Hatice DAL

Çocuk yaşta bıçakçılıkla başlayan kariyerini, metal heykel yaparak devam ettiren, göz tansiyonu nedeniyle gözünü kaybettikten sonra ağır metallerle çalışması yasaklanan Yılmaz Emen metalden vazgeçmek yerine yükünü hafifletme yoluna giderek, ortaya çatal-kaşıklardan yapılan minik heykeller çıkartmış. 1942 Bursa doğumlu olan Emen, İlkokulda okumaktan vazgeçerek Kayhan Çarşısı’nda kılıç ve bıçak yapan bir ustanın yanında çıraklık yaparak bu zanaata başlamış. Farklı ustalardan feyiz aldığını belirterek her birinden bir şeyler öğrendiğini söyleyen Yılmaz Emen, “1960 yılında ordunun merasim kılıçları Alman fabrikalarında yapılıyormuş. Zamanın ihtilal komutanı Cemal Gürsel Paşa’ya program sunmuşlar. Kılıçlar için 100 bin dolar para gerekli. Paşa demiş ki Bursa’da bu işi yapanlar var gidin onlarda yaptırın bunları demiş. Devrim arabalarıyla birlikte karar verilmiş buna. Onlar muvaffak olamadı ancak bizler muvaffak olduk. Kılıçları Türkiye’de yaparak 100 bin dolar tasarruf sağlanmasına sebep olduk” ifadelerini kullandı.

CHARLES DE GAULLE’DEN FRANSA’YA DAVET

Özel istekler üzerine hazırlamış olduğu işlemeli kılıç kalkan ve palaların devlet başkanlarına takdim edildiğini belirten Emen, kendisinde iz bırakan anılardan birini şöyle anlattı: “Eski Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle Türkiye’yi ziyarete geldiği dönem içerisinde gezi programında Bursa’da yer alıyormuş. Programı öğrenen Bursa Vali’si beni yanına çağırdı ve ‘Bak Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle şehrimize gelecekmiş. Ona bir tane güzel kılıç yap, hediye edelim.’ dedi. Bütün sanatımı, hünerimi göstererek başladım kılıcı yapmaya. Kılıcın üzerine Bursa’nın Yeşil Türbesini, Süleyman Çelebiyi, Hacivat ile Karagözü ve birçok şeyi işledim. Birde üzerine ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ yazdım. Türk ve Fransız bayraklarını bir el ile birleştirerek işledim. Charles De Gaulle’nin Bursa programı iptal olmuş ve Gaulle Fransa’ya dönmüş diye haber aldım. Bunun üzerine vali tekrardan beni yanına çağırdı. Vali, bu kılıcı Fransa’ya Paris’te bulunan Elysee Sarayına gönderelim dedi. 1969 yılında kılıç oraya gönderilirken paketin içine kendi kartımı da koydum. Kılıç Charles De Gaulle’ye ulaştıktan sonra kendisi bana bir teşekkür mektubu attı ve Fransa’ya davet etti. Ben Fransa’ya gitmek için hazırlıklarıma devam ederken 1970 yılında Charles De Gaulle evinde öldü ve böylece benim Fransa’ya gitme işimde kaldı.”

ESERLERİM DÜNYAYI GEZDİ

Değişik kişilere farklı hediyeler sunmanın da kendisini tatmin etmediğini kaydeden Devlet Sanatçısı Yılmaz Emen, “Sanatın artistik yönleri ile ilgilenmeye başladım. Metali döverek, ısıtarak, soğutarak metale estetik biçimler vererek onu şekillendirip figürler yapmaya başladım. Dünya genelinde bugüne kadar 100 küsur sergi açtım. Ben gidemesem de bu sergilere eserlerim gitti” ifadelerini kullandı. 2000 yılında göz tansiyonundan bir gözünü kaybederek doktorlar tarafından ağır metal çalışmasına müsaade edilmeyen Yılmaz Emen, piyasada olmayan bir şeyler arama çabasına girmiş. Emen konuşmasına şöyle devam etti: “Çatal kaşıkları tam bir sene elimde gezdirdim. Sonunda 25- 30 tane figür buldum.”

Sanat topluma mâl olmalı

Herkesin bir şeyler yapabileceğini ancak devam ettiremeyeceğini hatırlatan Emen, “Dünyada bu işi yapan 5-6 kişiden biri olduğum söyleniyor. Herkes bir şeyler yapar, ancak devam ettiremez. Ben 67 yıldır devam ettiriyorum. Benim ismim var burada. Leonardo Da Vinci’den daha güzel eserler yapan var ancak isim yapmış olan biliniyor. Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi eserinden daha güzelini yapanlar var ancak onda Osman Hamdi Bey’in imzası var. Sanatçının değerinin artması için illa sanatçının ölmesi gerekiyor. Sanatçılar yaşarken satılmayan eserlerine şu anda paha biçilemiyor” açıklamalarında bulundu.

SANATLA YAŞAMAK ZOR

Topluma ulaşmamış sanat sanat değildir diyen Yılmaz Emen, “Yapılan eser bir köşede yaşayarak orayı süsleyecek. Orda yaşarken ona harcanan parayla da sanatçı yaşayacak. Bu sanatı çocuklarıma öğrettim ancak icra etsinler istemiyorum çünkü sanatla yaşamak kolay değil. Önce sanatı yapacaksın sonra sanatseverlerin onu almasını bekleyeceksin. Zaruri ihtiyaç değil ki bu satmak için uğraşılması gerekiyor” dedi. Bugünde sanatçı sürünüyorsa çağ atlanmamış demektir diyen Yılmaz Emen konuşmasına şöyle son verdi: “Önceden padişahlar sanatçıyı destekliyorlarmış ama günümüzde herkes ekmek derdinde. Kimsenin sanata ve sanatçıya ayıracak zamanı yok. Ama benim bir sözüm var; ‘Sanat doğar asla ölmez’. Dağlar yıkılır, herkes ölür sanat ölmez. İlla kazmanın ucuna takılır ve bir yerden çıkar yerini bulur. Sanat görevimi dünyada doldurduğumu düşünüyorum.”

Her zaman değer görmüş

2005 yılında ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı verilen Yılmaz Emen'in eserlerinin hediye edildiği bazı kişiler ise şöyle: “Başbakan Süleyman Demirel, Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba, Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle, Libya Kralı İdris Elsunusi, A.B.D Başkanı Nixson, İran Şahı Rıza Pehlevi, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, Ürdün Kralı Hüseyin, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2008’de de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan.”