Ufuk IRGAŞ

9. Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali kapsamında anıt ağaçlar isimli proje ile yer alan Ayşe Nilden Aksoy 1800'lü yıllardan kalma mavi baskı tekniğini kullanarak kumaş üzerine bastığı fotoğraflar ile İstanbul’un farklı bölgelerinde yer alan yüzlerce yılı aşan ömürlü ağaçları Fuar alanında sergiledi. Bitki suları kullanarak fotoğraf baskısı yapan sanatçı Bursa’daki foto festivalin kapsamında kendisine destekte bulunan SBÜ Yüksek İhtisas Hastanesi Radyoloji uzmanı Dr.Hale Kabacaoğlu'na da teşekkür etmeden yapamadı. 

Takla atan off-road araçları yürekleri ağza getirdi Takla atan off-road araçları yürekleri ağza getirdi

AKSOY'DAN BURSALILARA TEŞEKKÜR
Sanatçı Ayşe Nilden Aksoy, festivalin bitiminde yaptığı açıklamada aile dostu Dr. Hale Kabacaoğlu ve sergisini gezen Bursalı sanatseverlere teşekkür edip şükranlarını sundu. Festivalin son gününde giderayak bir görüşme yaptığımız sanatçı özgeçmişi ve bu güne kadar olan sanat yaşantısını bize şöyle açıkladı: "Çocukluğumdan beri önce Ankara, daha sonra da İstanbul’da şehir merkezinde yaşadım. Toprağa, oyun parklarında, bazen hafta sonu pikniklerinde, evdeki saksılarda ya da otoparkın yanındaki çamur birikintisinde dokunma şansı yakaladım. Şehirde büyüyen her çocuk gibi yağmurdan sonra betonun nasıl koktuğunu, bisikletten düşünce asfaltın dizleri nasıl parçaladığını, araba lastiklerini tekmeleyip alarmlardan nasıl kaçılacağını, otobüs duraklarında güvercinlerin pislemek için insanları nasıl hedef aldığını gözlemleyerek, yaşayarak büyüdüm. Denedim… Çocukluğumdan beri genellikle büyüklerimin sözünü dinlemeyip, deneyerek hatalarımı bulmaya çalıştım. Teorik bilgi bana asla yetmedi. Çocukluğum bahçede çiçek, böcek ölüsü, kuru yaprak karışımlarını su ile harmanlayıp çeşitli renklerin cümbüşünü izleyerek, banyo küvetini doldurup evdeki her türlü yağ, esans, mürekkep gibi sıvı malzemenin birbiri ile etkilerini izleyerek deneyimleyerek geçti. Lisede fen alanında eğitim gördüm. Üniversite serüvenime, Anadolu Üniversitesi’nin Fen Fakültesi - Fizik bölümünde başladım. Fizik, kimya ve biyoloji konusundaki çalışmalarda teorik kısımdan çok laboratuarlarda keyif aldım. Fotoğraf çekimi ile ilgili kurslara katıldım ve filmli makine ile çekimler yapmaya başladım. Uzun süre anket çalışmaları yapan şirketlerle çalıştım. Farklı statülerde, farklı gelir seviyelerinde, birbirinden çok farklı kültürlerdeki insanlarla yüz yüze iletişim kurup, onları ikna ederek bilgilerini aldım. İnsanın sosyal, antisosyal davranışları ile yüzleştim.”
 

ÖYLE BİR AŞK Kİ
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde fotoğraf eğitimime başladığını kaydeden sanatçı, “Çok zorlandığım hem de çok sevdiğim karanlık odada çalışma fırsatı buldum. Erasmus Öğrenci Değişimi Programı ile Portekiz’e gittiğimde dil bilmediğim için Portekizce işlenen teorik dersleri de, gerektiğinde Google translate, gerektiğinde İngilizce bilen birilerine tercüme ettirerek, gerektiğinde hocaların peşinden koşup İngilizce açıklama isteyerek başardım ama en çok laboratuar derslerine, uygulama derslerine hayran kaldım. Eski baskı tekniklerini, fotoğraf emülsiyonu hazırlamanın zorluğunu ve güzelliğini görerek, deneyerek aldığım son sınıf ve bitirme projesi dâhil bütün derslerden başarılı olarak geçtim. Türkiye’ye geri döndüğümde, burada uzun süre teknikleri uygulayamamanın, ilgilenen insanlar bulamamanın sıkıntısını, kimyasalları, gerekli ekipmanları edinememenin üzüntüsünü yaşadım. Beni çok heyecanlandırmasına rağmen unuttuğum, unutmak zorunda kaldığım teknikler için üzüldüm. Ben ne kadar yılıp kaçmaya, stüdyoya yönelmeye çalışsam da bu anlamda deneysel fotoğrafın heyecanı peşimi hiç bırakmadı. Bir süre sonra da stüdyodan kopmama, toprağa dokunmama neden olacak kadar beni ele geçirdi. Fotoğraf serüvenime Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf bölümünde yüksek lisans öğrencisi olarak tez aşamasında devam etmekteyim. Kendi atölyemde eserlerimi üretiyor, yeni ufuklara yelken açıyorum. 2 yıl süresince İstanbul Meslek Edindirme Kursları kapsamında temel fotoğraf dersleri verdim. Öğretmenin zevkini birbirinden farklı kültürel geçmişleri, hayat yaklaşımları, maddi ve eğitim düzeyleri olan kişilere eğitim vererek tanıma şansım oldu” değerlendirmesinde bulundu.

EMEK İNSANI İŞÇİ YAPIYOR 
“Deneysel fotoğraf, belgesel bir anlam ifade ediyor” diyen Aksoy, “Her bir kopyalanamayan, tek, eşsiz baskı, eşsiz fotoğraf, yok olmasıyla ya da yüzyıllarca dayanmasıyla ayrı birer karakter, ruh katıyor kendi varlığına. Beni benden alan, heyecanlandıran kısım, verilen yoğun emek ile resimsel etkiler oluşturması ile farklı kimyasalların etkilerinin ve ışığın her bir saniyesinin değerinin tamamıyla fotoğrafı oluşturan etmenleri barındırması. İnsan, bu fotoğrafları oluştururken verdiği emek ile sadece bir işçi olabiliyor süreçte. Tamamen etkileyemiyor, belirleyemiyor, yönetemiyor ve hâkim olamıyor. Sadece tahmin yürütebiliyor ve deneyerek gözlemleyebiliyor. Bu yüzden beni ben yapan şeyi yaşayabilmek için deneysel fotoğraf ile ilgileniyorum. Portekiz’de deneysel fotoğraf baskı tekniklerinin engin denizinde yüzmemi sağlayan Profesör Luis Pavao’ya, YTÜ, FVP ye ilk kabul edildiğimde karanlık oda ile ilk kez karşılaşmamı ve karanlık odada çalışmayı sevmemi sağlayan Ufuk Duygun Hocama, bitirme projemde yönlendirmeleri ve cesaretlendirmeleri ile her zaman en güzel şekilde yanımda olup beni destekleyen ve aynı zamanda yüksek lisans için beni yüreklendiren İsmail Coşkun Hocama çok şey borçluyum” ifadelerini kullandı.

ÖLÜMLÜ SANAT KAVRAMI 
Aksoy, “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi yüksek lisans programına kabul edilmek, fotoğraf yaşantımda kendimi oluşturmak, yönümü bulmak için çabalarken attığım en önemli adım oldu. Üniversitede kendi alanlarında çok başarılı ve değerli hocalarım Yusuf Murat Şen, Ozan Bilgiseren,  Seçkin Tercan, Tuna Uysal ve Hürü Özlük hocalarımdan dersler alarak, onların destekleri ile projeler üretme şansım oldu. Bugüne kadar Akbank 36. Günümüz Sanatçıları Sergisi 2018, 28. İstanbul Sanat Fuarı- ARTİST 2018 ve Bazaart 2019’da eserlerimle yer alma şansı yakaladım. İstanbul ve Selanik’te baskı teknikleri üzerine workshoplar düzenledim. Kimyasal kullanılmadan gerçekleştirilen fotoğraf baskı teknikleri üzerine çalışmalar ve araştırmalar yaparak tezimi oluşturmaktayım. Fotoğrafın sadece zamanı dondurmak, anı ya da an’ı saklamak değil aynı zamanda hayatın döngüsünün bir parçası olarak yaşayan bir varlık olduğunu benimsemekteyim. Kimyasal içermediği için izlenme ömrü olan ve basıldığı ilk günden itibaren yavaş yavaş silinerek yok olan fotoğraflar üretmekteyim. Ölümlü sanat kavramını araştırmaktayım” şeklinde konuştu.

AYŞE NİLDEN AKSOY KİMDİR?
1983’te Ankara’da doğdu. Eğitimine İstanbul’da başladı. Lisede fen alanında eğitim gördü. 2007 yılında Anadolu Üniversitesi Fizik Bölümü’nü bıraktı. 2010 yılında YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Fotoğraf ve Video Programı’na başladı. 2013’te Portekiz’de bulunan Intututo Politechnico Tomar okulunda alternatif fotoğraf ve fotoğraf emülsiyonu derslerinde eğitim aldı.  2018’de MSGSÜ Fotoğraf yüksek lisans programına kabul edildi ve eğitimine tez aşamasında devam etmektedir. 2018 yılında 36. Akbank Günümüz Sanatçıları sergisinde eserleri yer aldı. 2019 yılında İstanbul Sanat Fuarı’nda  ve Bazaart’da işlerini sergiledi. Deneysel fotoğraf alanında çalışmakta ve eski baskı tekniklerini günümüze uyarlamaktadır. 9. Bursa fotoğraf festivalinde yer alan “Anıt Ağaçlar” projesi ile İstabul’da bulunan anıt ağaçların fotoğraflarını 1800lerden kalma bir teknik olan mavi baskı tekniği ile kumaş üzerine bastı. Bitki sularını kullanarak fotoğraf basmakta ve unutulmuş günümüzde kimse tarafından kullanılmayan eski fotoğraf teknikleri üzerine araştırma ve çalışmalar yapmakta, onarla projeler üretmektedir. Doğal ve kimyasal içermeyen fotoğraf baskı yöntemlerini Türkiye’de kullanan ilk sanatçı olarak ürettiği sosyal içerikli projeleri farklı festival ve organizasyonlarda sergilemekte ve teknikler ile ilgili Yunanistan ve İstanbul dahil birçok yerde workshoplar düzenlemektedir.