Ankara’ya, Türkiye’nin bütün illerinden gelen 97 delegenin katıldığı TGK Genel Kurulu, dün sabah saat 11.00’de başladı. Genel kurulda divan başkanlığına Nazmi Bilgin, başkan yardımcılıklarına Mevlüt Yeni, Şevket Erzen, katipliğe de Sinan Tunç oy birliği ile seçildi. Kongrede delegelere hitaben konuşma yapan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, son dönemde gündeme gelen siyaset-mafya-medya üçgenindeki çarpık ilişkilere dikkat çekti. Kolaylı şunları söyledi: “Türkiye Gazeteciler Konfederasyonumuzun saygıdeğer delegeleri; büyük fedakârlıklarla kurduğumuz, örnek bir dayanışma içinde Türkiye’nin en üst çatı basın meslek kuruluşu haline getirdiğimiz Türkiye Gazeteciler Konfederasyonumuzun 2017 - 2021 çalışma dönemini geride bırakıyoruz. İlk defa ‘pandemi’ gerçeği ile yüzleştiğimiz bu süreç, aynı zamanda siyaset-mafya-medya üçgenindeki çirkin ilişkilerin su yüzüne çıktığı bir dönem oldu. Sektörümüzde ‘adına gazeteci’ diyen ama gazetecilik değil, kirli çıkar ilişkilerinin odağı olan insanların mesleğimizi kirletmesine üzülerek şahit olduk ve maalesef olmaya devam ediyoruz. Bu durum hepimizi derinden yaralıyor. Basınımızın özgür, objektif ve tarafsız çalışma imkanı bulması için ilk koşulun, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’nın çıkartılması olduğunu yıllardır her fırsatta dile getiriyoruz. Böyle bir yasa olmayınca, ülkemizde dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın, gazetecilik ahlâkından yoksun, şantaj ve tehditle kişisel çıkar peşinde koşarak, “gazeteci” kimliği altında meslekte boy gösteriyor.”
“İSTİSMARA AÇIK HALE GETİRİYOR”
“Basın kuruluşları, hatta hiçbir kaydı olmayan internet haber siteleri, bu insanları istihdam edebiliyor” diyen Nuri Kolaylı, “Bu durum, mesleğimizi her türlü istismara açık hale getiriyor. En üzücüsü habercilik, tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılıyor, siyaset-mafya-medya üçgeninde bu gün tanık olduğumuz kirlenme yaşanıyor. Yıllardır her fırsatta tekrarladığım çağrımı bir kez daha yinelemek istiyorum; yaşamakta olduğumuz bu çarpık sürece son vermek için, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen “Gazetecilik Meslek Yasası”, teknolojik gelişmeler dikkate alınarak yazılı basının yanı sıra görsel, işitsel ve elektronik medyayı da kapsayacak şekilde günümüz şartlarına uygun olarak mutlaka çıkarılmalıdır.”
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TEMEL GEREKLİLİKTİR
TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, “İfade ve basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır ve Türkiye’de demokratik hayatın temel sorunu ne yazık ki basın ve ifade özgürlüğünün gerçek anlamda olmamasıdır. Halkın haber alma hürriyetinin işlerliği için, basın ve ifade özgürlüğü temel gerekliliktir. Avrupa Birliği uyum süreciyle başlayan yargı reformu kapsamında, hukuk ve ceza alanındaki temel kanunlarda bazı değişiklikler yapılsa da, ifade ve basın özgürlüğü alanını kapsayan değişiklikler dilediğimiz düzeyde olmamıştır. İfade ve basın özgürlüğü konusunda hala mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır” dedi.
MESLEKTAŞLARIMIZ BOYUN EĞMEYECEK
Gazetecilerin yazdıkları yazılar ve haberler nedeniyle tutuklanabildiğine, mahkemelerde ağır ceza tehdidi ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken TGK Başkanı Kolaylı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kamunun haber alma özgürlüğü adına görev yapan basın mensuplarının, yine kamu görevi yapan güvenlik güçlerince engellenmesi, mesleğimiz açısından asla kabul edilemez. Basın çalışanları tarihin her döneminde çeşitli baskı ve saldırılara uğramış, suikastlarda öldürülmüş, ama boyun eğmemiş, doğru ve tarafsız habercilikten vazgeçmemiştir. Meslektaşlarımız, bu dönemde de haksız baskı, engelleme ve göz altılardan yılmayacak, görevlerini yapacaklardır. Türkiye’de insanımıza herhangi bir baskı ve müdahaleye maruz kalmadan, kendini meşru bir şekilde ifade edebilme hakkının evrensel ölçülerde tanınması ve sorunsuz bir şekilde uygulanması, toplumsal barış, hoşgörü, uzlaşı, ifade ve basın özgürlüğünün sorun olmaktan çıkması en büyük dileğimizdir.”
BASIN İŞ KANUNU YENİDEN ELE ALINMALI
“Sektörümüzde, yasal düzenleme eksiklerinden kaynaklanan sorunların yanında, çalışma koşullarının neden olduğu olumsuzluklar da yaşanmaktadır.” diyen Kolaylı, “5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, kısa adı ile Basın İş Kanunu olarak da bilinir. Basın iş kolunda “gazeteci” olarak çalışan kişiler ve işverenleri arasındaki ilişkiler ve çalışma şartları Basın İş Kanunu ile düzenlenmiştir. Yaklaşık 70 yıl önce, 20 Haziran 1952'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5953 sayılı kanunda, 1961 yılında kapsamlı bir değişikliğe gidilerek meslektaşlarımıza önemli kazanımlar sağlanmıştır. Yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazedeki bu kazanımlar, zamanla bir bir değiştirilmiş ve birçoğu geri alınmıştır. Bu yasanın günümüz şartlarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi sadece biz gazetecilerin değil, toplumumuzun bir ihtiyacı hâline gelmiştir. Basın İş Kanunu yeniden ele alınarak, elektronik medyayı da kapsayacak şekilde düzenlenmelidir. Bu kapsamda istihdam sağlayan, gerçek anlamda habercilik yapan ve kurumsallaşan internet haber siteleri desteklenmeli, bu kurumlarda habercilik yapan meslektaşlarımız yeni düzenleme yapılarak gazeteci sayılmalıdır. Kanun; yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazede ele alınarak, elektronik medyayı da kapsayacak şekilde güncellenmelidir. Son olarak, “yıpranmada basın kartı sahibi olma şartı” mutlaka kaldırılmalıdır. Gazetecilik mesleği basın kartı sahibi şartına bağlı olmadan yapılan ağır ve tehlikeli bir iş olarak kabul edilmeli, gazetecilere basın kartı sahibi olsun veya olmasın anayasal sosyal güvenlik hakkının sonucu olan fiili hizmet süresi zammı geri verilmelidir.”(İHA)