Buralarda yaşadıklarım nasıl bir yanlış ve ön yargı içinde olduğumu yüzüme çarptı ve… İki günde yaşadıklarım bana adı aşk bu eziyetin ama değer dedirtti.
Öncelikle iki şeyin altını özenle çizeyim ki; BŞB programlara adını koyarak, bayrağını dikerek hamilik yapıyor. Bursa’da yaşayan Balkan kökenli iş adamlarımız her türlü desteği veriyor ve kaynak sağlıyor. İkincisi de Bursa’da lüks mekânlarda verilen bir günlük iftar bedeline oralarda bir ay iftar yapabilirsiniz.
Oralarda yaşayan soydaşlarımız bu kutsal ayın bir gecesini Türkiye’deki kardeşleri ile yaşamayı en büyük lüks olarak görüyorlar. Sofralar mütevazı hatta sokakta yer iftarları olarak kuruluyor ama katılanlar dostluğun kardeşliğin mutluluğun zengin duygularını paylaşıyor.
Serhat boylarında yaşayan kardeşlerimizin bizden tek dilekleri var. 
İrtibatı kopamayalım ki, orada yetişen yeni nesilleri materyalist ruhlu AB’ye kurban etmeyelim.

***

BULGARİSTAN Z RAPORU

Balkanların ve Bulgaristan’ın çatısı olan Cebel’de üç beş saatte ne gördün ne yaşadın da rapor yazıyorsun demeyin. Selfi peşinde koşmak yerine görmek için gidersen ve görmek istersen çok zor değildir.
Bulgaristan sınırlarda AB ülkesi olmuş ama içinde sancıları devam ediyor. Örneğin Euro’yu çok seviyor ama kendi paraları Leva ile yaşıyorlar. Bu ikircikli durum kayıt dışı ekonomiye çanak tutuyor. Köylerde bile büyük motorlu lüks otomobiller ve lüks 4x4’ler boy gösteriyor. Avrupa’da yaşını başını almış otomobiller yaşlılık dönemini burada yaşıyor gibiler… Tabii bu ticaretin kazananları son modellerde dolaşıyor.
Bugünlerde seçimlere hazırlanan bir Bulgaristan var ama bizim cenahtaki keskin bölünmeler ve ayrılıklar görülüyor. Bu işin bir an önce toparlanması gerekir ki ‘parçala böl yönet’e kurban olmasınlar. Bu parçalı görüntü karşılarına Avrupa’da son yıllarda ayaklanan mikro milliyetçilik akımlarının yansımalarını getirir.
Gençlerin umudu AB ülkelerinde olunca içerisi hem boşalıyor hem de yaşlanıyor. Mesafe kısa, ödül büyük hilesi frenklerin eski tuzağıdır. Kardeşlerime bu tuzağa düşmeyin diyorum.

Mutluluğun yolu Osmangazi'den geçti Mutluluğun yolu Osmangazi'den geçti

***

YUNANİSTAN Z RAPORU

Yunanistan’a girdiğimizde AB ülkesinde olduğumuzu anladık. Toprağı bol olsun Drahmi’yi gömmüşler ve Euro ile resmi nikah kıymışlar. 
Bu nikahın bedeli ağır olmuş ama faturayı hep AB’ye ödetmenin bir yolunu bulmuşlar. 
İki sene önce battı diye manşetlerde gezen Yunanistan, siestaya devam ediyor. Dünyaya çalışmak için geldiklerine inanmadıkları gibi AB’nin onlara bakmak zorunda olduklarını düşünüyorlar. 
Yunanistan’da da bu ay seçimler var ve her yer bayraklar ile donatılmış ama bizdeki gibi büyük afişleri, abartılı portreleri görmüyorsunuz.
Hayat çok pahalı ve asgari ücret 800 Euro civarında olunca alışverişi Türkiye’de yapmak işlerine geliyor. Caddelerde büyük motor hacimli araçlar yok çünkü yakıt bizden daha pahalı olmuş ve litre olarak 10 lirayı buluyor.
Yunanistan’da ciddi bir Yunan milliyetçiliği akımı var. Gece televizyonu açtığımda bizim bordosu ay yıldız kaplamalı doğal gaz arama gemimizi belli ki ‘sorun’ olarak beş dakika anlattılar.
Orada yaşayan 150 bin civarındaki Türk, sosyal anlamda bir baskı görmüyorlar ama kendi inanç ve kimliklerini doya doya yaşayamıyorlar.
Batı Trakya Türkleri bunun farkında ve yeni nesillerini yaşadıkları ülkeye saygılı ve Türkiye’ye, dinine bağlı olarak yetiştirme çabasındalar.
Babamın doğduğu topraklardaki birlik inanç ve anavatana bağlılık beni çok etkiledi.
İki günlük hikayeyi üç gün yazarak sizlerle paylaşırken bütün yol arkadaşlarıma bana katlandıkları için teşekkür ederim.