Başörtülüler kamu kurumlarına ve üniversitelere alınmadı, askerler ordudan atıldı, muhafazakar sermaye oluşumlarının kapısına kilit vuruldu, İmam Hatip talebelerinin önü kesildi, Kur’an kursları kapatıldı... Askere evladını gönderen annelerin, Mehmetçiğinin yemin törenine katılmasına bile müsaade edilmedi. Gazetemiz Akit başta olmak üzere dindar medya organlarına yıldırma operasyonları düzenlendi; idarehane bahçemize Kalaşnikof silahı bırakılarak kalleş mesajlar verildi. Gazete binamız terör yuvası basılır gibi panzerlerle kuşatılarak operasyona maruz kaldı, çalışanlarımız her türlü zulme maruz bırakıldı. 28 Şubat pususunu yararak AK Parti’yi iktidara taşıyan ve aydınlık günlere adım atan Müslüman Anadolu, o karanlık günlerin tesirini 25 yıldır hissediyor. Akit’e konuşan o dönemin mağdurları, insafsız uygulamaları ve çetin mücadeleleri okurlarımız için paylaştı...
Darbe sürecinde başörtüsüyle adliyelere alınmadığı için büyük mağduriyetler yaşayan İstanbul 2 Nolu Baro’nun Kurucu Genel Başkanı Avukat Gönül Yıldız, verdikleri hukuki mücadeleyi şöyle anlattı: “Biz avukatlar ruhsatımız bulunduğu vergi ve aidatlarımızı eksiksiz ödediğimiz halde 2013 yılına kadar duruşmalara giremedik. Baro tarafından düzenlenen eğitim seminerlerine katıldığımızda meslekten ihraç edilmekle tehdit edildik. Başörtülü avukat çalıştıran erkek avukatlara dahi disiplin cezaları yağdırıldı. 28 Şubatçılar, 12 Eylül darbesini yapan darbecilerin düzenlediği anayasal hakları dahi ihlal ettiler. Mazlumder Hukuk Komisyonu olarak 400 gönüllü avukat, okulların önünde nöbet tuttuk, hak ihlallerine uğrayanların yanında bulunup tutanaklar tuttuk, göz altına alınanlara, davalar açılanların yanında hukuki yardımda bulunduk, vatandaşlara ve öğrencilere haklarını öğretmek kitapçıklar dağıttık, seminerler düzenledik. Önceki darbelerde sadece militarist güçler görev alırken, 28 Şubat’ta YÖK, medya, asker, yargı, MEB gibi birçok kurum ve kuruluş etkin rol üstlendi. Hakimlere Genelkurmay’da brifingler verildi. YÖK başörtülü öğrencilerin derslere girmesini yasakladı. YENİAKİT
Nur Serter ve Türkan Saylan öncülüğünde İstanbul Üniversitesi’nde ikna odaları kuruldu. İHL’lerin kapatılması için katsayı uygulaması başlatıldı. Sokak sokak kovalanan başörtülü öğrenciler, polis otobüslerine doldurulup evlerinden onlarca kilometre uzak bölgelere bırakılarak yıldırılmaya çalışıldı. Çocuklarını görmek için okula gelen veliler karga tulumba göz altına alındı, bazılarına dava açıldı. Başörtüsü sebebiyle işten atılan memurlar dava açtığında, mahkeme hakimleri tarafından başörtülü olduğu için duruşmaya alınmayarak davaları düşürüldü veya aleyhlerine karar verildi. Rabbimden o günleri bir daha yaşatmamasını temenni ediyorum.”