Muhterem Müslümanlar! Yüce dinimiz İslam’ın ana gayesi, yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratılan insanın can, mal, akıl, ırz ve inancını korumaktır. İslam, bu beş temel değeri dokunulmaz kabul eder. Hangi sebeple olursa olsun bu değerlerin zarar görmesine rıza göstermez. Hayatın bütünü için geçerli olan bu durum teknolojiyi kullanırken de, internet ve sanal âlemde gezinirken de aynıdır. Aziz Müminler! Teknolojiyi dinin güzel saydığı, ahlakın onayladığı ve akl-ı selimin doğru bulduğu şekilde kullanmak mümince bir duruşun gereğidir. Bu alanı amaçsız, verimsiz ve kontrolsüz bir mecra olarak görmek ise İslam’ın korunmasını emrettiği beş temel değeri ihlal etme anlamı taşır. Zira teknolojinin bilinçsiz kullanımı, kişinin sağlığını tehdit ederek canına, maddi kayba uğramasına neden olarak malına zarar vermektedir. Gayr-i ahlâkî yönelimlerle iffetini, aşırı ve sapkın ideolojilerle inancını zedelemektedir. Düşünme ve idrak etme kabiliyetini bozmakta, akli melekelerini zayıflatmaktadır. Kıymetli Müslümanlar! Allah’ın verdiği aklı ve hammaddeyi kullanarak teknoloji üreten insan, bunu iyilik yolunda kullanmakla sorumludur. Eğer teknolojiyi kullanarak helal kazancın yerine kumara, tasarrufun yerine israfa, iffetin yerine ahlaksızlığa, merhametin yerine şiddete yöneliyorsa, büyük bir yanlışın içerisindedir. Kendi eliyle fesadı yaygınlaştırıyor, geleceğini tehlikeye atıyor demektir. Diğer yandan telefon, televizyon ya da bilgisayar ekranının önünde vaktini heba ediyorsa, kendisine, ailesine ve Rabbine karşı vebal altına girmektedir. Maalesef aynı çatı altında ama birbirinden habersiz yaşayan ailelerin sayısı her geçen gün artıyor. İnsanoğluna zaman kazandırması gereken teknoloji, günümüzde zaman kaybetmenin ve vakit öldürmenin en aldatıcı tuzağı haline geldi. Hâlbuki Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”1 Değerli Müminler! Hepimizin hayatında yerini alan internet ve sosyal medya, başıboş, ilkesiz ve sorumsuz bir alan olmamalıdır. Müslümana yakışan daima sorumluluk bilinciyle hareket etmek, Rabbinin koyduğu sınırlara uymaktır. Her durumda gerçeğin ve doğrunun yanında yer almaktır. Unutmayalım ki normal hayatta olduğu gibi internet ve sosyal medyada da insanların haklarını ve özel hayatlarını ihlal etmek haramdır. Mahremiyete saygı göstermeyen her adım Kur’ân’ın, “Birbirinizin kusurlarını ve mahremini araştırmayın.”2 emri ile çelişir. Günlük hayatta yalan söylemek, insanları karalamak, iftira atmak nasıl günahsa, yayın dünyasında ve sosyal medyada da aynı şekilde günahtır. Âlemlerin rabbi olan Allah, sanal âlemde de bizleri görmektedir. Oradaki söz ve davranışlarımızdan da bizi hesaba çekecektir. Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” 3 Aziz Müslümanlar! Bugün bizler için teknolojiden tamamen uzak bir hayat sürmek elbette mümkün değildir. Zaten İslam’ın da böyle bir talebi yoktur. Ancak teknolojiyi helal-haram hassasiyeti taşıyarak, ahlaki ilkeleri koruyarak, insan hak ve özgürlüklerini ihlal etmeden kullanmak öncelikli sorumluluğumuzdur. Böylece vaktimizi daha verimli ve emeğimizi daha anlamlı hale getirebiliriz. Yeryüzünü iyilikten ve huzurdan yana imar edebiliriz. Yeter ki her nimet gibi teknolojiyi de Cenâb-ı Hakk’ın koyduğu ölçü ve sınırlara riayet ederek kullanalım. Kıymetli Müminler! Hutbemi bitirirken önemli bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Malumunuz ilk ve orta dereceli okullarımız bugün yarıyıl tatiline giriyor. Başkanlığımız, yarıyıl tatilinde yavrularımızın ibadet alışkanlığını pekiştirmek için tüm camilerimizde “Camiyi Seviyoruz, Namazla Buluşuyoruz” şiarıyla bir program uygulayacaktır. Bu vesileyle çocuklarımızı ve gençlerimizi aileleriyle birlikte camilerimize bekliyoruz. Başta velilerimiz olmak üzere bütün cemaatimizin bu konuda duyarlı davranacağına inanıyoruz. Rabbim bizlere göz aydınlığımız olacak nesiller ihsan eylesin ve bizi muttakilere önder kılsın! 1 Buhârî, Rikâk, 1. 2 Hucurât, 49/12. 3 İsrâ, 17/36. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

CENNETİN ŞUBESİ AİLEMİZ

İnsanoğlu dünyaya gelirken, gerek öz bakım gerekse şefkat ve bağlanma ihtiyacı ile gelir. Bu ihtiyaçlarını öncelikle, kısa bir zaman önce rahminden ayrıldığı annesi ile giderir. Babası ile gücü hisseder. Zamanla öz bakım becerisi geliştirse bile şefkat ihtiyacı daimdir.

“Ve O, iki eşi, erkeği ve kadını yarattı.” (Necm/45) buyuruyor Allah (cc). Birbirine rakip değil, eş olacak, bir birine muhtaç, birbiri ile tamam olan iki eş. Eş olmalarının gayesini yine merhameti bol Rabbimiz’den öğreniyoruz: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun delillerindendir.” (Rum/21) Aile kurmamızın ve dahi sonrasında aile olmamızın nihai gayesi dünyada cenneti yaşayacak huzuru bulabilmek. İnsanoğlu dünyaya gelirken, gerek öz bakım gerekse şefkat ve bağlanma ihtiyacı ile gelir. Bu ihtiyaçlarını öncelikle, kısa bir zaman önce rahminden ayrıldığı annesi ile giderir. Babası ile gücü hisseder. Zamanla öz bakım becerisi geliştirse bile şefkat ihtiyacı daimdir. İşte Allah (cc) engin merhameti ile dünyada kulunu sarıp sarmalayacak, ihtiyacı olanı ona hesapsız, sunacak bir eş var eder. Bu ailelerde erkek ‘kavvam’ oluşunu güç gösterisine dökmez, kadın da nahif yaratılışını erkeğini suistimal etmek için kullanmaz. Nitekim ayet-i kerimede “Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz” ( Bakara/187) buyrularak eş olmanın, aileolmanın her türlü ayıba, sıkıntıya örtü olması gerektiğine işaret edilmiştir.

SAĞLIKLI NESİLİN GEREĞİ
Huzuru, merhameti, ilgiyi aile ortamında bulmuş olan birey yanlış ve sapkın bir yola kolay kolay başvurmaz. Çünkü o ailesinde doyuma ulaşmıştır. Böyle bir aile ortamı tesis edebilmek için Peygamber (sas) “Ailenin senin üzerinde hakkı var” (Buhari, edeb, 86) nasihatini akıldan çıkarmamak gerekmektedir. Kadın ve erkek bu bilinçle kurdukları yuvalarında her işleri için Allah’tan ecir alacaklar ve sağlıklı bir nesil yetiştireceklerdir. Yaşadığımız modern dönemde her türlü kirli oyunların aile kurumunu zedelemek üzere olduğunu fark edersek şu ayet-i kerimeyi daha net anlayabilir ve kendimize çeki düzen verebiliriz. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!” (Tahrim/6) Kalplerin sahibi olana biz de şöyle niyaz ederiz:” Ey Rabimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi muttakilere önder eyle!” (Furkan/74)

HUZURUN TESİSİ
Sözün özü; rakip değil eş olarak kurulan aile müessessi cennetin bu dünyadaki şubesidir. Aile olmak huzuru tesis etmektir. Aile olmak her türlü ayıba örtü olmaktır. Aile olmak şeytanın bitmeyen savaşına karşı sağlam bir kale olmaktır. Aile olmak karşılıklı muhtaçlık halinin sevgi ile harmanlanıp cennete yol olması demektir.

BİR SORU BİR CEVAP
Yarışmalarda elde edilecek ödülleri almak caiz midir?

İki veya daha fazla kişinin aralarında doğrudan veya dolaylı olarak anlaşma suretiyle bir tarafın kazanacağı, diğer tarafın kaybedeceği şansa dayalı her türlü oyun, kumar kapsamında olup haramdır.
Kendi aralarında yarışacak kimselerden kazananın, üçüncü kişi tarafından vaat edilen ödülü alması ile kaybedenin bir zarara girmemesi esasına dayalı meşru içerikli yarışmalara katılmak ve buradan kazanılacak ödülleri almak ise caizdir (Kâsânî, Bedâî’, VI, 206; el-Fetâva’l-Hindiyye, V, 400).
Ancak, bu nitelikleri taşıyan bir yarışmaya katılabilmek için normal ulaşım ücreti dışında kontör göndermek vb. ilave ücret ödemek ya da bir ödeme taahhüdünde bulunmak, çekilişe katılmak için piyango bileti satın almak niteliğinde olduğundan yarışma bir tür kumara dönüşür. 
 

GÜNÜN AYETİ
Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! (Ahkâf, 46/15)

GÜNÜN HADİSİ
Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün nefret edebilirsin. Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et, belki bir gün sevebilirsin.

GÜNÜN DUASI

90 yaşındaki alzheimer hastası yaşlı adam kayboldu 90 yaşındaki alzheimer hastası yaşlı adam kayboldu

...İşlediğim günahların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin, nimetlerini itirâf ederim, günahımı da itirâf ederim. Beni affet çünkü günahları ancak Sen affedersin.