Büşra EKİM
Şinasi Çelikkol, bakın kendini ve gölge ile tanışmasını nasıl anlatıyor: Bursa doğumluyum. Karagöz Gölge Oyunuyla tanışmam, 1957'lerde Hoca İlyas Okulu'na giderken başladı. O zaman okulumuza, gölge oyunu oynatmak için gelirlerdi. Zenbillerinde (sepetlerinde) tasvirler, yanlarında yardımcıları olurdu. Okulun şimdi Zafer Plaza'ya doğru bakan odasının camında oynatırlardı. Arkadan ışık verirlerdi. Biz de yerlere oturur, on kuruş verir izlerdik. 

Osmangazi'de konforlu ulaşım Osmangazi'de konforlu ulaşım

HAYALİ KÜÇÜK ALİ
Hayali Küçük Ali, Atatürk'ün huzurunda Karagöz oynatmış bir sanatçı. Beni etkileyen de kendisidir. Ben Küçük Ali'yi radyolardan dinlerdim. Ramazanlarda bilhassa sahurda tam oyun yapardı. İftardan önce yine kısa oyunlar yapardı. Bayramlarda da tabi... Onun da oyunlarının kasetleri Ankara'da Milli Müze'de duruyor. 

NASIL BAŞLADIK 
Biz babamla 1960 yılında, hediyelik eşya ve dağ kıyafetleri üzerine iş yerimizi açtık. O zaman Kozahan tarafındaydık. 1963-1964 gibi gerçek anlamda turist gelmeye başladı. Avrupalı turist yoktu. Neden çünkü İkinci Dünya Savaşı etkileri devam ediyordu. İnsanlar zor durumdaydı, gezmeyi düşünemiyordu. O yıllarda Almanlar arabalarıyla gelmeye başladılar. Ve bize Karagöz'ü soruyorlardı. Tabi o yıllarda da yapılan bir faaliyet yoktu. 1958-1959'lu yıllarda Bursa'da Hakkı Usta vardı. O düğünlerde oynatıyordu. Hatta aklımda kalan, İşbankası'nın orada ahşap bir evde, sünnet düğününde oynatmıştı. Evdeki bir dolaba perde kurmuştu. Kendisi de dolabın içine girip, o şekilde oynatmıştı. Bir de Mehmet Akgüngör vardı. 1960 yıllarından sonra bir boşluk oldu. 
Bizim iş yerimize İstanbul'dan genç bir çocukla annesi gelmeye başladı. İstanbul'da Tarlabaşı'nda oturuyorlarmış. Babası Karagöz ustasıymış. Bize de iş yerimizde satmamız için Karagöz tasvirleri getiriyordu. Alman, Fransız, Hollandalı, İngiliz turistler bunları talep ediyordu bizden. Şimdi mesela Alman, Fransız, İngiliz yok iki senedir. 
1965 - 1966 yıllarında ticaret odası babam Rafet Çelikkol'a sizi tescil edelim dedi. Ben Karagöz ismini önerdim. Babam da zaten Karagöz severdi ve Küçük Ali'yi çok severdi. Babamın da etkisiyle iş yerimizin ismini Karagöz Antik Shop koyduk. 1970'lere doğru Hayali Küçük Ali'nin torunu Tuncay Tanboğa ile tanıştık. 1983 yılında İslam Eserleri Müzesi'ne gelmişti kendisi. Tuncay Bey'den tasvirler almaya başladık. Ondan önce de Cinbaba ile tanıştık. Cinbaba'nın tasvirleri çok değişik, çok güzeldi. Tuncay Bey'de çok beğenirdi onları. İstanbul'dan getiriyordu tasvirleri ve İstanbul'da bile kayda değer bir ilgi yoktu. 
1983 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul, İzmir ve Bursa'da bir festival yaptı. Devlet Tiyatrosu sanatçıları da geldiler. Mesela Mustafa Mutlu ve Profesör Metin And gelmişti. Hayali Tacettin Diker ustam... Hayali Orhan Kurt ustam. Hayali Metin Özden geldiler. Hayali Torun Çelebi de ustam. Dört ustam var. Buraya geldiler o zaman. 
1988'in Ağustos ayında biz de yapmaya karar verdik. Kent Otel'de bir salon verdiler bize. Önce Tuncay Tanboğa geldi sonra Orhan Kurt, Metin Özlen ve Tacettin Diker geldi. Hayali Tacettin Diker'de Kültürpark'ın içinde, göle yakın bir yerde Akbank Çocuk Tiyatrosu'nda Karagöz ve orta oyunu yapıyordu aynı zamanda. Sonra eski Aynalı Çarşıdaki iş yerimizin önünde altımış - yetmiş kişilik gruplara gösteriler yaptık ve Amerikalı, İsrailli çok gruplar geldi. Tabi bu gösterilere bürokratlar ve basını mutlaka davet ederdik. 
1992 yazında Kent Otel'de her hafta turistlere iki gösteri düzenledik. 1993 yılında Tuncay Tanboğa'nın da desteğiyle ilk festivali yaptık. Ve ben on bir festivale başkanlık yaptım. 1994 - 1995 yıllarında Kent Otel'de, 1997 - 2000 yıllarında da Karagöz Evi'nde, dört kez Karagöz Yapım ve Oynatım Kursları düzenledik. 
1995 Kasım ayında yapılan festivalde, Erdem Saker bir Karagöz Evi açacağını ve Şinasi Çelikkol'un grubuna vereceğini söyledi. Ve bunu gerçekleştirdi. 1997 yılında Karagöz Evi'ne girdik. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz gelmişti. Önce ustam sonra ben Karagöz oynattık. Müzeyi öyle açtık. Ben eşyalarımdan verdim müzeye sonra Bursa civarındaki Yörük - Türkmen kıyafetlerinden bir bölüm yaptım. Bir başka bölüme de Rumeli Kütüklü kıyafetlerini koydum. (Göç Müzesine de aynı şekilde eşyalar verdim) Ama 13 Kasım 2006'da bize çıkın dendi. Ancak 2007 yılından 2019 Mayıs ayına kadar her Çarşamba, UNİMA Bursa Şubesi olarak gösteri yaptık. Bu sene ise bize müzede salon verilmedi.

ULUSLARARASI KUKLA VE GÖLGE OYUNLARI BİRLİĞİ (UNİMA)
Uluslararası Gölge Oyunları Birliği Bursa Şubesi başkanıyım. Bir UNESCO kuruluşudur. Merkezi Paris'te bulunur. Sekreterimiz ise Uğur Çelikkol'dur. 2006 yılında da Uğur Çelikkol, UNIMA Merkezi'ni Charleville-Mézières şehrinde ziyaret etti. Bu şehrin her yerinde kukla ve tasvirleri görmek mümkün. Kasaplarda bile. 

USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ - PEŞTEMAL BAĞLAMA
Karagöz oynatabilmek için ustalarının sana peştemal bağlaması lazım. Peştemalin bir uğuru vardır. Şimdi dejenere olmaya başladı tabi. Buraya davet ettiğimiz her ustamdan ben bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Onlara def çaldım, tasvir verdim. Bir oyunda bir dayrezen (def çalan), bir yardak bir çırak vardır. Eskiden bir de sandıkkar vardı. 1994 yılında yaptığımız ikinci festivale Ankara'dan ustamız kukla ve Karagöz sanatçısı Hadi Poyrazoğlu katıldı. Kendisi benim daha önce turistlere gösterilerimi izlemişti. O açılışta iki kişiye peştemal bağlayacağını söyledi. Biri bendim. Ustam ise 94 yaşındaydı o zaman. Ankara'da Kukla Kebap Salonu vardı kendisinin ve orada bile perdeler vardı. Hadi Usta, Tophane'de ramazan gecelerinde Karagöz oynatırdı. 

MİSİKÖY ETNOGRAFYA EVİ
Misi Köyündeki müzemiz, bizim kiraladığımız ve yazın yaşadığımız evimiz. Bursa köylerinden derlediğim kıyafetlerim var. Yirmi beş kişiye kadar da gösteri yapabiliyoruz orada.

YURT DIŞINDA KARAGÖZ 
On üç kez yurt dışına çıktım. Üç defa ustalarımla beraber gittim. Orhan Kurt ve Metin Özden ile Beyaz Rusya'ya, Atina'ya ve Almanya'ya gittik. Finlandiya'da kardeş şehir Oulu'ya ve Bulgaristan'a mesela. Yunanistan'a altı defa gittim. Atina'daki Karagöz Müzesi Bursa'ya ilham olmuştur. Eugenios Spatharis önderliğinde kurulmuş. Çok iyi bir sanatçıdır kendisi. Müze kendisinin adını taşıyor ve ölümünden sonra bayrağı kızı Menia devraldı. 
Selanik'te dedelerimizin köylerini ziyaret ettik. Gayet iyi Türkçe bilip, konuşan insanlar. Orada yedi yüz kişilik bir gruba oynattım. Bu kültüre Yunanistan'da çok daha fazla önem veriliyor. 

SAHİP ÇIKMALIYIZ
Bizden sonra devam edecek temsilcilerinin olması beni mutlu ediyor. On beş kişi aktif diyebilirim şu anda... Derneğimize bağlı bir grubumuz şimdi Almanya'da mesela.  Benim peştemal bağladıklarım ise Tayfun Özeren, Ufuk Durmaz, Bülent Akay, Hüseyin Ulusoy ve İsmail Hakkı Özömek... Ama şunu da söyleyeyim; Bursa'ya bir müze yetmez. Daha fazlası gerek. 

HACIVAT KÖPRÜSÜ VE MEZARI
Bir rivayete göre; Hacıvat asılmaktan kaçar ve sonradan Hacıvat Köprüsü denilen yerde yakalanıp boynu vurulur. Orada sol tarafta bir selvi vardır, o selvi altında gömülü olması da kuvvetle muhtemeldir. Gün geldi baktık ki orada artık bina var. Yine köprünün orada sağda Hacıvat Hanı vardı... Onu da yıktılar. Karagöz'ün makam taşı da müzede. Ama tabi sonradan yapılan bir mezar taşı. Üç yüz elli senelik gibi. 
Ve de Hacıvat Karagöz sadece cami inşaatında çalışmamış, bir külliye inşaatı söz konusu. Külliyenin bir parçası da burası yani Aynalı Çarşı. Burası yabancı kaynaklara göre Nilüfer Hatun'un babasından kalan paralarla yaptırdığı bir yer. Bir kısmı da Emir Han. Belediye'nin orada bir kervansaray var, bir de fakirler için bir imarethane.

...

Şinasi Usta'dan bir perde gazeli... 
"Perde kurdum ışık yaktım,
Açıldı Bursa'da bahtım.
Gezer iken Orham Cami yapısında,
Rastladım tuhaf bir adama...
Adı Karagöz kendisi derbeder,
Biz konuşunca etraf seyreder.
Uzayıp gidince bu hal;
Sordu Sultan Orhan, nedir ahval?
Neden üremez işler acep?
Dediler bu ikisi sebep.
Duyunca padişah köpürdü,
İkimizin de başı götürüldü.
Aman efendim, sağlığımızda bizi bilen biri,
Şeyh Alim Küşteri!
Kesti deriden yaptı birer suret,
İşte dedi Karagöz Hacıvat seyret.
O gün bugün mekanımız perde,
Bu Türk oyunu kökleşti her yerde..."
...
Perdende gölge eksik olmasın üstad...