Ali Eşref UZUNDERE

Merkezi Mersin’de bulan Bayır Bucak Türkmen Dağı Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Bursa İl Temsilciliği, derneğin tanıtımı amacıyla Ördekli Kültür Merkezi'nde kahvaltılı bir basın toplantısı düzenledi. Bu kahvaltı, bildiğimiz / bildiğiniz çeşitli mekânlarda düzenlenen kahvaltılardan değildi. Bu Kahvaltı Suriye’deki savaşla beraber savaşın getirdiği olumsuz şartlara maruz kalarak yaşam mücadelesi veren Türkmen kardeşlerimizin günlük bir öğün yemeği idi.

Kahvaltıda, bir tost ekmeği, bildiğiniz üçgen şeklinde bir adet karper peyniri, bir de küçük meyve suyu.

Bayır Bucak Türkmen Dağı Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Bursa İl Temsilcisi İdris Doğrul, kahvaltı ile ilgili yaptığı bu açıklamadan sonra hep birlikte Türkmen kardeşlerimiz gibi kahvaltımızı yaptık.

KİŞİNİN GÖRÜŞÜNE BAKMIYORUZ

Bölgedeki yoğun çalışma ve faaliyetlerinden zaman ayırarak Bursa’ya gelen Bayır Bucak Türkmen Dağı Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mehmet Ali Öztürk, 16 Nisan 2015 tarihinde Mersin’de kurdukları derneğin, insanı yardım ve sosyal sorumluluk alanlarında faaliyet gösteren bir kuruluş olduğunu söyledi. Derneğin, 5 Mayıs 2016 tarihinde; Kayseri Bursa, İstanbul, Kocaeli ve Ankara’da açılan il temsilcilikleriyle faaliyetlerini etkin olarak sürdürdüğünü bildiren Öztürk, ülkemizde toplanan yardım ve destekleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı kendisine şiar edindiğini ve hiçbir taraf ve siyasi tutum içinde olmadığını belirtti.

900 YARDIM TIR

Devletin kendilerine sağladığı imkân ve sınırlar içerisinde Kızılay ile ortak saha çalışmalarını yürüterek yardımların yerlerine en hızlı şekilde ulaşmasını sağladıklarını, toplanan ve kendilerine emanet edilen yardımların zerre kadar da olsa ziyan edilmeden yerlerine ulaştırdıklarını anlatan Başkan Öztürk, “Türkmen Dağı ile simgeleşen Suriye bölgesinde savaşın yoğun olduğu yerlerde mazlumlara ulaşmış ve onların acılarını bir nebze olsun hafifletmek için yoğun çaba harcanmaktadır. Bu alan uluslararası yardım kuruluşlarının ulaşmadığı, eksik kaldığı bir alandır. Derneğimiz Irak bölgesinde ve Kerkük’te de yardım faaliyetlerinde bulunmaktadır. Kuruluşundan günümüze kadar 900’ün üzerinde yardım TIR’ını sahaya ulaştırmış ve ihtiyaç sahiplerine ulaşıncaya kadar takip etmekteyiz.

Yapılan yardımlarda, özellikle belirtilen tasarruf kalemlerinin olması halinde, alınan yardımların başka yerde kullanmıyoruz. ‘Benim yardımım Halep’e gitsin’ denirse o yardım Halep’e, benim yardımım 'Un için' denmişse o yardımla un alınıp sahada ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır” diye konuştu. Derneklerinin yurt içi faaliyetlerine de değinen Öztürk, yurtiçinde savaş alanlarından gelen kardeşlerimize öğrenci bursu, ev kirası, gıda, yakacak temini, elektrik, su faturalarının ödenmesi, hastane işlemlerinin takibi ve ilaç temin gibi konularda yardımların yapıldığını bildirdi.

Mazlumların sesini duyurmalıyız

“Tüm dünya Suriye’de insanlık sınavı veriyor. Bizler Bu sınavda karınca misali bu yolda olmaya ve mücadele etmeye devam ediyoruz” diyen Öztürk, amaçlarının;

Suriye’de savaştan etkilenen yardıma muhtaç mazlumlara yardım eli uzatmak, savaştaki zulüm karşısında etkinlik gösteren ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarına çare olmak,

Mazlumların bu sesini çeşitli vasıtalarla Türkiye genelinde duyurmak ve toplumumuzu bu konuda duyarlı kılmak yaşanmış acıları paylaşarak yaşanılacak acıların önüne geçmek olarak açıkladı.

GÖNÜL HİNTERLANDIMIZ

Öztürk, sahada gözlemlediklerini, paylaşmaya gayret ettiğini, bazı yaşananları da beyan etmeye dilinin varmadığını ifade ederek, Türkmen Dağı'nın şu anda askeri anlamda düştüğünü belirtti. Halep, Kerkük, Bakü, Kırım, Bosna Hersek’in gönül bağı olan sınır karakollarımız olduğunu, bu bölgelerin Türkiye için yakın coğrafyalar olduğunu dillendiren Öztürk, "Böyle gönül hinterlandımızda olan bölgelerde müdahalelerimizi daha mantıklı, hamasetten daha öte ciddi somut adımlarla götürmemiz gerekiyor" dedi.

STRATEJİK OLARAK ÖNEMLİ

2012 Suriye Savaşı ile bölgede yaşanan süreci anlatan Öztürk, bölge ile ilgili şunları kaydetti: "Türkmen Dağı da Suriye sahasının rakımı en yüksek olan bölgesi olup önemli bir stratejik bir konuma sahiptir. Türkmen Dağı’nın hemen güneyinde Lâskîye, Tartus ve limanları, hemen aşağı doğru inildiğinde Şam bölgesi bulunmaktadır. Bu bölgeler Nusayri nüfusun ağırlıkta olduğu stratejik bölgelerdir.

Türkmen Dağı, Esed, İran ve Rus üçlüsü haricinde birilerinin elinde olduğunda söz konusu Nusayri bölgelerin güvenliği tehlikeye düşmektedir. Türkmen Dağının Türk hududunda bulunması, nüfusunun Türkmenlerden müteşekkil olması ve Rus uçağının düşürülmesi meseleyi gündeme oturtmuştur.

Halep kadim  Türk şehridir

Ankara nasıl idari merkez, İstanbul tarihi ticaret merkezi ise, Suriye’de Halep tarihi ticari merkez, Şam da idari merkezdir. 4 yıldır çığlık atıyoruz. ‘Halep’e destek verelim’ diye. Halep bizim coğrafyamız olduğunu unuttuk, Halep bizim uç sınır karakollarımız. Türkmen Dağı, Yayla Dağının hemen bitişiğidir, tel örgünün öte yanı Türkmen Dağıdır. Hâlbuki Halep, İdlip, Hama gibi Türkmenlerin yaşadığı yerler ile Türkiye arasında onlarca km mesafe vardır. Etkenlerden birisi budur. İkinicisi psikolojik bir şeydir. Türkmen Dağı mukaddes bir yer haline gelmiştir. Düşmanın oraya daha çok vurması direnişin daha sert olması bunda bir etkendir. Halep ile alâkalı olarak ise şunları diyebiliriz: Halep, kadim Türk şehridir. Anadolu’ya Türklerin girişinin yüzde 70’i Halep üzerinden olmuştur. Bu tarihî hakikati Diriliş dizisi de son zamanlarda vurgulamaya başlamıştır. Halep’te 450 bin sivil vardır. Bunların da yaklaşık 90 bini net olarak Türkmenlerdir. Bunlar Türkçeyi konuşabilenler olup, Araplaşmış Türkmenler bu sayıya dâhil değildir."

Dünya katliamı görmüyor

"Türkmen kökenli olduğunun şuurunda olup anadillerini unutanlarla bu sayı çok daha fazla artabilir" diyerek konuşmasına devam eden Öztürk, "Hama, Humus gibi şehirler de Halep gibi kadim Türk şehirleridir. Bu şehirlerde büyük katliamlar meydana gelmekte olup basına pek yansımamaktadır. Hatta yaklaşık 30 sene önceki Hama Katliamı, basit bir şekilde ihvancılara karşı yapılmış bir katliam olarak bilinmektedir. Lakin Hama’daki nüfusun yüzde 75’i Türkmen’dir. Yani o katliamda da en büyük zararı Türkmenler görmüştür. Bu coğrafyada tarih bir kırılma noktasını yaşıyor. Bu anlamda ülkemiz açısından hem şanslıyız. Fırsattır, kullanabilirsek, değerlendirebilirsek. Hem de şansızız geç kalırsak."

TARİHİN KIRILMA NOKTASI

Suriye’den dolayı ülkemizin içinde bombalar patladığına vurgu yapan Öztürk, "Bu coğrafyada tarih bir kırılma noktasını yaşıyor. Bu anlamda ülkemiz açısından şanslıyız. Fırsattır, kullanabilirsek, değerlendirebilirsek. Hem de şansızız geç kalırsak. Cumhurbaşkanımız konuşmasında 'bu bayrak inerse, boğazımıza çökebilirler' dedi. Milli seferberlik de ilan etti. Biz masaya biraz yatay bakıyoruz. Devlet biraz daha yukarıdan bakıyor. Suriye savaşı sürecinde bir çok konu siyasi olaylara endekslendi. Biz de sahaya bağlantılı olarak baktığımızda, iş Suriye’de düğümleniyor" ifadelerini kullandı.