Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (1) Hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah katında amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.” (2)

Kıymetli Müslümanlar!

Allah, insanı yalnızca kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır. (3) Kulluk, Cenâb-ı Hakkı tanımak, O'na gönülden bağlanmak, inanıp iyi işler yapmak demektir. Kul olmanın özü, Rabbimize severek ve isteyerek itaat etmek, ihlas ve samimiyetle ibadete sarılmaktır.

Değerli Müminler!

İbadet, müminin nişanı, imanın hayata yansımasıdır. Allah’a yakın olma arzusunun ve hayırlı bir kul olma gayretinin göstergesidir. Yüce Rabbimize olan muhabbet ve bağlılığın en güzel tezahürüdür. Cenâb-ı Hakkın sunduğu imkânlara, verdiği nimetlere şükürdür. Kulun, sınırsız af ve mağfiret sahibi olan Rabbine sığınması, halini arz etmesidir.

Aziz Müslümanlar!

İbadet eden insan, ecir ve mükâfata nail olmanın yanı sıra nice güzel huy ve alışkanlık da kazanır. İbadet her şeyden önce kişiye daima Allah’ın huzurunda ve gözetimi altında olduğu bilinci aşılar. İnsanı iyiye, güzele, doğru olana sevk eder. Nitekim namazını kılan ve biraz sonra yine namaz için Rabbinin huzuruna çıkacağını bilen bir insan, kendisini sorumlu hisseder. Huşû içinde kıldığı namazlar onu aşırılıklardan ve çirkin işlerden uzaklaştırmış olur.

Aynı şekilde oruç da bize ibadet sevabı kazandırmanın yanı sıra irademizi güçlendirir, sabrımızı artırır. Nefsimize, hevâ ve hevesimize esir olmaktan, harama el uzatmaktan, kötü konuşmaktan bizi korur.

Hac ve umre, tevhid aşkını ve ümmet bilincini aşılarken, mahşer anını ve hesap gününün zorluğunu hatırlatır. Dünyalıklarından sıyrılıp ihrama bürünen her Müslüman, Allah katında değerli olanın mal, makam ve mevki değil, yalnızca iman, ibadet ve güzel ahlak olduğunu idrak eder.

“Müminler ancak kardeştirler” (4) ilahi hitabındaki din kardeşliğini yürekten hisseder.

En kıymetli ibadetlerimizden olan zekât, sadaka ve infak ise malı arındırır ve bereketlendirir. İnsanın gönlünü zenginleştirir, dünya malına karşı hırsını azaltır, şükrünü artırır. Bencillikten sıyrılıp cimrilikten kurtulan kişi, elindeki nimetleri paylaşmakla kardeşliğin tadına varır.

Kurban, İbrahim aleyhisselamın sadakatini, oğlu İsmail'in teslimiyetini adeta yeniden yaşatarak kulun Allah’a olan kurbiyyetini artırır.

Muhterem Müslümanlar!

Kul olmak üzere yaratılan insan, farz ve nafile ibadetlerle Allah’a yaklaşmaya çalışır. O’nun rızasını kazanmayı, sevgisini elde etmeyi amaçlar. Nihayetinde Yüce Allah’ın merhametine, yardımına ve korumasına mazhar olur. Bir hadis-i kutsi’de Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Kulum, farz ibadetlerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder. Sonuçta ben onu severim. Sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden istediğinde ona veririm. Bana sığındığında onu korurum.” (5)

Kıymetli Müminler!

Allah’ın farz kıldığı namaz, oruç gibi ibadetlerin yanında O’nun rızasını umarak, iyi niyet ve samimiyetle yapılan her iş aynı zamanda bir ibadettir. Huzur ve güven dolu bir aile yuvası için gayret etmek, yetim ve kimsesizleri sevindirmek, muhtaçların dertlerine çare olmak ibadettir. Rızkımızı helal yollardan temin etmek için çalışmak, insanlara güzel söz söylemek ve geçim ehli olmak ibadettir. Alışverişte dürüst olmak, selamı yaymak, hatta insanlara eziyet veren bir engeli yoldan kaldırmak bile bir ibadettir.

Aziz Müminler!

Var oluşumuzun anlamı, dünyaya gelişimizin gayesi olan kulluk, bizim için bir şereftir. Bu şerefe layık olmak için sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirelim. Allah'a kul olmanın şuurunu bir ömür canlı tutalım. Ömrümüzü ibadetlerle, salih amellerle ve güzel ahlakla süsleyelim. Allah’ın her an bizimle beraber olduğunun idrakiyle yaşayalım.

1 Hicr, 15/99.

2 Ebû Davûd, Tatavvu, 27.

3 Zâriyât, 51/56.

4 Hucurât, 49/10.

5 Buhârî, Rikâk, 38.

DAYANIKSIZ EV

Ankebut, Kadir gecesinde semaya indirilen Kur’an'da yer alan surelerden bir tanesidir. Bu ad örümcek ağı anlamına geliyor. Bu surede, putlara ve diğer güçsüz varlıklara tapanların hâlleri, onların dünyalık elde etmek için kurdukları tuzak ve gayretleri, örümceklerin pek zayıf olan ağına benzetildiğinden, Ankebût kelimesi, bu sureye isim olmuştur. Bu ad kırk birinci ayette geçer, meali şöyledir:

“Allah'tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!”…

Sureye girerken buyurur Allah: “İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.”...

İnandık demek yetmeyecektir elbet. İnandığını yaşamak gerekecektir. İman harekettir. Ve hareket sonsuzluk içinde asla mola vermez. İman berekettir. Ve bereket kısa hayat içinde asla haram kabul etmez. Ve yoktur mümine dört başı mamur bir dünya. Dertlidir o. Ehl-i derdin sohbetine niyetlidir ve asla iftar beklemez. Bilir ki Rabb’i onun bildiklerini bilir. Yalancıları bilir. Doğrudan yana hayat kuranları bilir. Allah mutlaka bilir!...

Gemi şimdi limanda, tam bir aydır bekliyor. İbret alanlar için geldi ve açılacak sonsuza. Kime kısmet bir daha… Hadi İbrahim’i dinleyin. Allah’tan başka dost yok! “Siz, yerde de gökte de (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz. Sizin Allah'tan başka ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır.” Lût inandı İbrahim’e ve buyurdu Allah: “Lût'u da peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: "Gerçekten siz, sizden önce dünyada hiçbir toplumun yapmadığı bir hayâsızlığı işliyorsunuz."...

Ve buyurdu Allah: “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!”

Habibim dediği Peygamber’ini koruması için emir verdiği örümceğin evini örnek gösterdi de buyurdu ki: “Allah'tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!”

BİR SORU BİR CEVAP

İki bayram arasında evlenmek caiz midir?

Ülkemizin bazı yörelerinde, Ramazan ile Kurban Bayramları kast edilerek “İki bayram arasında düğün yapılmaz ve nikâh kıyılmaz.” denilmektedir. Bu sözün dinî yönden hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) ile Hz. Âişe (r.a.) iki bayram arasında yer alan Şevval ayında evlenmişlerdir (Müslim, Nikâh, 73). Şartlar ve imkânlar müsait olduğu zaman senenin bütün günlerinde ve günün her saatinde düğün yapılabilir, nikâh kıyılabilir. Yani nikâh için belli bir zaman ve vakit yoktur. Bu sebeple iki bayram arasında düğün yapmakta ve nikâh kıydırmakta dinimiz açısından hiçbir sakınca bulunmamaktadır.

AYET

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” 1

1 Ahzâb, 33/70-71.

HADİS-İ ŞERİF

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin ya da sussun”

DUA

Allah'ım! Hidayet ettiğin kimselerle birlikte bana da hidayet et, afiyet verdiğin kimselerle birlikte bana da afiyet ver, yüz çevirdiğin kimselerden benim de yüz çevirmemi nasip et, bana verdiğin nimetleri bereketli kıl... (İbn Hıbban, "Ed'ıye", No: 945)

Yıldırım’da ’Kudüs Bizim Neyimiz Olur’ söyleşisi Yıldırım’da ’Kudüs Bizim Neyimiz Olur’ söyleşisi