyner kentler kurulup işletilmeye başlandı Devlet Millet elele Hatay’ın yaralarını sarmaya devam ediyor. Sürdürülebilir bir çadırkent yönetimi ve konteyner kent yönetimi çok önemli, çünkü kalıcı konutlar yapılana kadar çadırkent ve konteyner kentteki afetzedelerin ihtiyaçlarının karşılanması gerekli.
Onun için her afette olduğu gibi asrın en büyük afeti olan bu depremde de Türk halkı yine kenetlenerek birlik ve beraberlik içinde Hatay’ın yaralarını sarmak için yine birlik ve beraberlik içerisinde yardım malzemelerini Hatay iline göndermek için adeta birbirleriyle yarıştılar.
Devlet bütün gücüyle bölgede araç gereç malzeme ve insan kaynağı ile Hatay’ın yeniden inşaası ve ayağa kalkması için elinden gelen bütün imkanları kullanıyor.
Depremzedelerin gıda ve çadır ihtiyacının yanı sıra, acil ihtiyaçları da devlet tarafından karşılanıyor. Seyyar tuvalet ve banyo ihtiyacının yanı sıra genel kullanım için de su ihtiyaçları da yine devletimiz tarafından ve hayırsever vatandaşlarımızca karşılanıyor.
Hatay’ın 15 ilçesi bulunmakta bunların içinde bir ilçe var ki bu 3 depremde hasar görmemiş
Hatay’ın Erzin ilçesinde hasarlı binalar olsa da hiçbir bina yıkılmadı. Hatay’ın merkezine 110 kilometre uzaklıkta bulunan ilçenin mevcut belediye başkanı Ökkeş Elmasoğlu ‘hiçbir kaçak yapıya izin vermediğini’ belirten açıklamasıyla gündeme gelen Erzin’de can kaybı da yaşanmadı.
1989’da Erzin’in ilk kez belediye başkanlığına seçilen Güven ilçeyi farklı zamanlarda 3 dönem boyunca yaklaşık 15 sene yönetti. Güven “Belediyecilik tecrübe ve çevre isteyen bir iş. Daha önce tecrübeli bir belediye başkanının yanında belediye meclis üyeliği yaptım. Ben 1989’da belediye başkanı seçildiğimde, Erzin Belediyesi’nde 2 tane tekniker vardı. İmarı, fen dairesini bu iki tekniker yönetiyordu. Ben 3 ay içerisinde 2 tane mimar, 2 tane inşaat mühendisi, 2 tane harita mühendisi, 1 tane şehir uzmanı ile ekibi kurdum. Müteahhitleri topladım ‘ben tavassut yapmam, bana tavassut göndermeyin’ dedim. Hakikaten bizim biraderler de Erzin’de 4 katlık bir iş hanı yapıyorlardı. Yanlışlıkla bir kat için direkleri dikmişler, ben hemen farkedip müdahale ettim. Hala o şekilde durur. İmarı bilinçli insanlarla beraber takip etmek lazım” diye konuştu.
Temel konulardan birinin belediyelerdeki fen dairesi olduğunu söyleyen Güven “Fen dairesinde donanımlı memurlar olmalı. Ben sık sık gider, inşaatları gizlice denetlerdim. Hiç kimseye taviz vermedim. Bizden sonraki arkadaşlar da herhalde bizim gibi takip ettiler. Bunun neticesinde de Erzin az hasar aldı. Hiçbir şey yok diyemem. Benim evim 3 katlı, ilk katında çatlamalar var. Ama duvarlarında var, direklerinde değil. Ben 72 yaşındayım, böyle bir deprem görmedim” diyor. (Sputnik Türkiye)
Aslında bu deprem bize daha önceleri çok şeyler söylemişti. Daha önceleri de bizlere çok şeyler anlatmıştı, ama gelin görün ki bizler anlayamadık, aslında işin doğrusu anlamak istemedik, işimize gelmedi, hep öteledik ve sonunda olanlar oldu, kaçınılmaz son yıkılan binalar enkazlar altında on binlerce can bu hayattan koptu ve gittiler.
Bir daha böyle acılar yaşamamak için Hatay’dan ders çıkarmamız lazım, umarım artık yeterince ders almışızdır. Yapılması gereken aklın ve bilimin ışığında doğru yerde, doğru zeminde, mühendislik hizmeti almış binalarımızın yapılması şart, aksi takdirde yaşadığımız bu evler bize mezar olacaktır.