BTSO'dan önemli adımlar BTSO'dan önemli adımlar
•     Sayın Hocam,  sizi kısaca tanıyarak röportajımıza başlayalım.
1964 Hamburg doğumluyum . Gurbetçi bir ailenin çocuğuyum. İlkokul ve ortaokulu Samsun'da , liseyi İstanbul'da tamamladım. Sonrasında da Cerrahpaşa Tıp fakültesinde tıp hayatım başladı. 1987 yılında mezun oldum, 87-89 arasında Elazığ'dan mezuniyet yaptım. Mezuniyeti  tamamladıktan sonra Uludağ Üniversitesi’nde Kulak, Burun ,Boğaz  araştırma görevlisi olarak göreve başladım. Bu uzmanlık eğitimim  4 yıl sürdü, 4 yılın sonunda hocalarımın da takdirini alarak burada akademisyenliğe devam ettim.  1989 yılından beri Uludağ Üniversitesi  Kulak, Burun, Boğaz Anabilim dalında çalışıyorum. Şu anda da kliniğin en kıdemli dolayısı ile en yaşlı hocası olarak ben devam ediyorum. 1989'dan beri bu yıl 31. yılım buraya emek verdim,  alt kademeden başlayarak asistanlıktan bugünlere geldim. Tabii uzun yıllar çok yoğun bir çalışma temposu gerçekleştirdim, Merdivenin altından başlayarak en üstte de çıktım diyebilirim kulak burun boğaz anabilim dalında. 
HERKESE ÜÇ ÖNERİM VAR
 
•     Bursa'da olsun ülke genelinde olsun hocam tabii sizin sağlık alanındaki çalışmalarınızın yanı sıra diğer mesleki çalışmalarınız da var hobileriniz var. Bu konuyla ilgili okuyucularımıza  neler söylersiniz?
 
Mesleğim haricinde öğrencilere, insanlara, herkese  her zaman devamlı söylediğim bir şey var. Herkesin bir  hobisi olmalı, bu hobinin de hayatlarında  bir B planı olarak gerektiğinde mesleğe  çevirebilmeliler. Örneğin ben balıkçılıkla uğraşıyorum daha önceleri sualtı yani, zıpkın  balıkçılığı vardı, o azaldı. Olta balıkçılığı yapıyorum, olta balıkçılığını her zaman da devam ettiriyorum.  Diğer bir hobim motosiklet sürücüsüyüm, hem lisanslı motokros sporcusuydum, tabii bunu  yaşım gereği artık bıraktım ama halihazırda uzun yol 3000-5000 kilometrelik mesafelerde Karadeniz'in etrafında dönmek gibi Kızılırmak’ı boylu boyunca aşmak gibi projelerimizde oldu. Bu tür hobilerim var, en önemli hobilerimden biri de asıl toprakla uğraşmak bitkisel üretimde bulunmak.  Yani ziraatle uğraşmak, ziraatle uğraşırken önceleri ben çok soruyordum. Ziraat Mühendisi arkadaşlarıma soruyordum onlardan öğrenmek istiyordum . Bunu nasıl yaptırayım? Şöyle mi yapayım?  Ne zaman tohum dikeyim? Ne zaman gübreleyeyim?   Gibi gibi sorular soruyordum çevremdekilere.  Sonra  birisi bana akıl verdi; Yani bunun Açık Öğretim Ön Lisans Tarım programı var buraya gitsen nasıl olur? Ayrıca sınavsız dediler ben de oraya başladım. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Tarım Ön Lisans programına başladım sınıf 4000 kişilikti. Ben bayağı oturdum ,ders çalıştım o sınıfta, 4 üzerinden 3.90’la mezun oldum. Ondan sonra o zamanın dekanı buradaki arkadaşım hadi dedi ,dikey geçişle lisansa geçelim . Olur mu olmaz mı devam ederiz edemeyiz derken dikey geçiş sınavına girdim. Dikey geçiş sınavında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma bölümünü kazandım . Ondan sonra ben de oraya normal devam etmeye başladım, buradaki işlerimi ayarlamaya , ameliyatlarımı koordine ettim,  gün içerisinde 3 kere 4 kere gidip geldiğim oldu. Ders aralarında  buraya gelip hasta baktım pansuman yaptım. Boş vakitlerimde derslerime çalıştım, çok zorlandım gerçekten ama sonuçta oraya devam ettim çok da sevdim. Bu arada aynı anda,  Açık Öğretim Fotoğrafçılık ve Kameramanlık bölümüne yazıldım onu da bitirdim, bu arada. Ziraat  2 sene sayıldığı için Tarım Ön Lisanstan lisans için 2 sene okumam yeterli oldu bu 2 senenin sonunda da yani toplam 4 senenin sonunda  burada yine fakültede 6. bölümde  2. olarak mezun oldum. Benim yüzümden öğrenciler çok daha konsantre oldular, hırs yaptılar, çalıştılar. Hocalarımız sınıfta başka bir hoca olduğundan dersler daha bir güzel oldu. Oradaki program tamamlandıktan sonra bir anlamda Ziraat Mühendisi etiketini, diplomasını almış oldum. 
EŞİM YETER BOŞARIM SENİ DEDİ
O  dönem mezun olduktan hemen sonra, Yüksek Lisans sınavına girdim yine bulunduğum bölüm bitki korumanın onu da kazandım ama eşim “boşarım seni, yeter bu kadar” dedi. O yüzden ara verdim bir iki sene sonra hanımı da ikna ettikten sonra tekrardan başlamayı düşünüyorum. Ama ben gene boş durmadım. Ziraat Fakültesi ile beraber açık öğretim fotoğrafçılık ve kameramanlığı bittikten sonra Açık Öğretimin başka bir bölümü olan aşçılık programına yazıldım. Son iki  senedir  aşçılıkla ilgileniyorum , geçtiğimiz yaz,  yaz okulunda vardı onu da tamamladık aşçılık mezunu da oldum.  Toplamda 5 üniversite diplomam olmuş oldu. 
 
EN İYİSİNİ YAPMA ÇABASI ÇOK ÖNEMLİ...
 
•    Peki hocam 5 üniversite diploması olan bir profesör doktor olarak gençlere  hangi mesleği önerirsiniz?
Tabii ki herkes doktor olamaz,  herkes avukat olamaz herkesin kendine göre bir işi olacak. Benim burada 3 tane devamlı söylediğim sözüm var herkesin bir hobisi olmalı, herkesin hayatı için bir B planı olmalı ve son olarak ne olursan ol her şeyin başı ol. Rahmetli amcam soğan bile olsan soğanın başı ol derdi. Dolayısıyla hangi mesleği yaptığınızdan daha önemlisi o mesleği nasıl yaptığınızdır. Eğer bir mesleği icra ediyorsanız ve o mesleği iyi bir şekilde yapıyorsanız Türkiye'de aranan kişi olursunuz. Eğer pazarlamayı en iyi yapan sizseniz o pazarda en iyi satıcı sizsinizdir. Dolayısıyla gençlere en önemli tavsiyem hangi işi yaparsanız yapın sadece bunu iş olarak değil severek gönülden yapmak ve iyi şekilde yapmanın çok önemli olduğunu söylemek isterim. Yani siz bir gazeteci olarak işinizi iyi  yapıyorsanız her yerde tutulursunuz. Önemli olan işinizi düzgün ve iyi yapabilmektir. Herkesin iyilik kriteri bellidir, bir hekim için iyi demek hastasını iyi etmek demektir. Bir fotoğrafçı için güzel net enstantaneler çekmek demektir. Bir aşçı için lezzetli görüntüsü hoş yemekler üretmek demektir. Ziraatçı için iyi bir domates, lezzetli bir elma ya da verimli bir bahçe dizayn etmesi demektir. Yani bunlar hangi meslekte olursanız olun siz  iyiyseniz,  mutlaka ve mutlaka iyi yerde olursunuz. Gençlere  en önemli tavsiye ettiğim şey ne yaparsanız yapın düzgün yapın, iyi yapın, işinize iyi sarılın  çalışmadan hiçbir şey olmuyor. Bir gün bana bir şey sordular dediler ki; hocam siz kaç yaşından sonra para kazanmaya başladınız. Ben de kırktan sonra kazanmaya başladığımı söyledim . Bunun üzerine bana şimdi biz genç olarak 40'a kadar bekleyecek miyiz dediler. Tabii ki 40'a kadar beklerlerse hiçbir şey kazanamazlar önemli olan uğraşmak çalışmak çok önemli. Önüne gelen fırsatları değerlendirmek fırsat çıkmasa da fırsat yaratmak gerekir. Ben varlıklı bir aileden gelen insan değilim. Ben de yokluklar içerisinde büyüdüm. Dolayısıyla yokluğun ne olduğunu çok iyi bilirim, ama varlıklı bir hale gelebilmek için yani tırnaklarımızla tırmalama mız, çalışmamız gerekiyor.
 
TARLADA ÇALIŞMAK BENİM İÇİN BÜYÜK ZEVK
 
•     Ziraat Fakültesi derken tarlada aldınız değil mi?
 
Yani şöyle hem yatırım hem kendim gelecekte evimi yapmak, hem de hobilerimi gerçekleştirmek için 4 dönüm kadar bir tarla aldım büyük bir şey değil. Yaz döneminde başlamak kaydıyla işte Mayıs'la birlikte tarlanın hazırlanması sulamalarının hazırlanması, peşinden fidelerin dikimi, bunların bakımları, çapalanması, ilaçlanması, gübrelenmesi bunların birçoğunu ben yapıyorum.  Sadece en başta tarlaya  traktör sokuyoruz temizletiyoruz, sonrasında  biraz önce saymış olduğum bütün çalışmaları kendim yapıyorum. Arada çok yoğun olduğum da birkaç tane tarım işçisi çağırarak çapalamada vesaire yardım alıyorum.  Çünkü bütün işlere  yetişemeye biliyorum. Ama yazın zamanımın çoğunu bahçede geçiriyorum.
 
PİLAVI ÇOK İYİ YAPARIM
 
Peki hocam en iyi yaptığınız yemekler hangileri  ,  en çok hangi yemeklere dönük istek alıyorsunuz?
 
Şimdi yeğenlerim bana; amca ,dayı geldiğimizde  bize kıymalı makarna yap, krep yap, tost yap derler. Çok değişik malzemelerden, sürpriz  değişikliklerle yemekler yiyecekler yapıyorum. Bütün yemekleri yaparım ama en iddialı olduğum yemek pilavdır. Her isteyenin istediği şekilde yaparım lapa lapa yaparım ,tane tane de yaparım.  Yani orada da nasıl istenirse öyle yaparım. Eşim mesela evde pilavı bana yaptırır. Ben biraz lapa  severim , eşim biraz daha diri sever. Ben kim nasıl istiyorsa o şekilde yaparım, ama koku, lezzet ,hepsi mükemmel olur. Ben önceleri pilav yaparken çok çok yaktım ve onun için çok fazla tecrübem oldu.
 
FOTOĞRAFÇILIKTAN ÇOK EKMEK YEDİM
 
•    Hocam , Fotoğrafçılıkta genelde ne tür fotoğraflar çekerdiniz?
 
Şimdi şöyle söyleyeyim, fotoğrafçılık biraz enteresandır. Aslında benim fotoğrafçılık ilk mesleğimdir.  Lise 1'den itibaren ben okulda fotoğraf çekimi yapıp rahmetli amcamın ve babamın Fotoğraf  laboratuvarı vardı, oraya götürüp filmin  banyolarını, karanlık oda çalışmalarını kendim yapardım. Ondan sonra onları da satarak cep harçlığı elde ederdim, onun dışında hafta sonları bütün yaz tatilleri boyunca fotoğraf laboratuvarında çalışırdım. Mümkün olduğu kadar kendi harçlığımı çıkartırdım aileme yük olmamaya çalışırdım. Temel uğraşı alanım sanatsal çekimden ziyade işin mutfağı ile ilgilenirdim diyebilirim. Yani aslında hobi olmaktan çok fotoğrafçılığın bir dönem ekmeğini yedim. Şimdi açıkçası çokta  üzerine düşemiyorum.
 
UZMANLIK EĞİTİMİNDE  İKİ KERE AKREDİTE OLDUK...
 
•    Sayın hocam röportajımız da bayağı güzeldi son olarak Bursalılara olsun, Ülkemizde yaşayan  insanlarımıza  olsun ,hastalara olsun  neler söylemek istersiniz? 
 
Biz kulak burun boğaz olarak kendi alanımızla ilgili bütün hastalara bakabiliyoruz. Üniversite olduğumuz için Güney Marmara'nın en zor hastaları hastanemize geliyor, kanser hastaları vesaire. Çok yoğun bir hasta grubu var, bana bireysel olarak Türkiye'nin her yerinden yoğun bir şekilde tükürük bezi tümörü hastaları geliyor. Çünkü bu ameliyatı en çok yapanlardan birisiyim , bu konularda  biraz herhalde ismim de var beni bulup geliyorlar. Dolayısıyla çok da fazlaca  bu ameliyatı yapıyorum. Basit ameliyatların dışında bütün ameliyatları üniversite olarak üstleniyoruz.  Burada ciddi bir yoğunluğumuz var, ciddi bir çalışmamız var, çok şükür iyi bir ekibiz iyi bir üniversiteyiz. Uzmanlık eğitiminde iki kere akredite olan Türkiye'deki tek kulak burun boğaz kliniğiyiz. Dolayısıyla burada çok iyi bir uzmanlık eğitimi veriyoruz. Son olarak Allah herkese elbette sağlık versin, sağlığın önemini, değerini insanlar kaybettiklerinde daha çok anlıyorlar. Bu sağlığı koruyabilmenin en önemli parametresi de iyi bir eğitim,  iyi bir eğitim bize sağlıklı bir gelecek getirir. Onun için eğitimlerimizin her aşamasına, her basamağına canı gönülden sarılmamız gerekiyor, eğitimli bir toplumda sağlık problemleri o oranda az yaşanıyor. Onun için her şeyin başı sağlık ama önce eğitimle birlikte gelen sağlık. Konuştuklarımızdan anladığım bundan sonraki röportajımız da diplomalarınıza bir diploma daha eklenecek gibi geliyor. Başarılı çalışmalarınızın devamını içtenlikle diliyorum.