Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişiklik teklifine ilişkin, "Bir iki tane arkadaşlarımızın kafasın karıştıran husus var. Bunlara da dikkat edeceğiz. Mahsurlu olan şeyin üzerinde inat etmemizin anlamı yok. Görüyorum ki geneli itibarıyla toplumda ciddi bir kabul gördü. Onlar da düzelecek maddeler üzerinde çalışacağız" dedi. Başbakan Binali Yıldırım, 114'üncüsü gerçekleştirilen genişletilmiş il başkanları toplantısında açıklamalarda bulundu. Yıldırım, 2016 yılının son genişletilmiş il başkanları toplantısının gerçekleştirildiğini belirterek, 114'ü kez biraraya gelmiş olmanın birşeyi gösterdiğini, bunun AK Parti'de sürekliliği ortaya koyduğunu söyledi. Son dönemde terör örgütlerinin canları yandıkça asimetrik eylemlere başladığını anlatan Yıldırım, "Son olarak Rusya'nın Ankara büyükelçisine yapılan alçakça suikast ve Almanya Berlin'deki terör saldırıları, tüm dünya ülkeleri olarak bu saldırıları doğru bir zeminde değerlendirme ihtiyacını ortaya koyuyor. Teröre karşı hiçbir ülke, 'Biz güvendeyiz' diyemez. Terör, dünyanın başının belasıdır. O sebepten Türkiye'nin maruz kaldığı terör saldırılarını sadece Türkiye'nin meselesi olarak görmek fahiş bir hatadır. Irak ve Suriye'ye yerleşen terör örgütlerinin sadece Türkiye'yi tehdit ettiğini söyleyenler yanılırlar. Terör, dünyanın ortak sorunudur. Uluslararası toplum terör karşısında ikircikli söylemi bırakmalıdır. Bu mücadelede mutlaka ve mutlaka zaferle sonuçlandırılacaktır" ifadelerini kullandı.

"Güney sınırlarımızda maalesef ciddi bir kaos, ciddi bir otorite boşluğu var, adeta hükümet yok" diyen Yıldırım, 'Yanıbaşımızda Halep'te yaşanan insanlık dramı bütün dünyanın gözünde cereyan ediyor. Halep'te yaşananlara dünya yine sessiz, sağır, dilsiz. Ancak, Türkiye her şartta her zorluğa rağmen, her zaman olduğu gibi bu insanlık dramına sessiz kalmadı, kayıtsız kalmadı. Türk milletinin gönlünü, vicdanını harekete geçiren sivil toplum örgütlerimiz, Kızılay teşkilatımız, AFAD yetkililerimiz hemen gecikmeden oradaki mağdur insanlara yardım ellerini ulaştırdılar. Yine parti teşkilatlarımız, sizler, belediyelere yardımları ulaştırmada seferber oldunuz. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere biz de muhataplarımızla Rusya, İran'la çok yoğun bir diplomasi görüşmeleri yaptık, arkasından ateşkesin gerçekleşmesini sağladık. Sivillerin Halep'ten tahliyesini başlattık. Bugüne kadar 40 bin civarında sivil ateşin içinden alınarak daha emniyetli bölgelere nakledilmiş durumda. Bu, kolay olmadı. Maalesef, bölgede savaşın bitmesini istemeyen adeta bu işi sektör haline getirmiş unsurlar her fırsatta barışa kurşun sıkmak için gereken her türlü çabayı da gösterdiler. Buna rağmen, kararlı tutumumuz, muhataplarımız üzerindeki yoğun diplomatik baskımızla Elhamdülillah bu insanların imdadına yetişmeyi başardık. Tahliyelerin sağlıklı bir şekilde bitmesi için çalışmalar devam ediyor" açıklamasında bulundu.

Masumların can güvenliğini sağlamak için Türkiye olarak başından beri her türlü fedakarlığı yaptıklarına dikkati çeken Yıldırım, "Bize aferin diyenlerin methiyetisine ihtiyacımız yok, biz inancımızın, insanlığın gereğini yapıyoruz. AK Parti siyaseti evrensel değerlerin siyasetidir. Türkiye'nin 61 il ve bütün renkleri bizim siyasetimizde kendini bulur, görür. AK Parti ayrıştıran değil, kaynaştıran bir partidir" şeklinde konuştu.
Yıldırım, Türkiye'nin artık karanlık tuzaklar kurularak teslim alınacak bir ülke olmadığını belirterek, "Türkiye artık şer odaklarının bölebilecekleri, ayrıştırabilecekleri bir ülke de değil. Bir ve baraber oldukça, Türkiye için kalbimiz heyecanla çarptıkça bizim hızımızı kimse kesemez. Biz, kendimiz içindeğil ülkemiz için bu yollara çıktık. Ülkemiz, sizlerle bu kadroyla bugünlere geldi. Bu kadroyla 2023'e taşınacak" dedi.

 

 

Anayasa konusunun son 50 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ni, siyaseti meşgul eden bir konu olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "1980 darbesinden kalma bir vesayet anayasası ile Türkiye'nin bugünkü ihtiyaçlarını, vatandaşlarımızın gelecek beklentilerini karşılamak mümkün olmuyor. Bu anayasanın değişmesi gerektiği konusunda hiçbir görüş ayrılığı yok. Bütün partiler en azından bizim yakından şahit olduğumuz, 2003'den bugüne kadar bütün seçimler öncesi partilerin yeni bir anayasa vaadi hep oldu. Öncelikli olarak iktidara geldiklerinde darbe anayasasını değiştirecek ve Türkiye'nin ihtiyacı olan bir anayasa yapacaklarını vaad ettiler, söz verdiler. Biz de vaad ettik ama bugüne kadar derli toplu anlamlı bir değişikliği maalesef gerçekleştiremedik. Zaman zaman krizler olduğunda krizleri aşmak için sınırlı değişiklikler yaptığımız oldu.

Mesela 2007'de 367 icadı" diye konuştu.

Yıldırım, "Son yılların en fazla tartışılan konusu, Türkiye'de hükümet yönetim sisteminin kalıcı istikrarı sağlamadığı ve bu nedenle yönetimde, yönetim sistemini de içeren, esaslı bir değişikliğin artık acil bir ihtiyaca dönüştüğü, toplumun bütün kesimlerince tartışılıyor. Bilim adamları, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları ve hatta halkın tamamı bu konunun artık gündemden kalkmasını, ülkenini geleceğe doğru emin adımlarla yol almasını bekliyor. Siyaset sorun üretme değil, sorun çözme yeridir. AK Parti sorunları, torunlara bırakmadan, çöze çöze bugünlere gelen partinin adıdır. Bu sorunu da çözmek, evelallah bu kadrolara nasip olacak. Biliyorsunuz, 15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra Parti genel başkanları olarak, Cumhurbaşkanımızın daveti üzerine biraraya geldik. Burada bu anayasa meselesini de konuştuk. Aldığımız karar, AK Parti, CHP, MHP olarak anayasa değişikliği konusunda bir çalışma yapmak ve mutabık kaldığımız maddeler üzerinde bu değişikliği gerçekleştirmek. Bu çalışma neticesinde 7 maddede mutabakat sağlandı, ama bu 7 madde bizim murad ettiğimiz, işin esasına yönelik değişiklikler içermiyordu. Tam bu görüşmeler sonuna varmışken, Ekim ayının başlarında MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli bir çıkış yaptı, dedi ki 'Bu mevcut sistem artık böyle devam etmemeli'. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle birlikte meydana çıkan mevcut durum anayasa ile uyumlu hale getirilmelidir. Her ne kadar biz parlamenter sistemi tercih ediyorsak da bu sorunu çözmek için partiler üstü bir anlayışla AK Parti ile bu konuyu müzakere etmeye çözüm üretmeye hazırız" dedi.

"Bir kez daha tuş oldular"
Bunun üzerine 3'lü devam eden müzakereleri iki parti olarak, MHP ile, sürdürdüklerini belirten Yıldırım, "Bahçeli ile ilk görüşmemiz 10 Kasım'dır, 10 Kasım'da işin çerçevesini çizdik, prensiplerini belirledik. 10 Aralık'ta da teklifimizi Meclis'e verdik. Şimdi artık iş Meclis'te. Bizden çıktı. AK Parti grubu olarak biz 316 imzayla teklifimizi verdik. AK Parti'de filan imzalayacak, filan imzalamayacak diye bir sürü tezviratlar çıkardılar, bir kez daha tuş oldular. AK Parti üzerine tezgah yapanlar sonunda kendileri mosmor oldu. AK Parti 14 yıldır her krizde, her zor anda ülkenin sorunlarını çözen ve ülkenin geleceğinin aydınlık yarınlarını hazır eden bir partidir. Bu anayasa şüphesiz yapılan 21 maddeden olan değişikliğin, 18 maddesi, esasa ilişkindir. Diğer kalan 3 maddesi de geçici maddeler, yürürlük ve intikal maddeleridir. Hangi madde ne zaman yürürlüğe girecek bir de ibare değişiklikleri var. Aslında 21 maddelik değişiklikten mevcut anayasanın 69 maddesinde de bir uyum değişikliği yapmak durumunda kaldık. Sistemde başbakan yok, bakanlar kurulu yok, dolayısıyla hükümet sistemi değişiyor. Hükümet sisteminde, Cumhurbaşkanı var, Cumhurbaşkanının bakanlar kurulu, kabinesi var, bir de meclis var. Aslında sistemi şöyle tanımlayabiliriz, aynı günde yapılan bir seçim var, aynen belediye başkanlığı seçimi gibi. Belediye başkanını bir sandıkta seçiyorsunuz, belediye meclisini de diğer sandıkta seçiyorsunuz, işte bu getirilen sistem de bunun aynısı. Cumhurbaşkanını seçiyorsunuz, ayrı oy veriyorsunuz ve milletvekillerini de aynı anda seçiyorsunuz. Dolayısıyla, bir günde seçimi tamamlıyorsunuz, ayrı ayrı seçim yok. Ama ola ki Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin altında kalırsa, iki hafta sonra Cumhurbaşkanlığı için yeniden seçim yapma ihtiyacı olabilir" ifadelerini kullandı.

"Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin rejimi belli"
Rejim değişecek iddialarına cevap veren Yıldırım, "Rejimi değiştirmeyiz, bunları anlata anlata sağır sultan duydu. Herkes anladı ama Sayın Kılıçdaroğlu bir türlü anlamak istemiyor. Sayın Kılıçdaroğlu, Kemal Bey, Türkiye'nin rejimi belli. Cumhuriyet. 1923'te bedel ödedik, İstiklal Harbini kazandık, rejimimizi de değiştirdik, adını da Cumhuriyet koyduk. Ne değişiyor? rejim değişikliği tarihte kalmıştır, 1923'te o mesele bitmiştir. Şimdi artık yönetim ihtiyaçlarımızı karşılayacak, icra gücü, istikrarı esas alan bir hükümet sisteminden bahsediyoruz. Sistemin adı Cumhurbaşkanlığı Sistemi'dir, nokta. 2 tane irade oluşuyor, milletin oylarıyla. Birisi yasama, birisi yürütme. Bu iki irade birbirine karşı bir nüfuzu yok, üstünlüğü, vesayeti yok. İkisi de halkın aynı anda güç verdiği, destek verdiği, oluşturduğu iki tane irade. Vatandaş diyor ki, 'Sen memleketin işlerini yapacaksın, yollarını yap, hastanelerini yap'. Sana inandık, güvendik yetki verdik. Meclise de diyor ki, 'Sen de bu Cumhurbaşkanının ihtiyacı olan kanunları çıkar, memleketin ihtiyacı olan kanunları çıkar, memleketin huzuru için, terörle mücadele için, her türlü vatandaşın daha güzel günlere erişmesi için gerekli kanunları çıkar'. Cumhurbaşkanı ve ekibini de takip et, verdiğimiz yetkiyi doğru kullanıyor mu? Onayladığınız bütçeyi doğru dürüst harcıyor mu? Vatandaşın işinde ihmalkarlık yapıyor mu? Bunlar. Olay bu. Birisi Meclis, birisi Cumhurbaşkanlığı. Dolayısıyla hiç kafa karıştırmaya lüzüm yok" şeklinde konuştu.

Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Diyelim ki, Meclis'le Cumhurbaşkanı anlaşamıyor. Sistem ona da çözüm getiriyor eğer bir kriz olursa o krizle yaşamak mecburiyetinde değil Türkiye, mutlaka çözüm üretmek gerekiyor. Burada o da var. Cumhurbaşkanına seçime gitme yetkisi veriyor. Cumhurbaşkanı seçime gidince otomatik olarak Meclis'te gidiyor. Seçim kararı alınca. İkisi birbiriyle anlaşacak. Vatandaş öyle zırt pırt seçim ister mi? Gereken dersi verir, onun için oturun anlaşın diyor. Memleket menfaatine olan işlerde biraraya geleceksiniz, konuşacak anlaşacaksınız. Anlaşamazsanız, bedeli var, kim götürürse bedelini de haklı nedenler yoksa bedelini de öder, vatandaş bedel ödetir. Böyle bir sistem var. Cumhurbaşkanı eski sistemle olduğu gibi seçimle gelip sorumsuz değil. Herhangi bir suçtan dolayı Cumhurbaşkanı suçlanabilir, bakanları suçlanabilir, yardımcıları suçlanabilir. Bu da aynen şimdi olduğu gibi Meclis'te değerlendiriliyor. Yüce Divana gönderilip gönderilmemesi belirli nisaplara bağlı, onlarla da olduğu zaman Yüce Divan'a gidiyor, kendisi savunuyor, aklanıyor veya mahkum oluyor. O da ayrı bir Cumhurbaşkanlığı ile ilgili tasarruf."

"Bir başka dengeleme meselesi var onun da Cumhurbaşkanı yürütmeyle ilgili, icraatlarıyla ilgili her türlü kararı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile alıyor" diyen Yıldırım, "Bu kararnamelerin istisnası var. Kişi hak ve hürriyetleri ile ilgili kararname düzenlenmiyor. İkincisi mühhasıran anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen alanlarda Cumhurbaşkanı kararname düzenleyemiyor. Eğer kararname ile kanun arasında uyumsuzluk varsa kanun esas oluyor. Görüldüğü gibi buradaki ilişki de yasama yetkisini ön plana alan ve yürütme ile ilgili işlerle kararnameyi sınırlayan bir mantıkla hazırlanmış. Bazıları diyor ki, Efendim bu kararname ile eyaletler kurabilir, fedarasyonlar kurabilir, abuk subuk şeyler. Kardeşim anayasanın başında yazıyor, Türkiye üniter devlet yapısı var, bayrağı tek, başkenti tek. Bütün toprak bütünlüğü, milletiyle, ülkesiyle bağımsız demokratik laik bir sistemden bahsediyoruz. Bütün bunlar ortadayken nasıl böyle birşey icad ediyorlar. Aynen 367 gibi birşey. Hukukta 367'yi gördükten sonra artık ne söyleseler yadırgamamak lazım. Gerçek belli, Türkiye ülkesiyle, milletiyle bir bütündür. Toprak bütünlüğünü hiçbir şekilde bozacak bir yapılanmaya izin verilemez. Biz, bu mücadeleyi neden yapıyoruz? Niye şehit kanlarımızı döküyoruz. Ülkenin birliği ve bütünlüğü için yapıyoruz. Bütün kavgayı bunun için veriyoruz. Niye bütün terör örgütleri tüm gücüyle üzerimize geliyor? Çünkü diyoruz ki vatan bölünmez, şehitler ölmez, bayrak inmez, ezanlar dinmez" ifadelerini kullandı.

Bu anayasada belediye kapatmanın, yeni il kurmanın, kapatmanın, illeri birleştirmenin, hepsinin kanun işi olduğunu anlatan Yıldırım, "Hepsi Meclis'in işi. Başkan ne yapacak, 'Bakanlıkların sayısını 25'ten 15'e indirdim' diyecek. Şu genel müdürlüğü kapattım, beri ki başkanlığı açtım, ihtiyaç neyse, icraatı yaparken ihtiyacı olan kurumları açabilir, fazlalaştırabilir, kapatabilir. Bunlar icraatla sınırlı olan şeylerdir. Mesela vergi konacak, vergiyi kanunla konuyor, başkana bırakmıyor. Bütçeyi Meclis onaylıyor. Bütçe hakkı Meclis'indir. Komisyonlarda konuşuluyor, genel kurula gelecek. Bir iki tane arkadaşlarımızın kafasın karıştıran husus var. Bunlara da dikkat edeceğiz. Mahsurlu olan şeyin üzerinde inat etmemizin anlamı yok. Görüyorum ki geneli itibarıyla toplumda ciddi bir kabul gördü. Onlar da düzelecek maddeler üzerinde çalışacağız. Bu bizim tek başına hazırladığımız anayasa değişikliği teklifi değil, bir uzlaşma. Eğer bizi mutlu eden birşey uzlaştığımız, MHP'yi mutlu etmediyse o zaman bu uzlaşma olmaz. Bu işten de hayır gelmez. Bu anlayışla sürdürdük. Her maddeyi ince detayına kadar konuştuk. Sonunda ortak bir mutabakata vararak buralara geldik. Hiçbir zaman mükemmele erişmeyi denemedik. Çünkü biliyoruz ki mükemmel iyinin düşmanıdır. İyiyi yapmayı hedefledik. Burada da Sayın Bahçeli'nin dirayeti, ülke için gösterdiği bu hassasiyet, ülkenin geleceği konusundaki duruşu önemliydi, bir kez daha AK Parti grup başkanı olarak kendisine huzurunuzda teşekkür ediyorum. Zannediyorum, Ocak ilk haftasına kadar zannediyorum görüşmeler komisyonda başladı, genel kurula gelecek" şeklinde konuştu.

Anayasa'nın Meclis'te görüşülüp, kabul edileceğini belirten Yıldırım, "Ama orada iş bitmiyor, ondan sonra sizin başlıyor. Milletvekilleri yorulacaklar ama birinci bölümü bitmiş oluyor. Ondan sonra hepimiz meydanlardayız. İnşallah vatandaşlarımıza, milletimize neyi yapmak istediğimiz anlatacağız. Bu anayasa şunu getiriyor, koalisyonlar dönemini kapatıyor. Türkiye'de 1960'dan bu yana 45 hükümet kurulmuş, normal şartlarda 15 hükümet kurulması gerek. 16 süresi vra hükümetlerin, 16 ayda ne yaparsanız, tebrikleri kabul ederseniz, brifingleri alırsınız, ondan sonra da valizinizi toplarsınız. Hizmet hak getire. Allah'tan AK Parti var da son 14 senedir kesinti yok" dedi.

"Çakma ehliyetle bizim işimiz olmaz, biz ehliyeti milletten alırız"
Bütçe kapanış konuşmasında konuşmacıların ehliyet yok, ehliyete liyakata dikkat etmiyorsunuz" açıklamalarını hatırlatın Yıldırım, "Orada vakit olmadı, söyleyemedim de burada söyleyeyim. 2002'de seçime gittik, ehliyeti verdi vatandaş, direksiyona geçtik mi? 2007'ye geldik sen iyi araba kullanıyorsun dedi, direksiyonun iyi, biraz daha puanımızı artırdı mı? 2011'de çok geliştirdin dedi, biraz daha puan vereyim dedi, tekrar bizi direksiyona oturttu mu? 2015'e geldik, ufak bir yol kazası, ondan sonra hemen 5 buçuk ay sonra aman aman dedi millet, biz kaptandan memnunuz, tekrar direksiyona, tekrar direksiyona. Ehliyet tekrar sana. Ehliyet de burada hizmet de burada. Adres, AK Parti. Ehliyeti vatandaş veriyor. Bizimki öyle trafikte patates mühürüyle alınan ehliyet değil, hakkıyla alınan ehliyet. Çakma ehliyetle bizim işimiz olmaz. Biz, ehliyeti milletten alırız" şeklinde konuştu.