Ali Eşref UZUNDERE

Sağlık Bakanlığı tarafından ‘normal doğumun teşviki’ amacıyla, geçtiğimiz yıl başlatılan ‘Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Başlangıçlar Projesi’nde pilot il olan Bursa’da olumlu sonuçlar alındı. Projenin ülke genelinde uygulanması amacıyla Sağlık Bakanlığı bünyesinde alt yapı çalışmalarına da başlandı. Projenin Türkiye Koordinatörü ve Bursa Kamu Hastaneleri Tıbbi Hizmetler Başkanı Uz. Dr. Elif Güler Kazancı’yı makamında ziyaret ederek, projeyi konuştum.

Öncelikle Dr. Elif Güler Kazancı kimdir?

“1973 yılında Bursa’da doğdum. 1997’de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden bölüm birincisi olarak mezun olduktan sonra, İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları alanında uzmanlığımı yaptım. Aynı hastanede ‘Çocuk Hematoloji-Onkoloji’ alanında yan dal uzmanlığımı tamamladım. 2007’de Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde klinik şef vekili olarak Çocuk Kliniği ve Çocuk Hematoloji Kliniği’ni kurdum. 2007-2009 yılları arasında hasta ve ailelerine yönelik Doğu Anadolu Bölgesi ‘Hemofili ve Talasemi Günleri’ bilgi şölenleri düzenledim. 2009-2015 yılları arasında Bursa Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde Çocuk Hematoloji Kliniği kuruculuğunu ve Çocuk Yoğun Bakım koordinatörlüğünü üstlendim. HETADER (Hemofili ve Talasemi Derneği) kurucusu ve yönetim kurulu başkanıyım. Bursa Pediatri Günleri düzenleme kurulunda görev aldım. Kalıtsal kan hastalıklarına yönelik eğitim, bilgi şöleni ve paneller düzenledim. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Tıbbi Hizmetler Kurum Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüm. Hali hazırda Bursa Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Tıbbi Hizmetler Başkanı olarak görevime devam ediyorum. Hematoloji ve Onkoloji alanında çok sayıda yurtiçi ve yurtdışı bilimsel yayınım var. Aynı zamanda TOBB Kadın Girişimciler Yönetim Kurulu üyesiyim. Türk Pediatrik Hematoloji Derneği, HEDEF (Hemofili Dernekleri Federasyonu), Bursa Kent Konseyi Engelliler Meclis üyesiyim.”

HER ŞEYİN BAŞLANGICI DOĞUMDUR

‘Sağlıklı nesiller için sağlıklı başlangıçlar’ projesinin Türkiye koordinatörüsünüz. Proje hakkında bilgi verir misiniz?

“Sağlık Bakanlığımız tarafından ülkemizde sezaryen oranlarının düşürülmesi, normal doğumun teşviki, ebelerin mesleki yetkinliklerinin artırılması, uzman ebelik sisteminin gelişmesi, doğuma annenin psikolojik hazırlığı ve ağrı korkusunun aşılması, normal doğumun anneye ve bebeğe faydaları başlıkları altında   ‘Doğum Eylem Planı’ oluşturuldu. Biz de Bakanlığımızın ‘Doğum Eylem Planı’na destek olmak amacıyla ‘Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Başlangıçlar’ adıyla bir proje başlattık. Çünkü her şeyin başlangıcı doğumdur. Bu projenin ana noktası, gebelerin doğumdaki korku ve ağrı algısını olumlu yönde değiştirmek ve böylece normal doğumun yaygınlaştırılmasıdır. Bir anne normal doğumu isterse, ona biz bu imkânı sunabiliriz. Bu yüzden de annenin doğumda korku ve ağrı hissini pozitif yönde değiştirmemiz önceliğimizdi. Ebelerin doğumda daha etkin rol almaları, ebe eğitimlerinin standardizasyonu önemlidir. Ebelerin kadın doğum uzmanlarının desteği ile doğumda çok aktif bir şekilde rol almalarını sağlamak, aynı zamanda gebede normal doğum algısının geliştirilmesi için gebe eğitim sınıflarında eğitimler planlayarak faaliyete geçirdik. Proje kapsamında hem ebe hem anne hem baba veya anne adayının istediği herhangi bir yakınına açtığımız gebe eğitim sınıflarında eğitim veriyoruz. Bu şekilde normal doğumun yaygınlaştırılmasını sağlıyoruz.”

DOĞUM DESTEKÇİSİNİN YARDIMI ÖNEMLİ

Sizce normal doğum için eğitim yeterli mi?

“Hayır, bu projenin kilit noktalarından bir diğeri ise kadının sağlıklı ve güvenli bir ortamda doğumunu gerçekleştirebilmesidir. Sağlık Bakanlığımızın SDL dediğimiz aynı odada hem doğuma hazırlandığı süreç hem de normal doğumu gerçekleştirdikleri tek kişilik odalara ihtiyacı var. Doğum öncesinde anne doğuma geldiği anda ve doğum anında ya eşini ya annesini ya da bir yakınını destek için bulundurabilmelidir. Buna ‘doğum destekçisi’ diyoruz. Ebeler, gebe eğitim sınıfında anneleri gebeliğinin 12. haftasından itibaren eğitime alabilmektedirler.”

AĞRI NASIL KONTROL  ALTINA ALINIR?

Bu eğitimde neler var?

“Anne adaylarına doğumun doğal ve normal bir süreç olduğunu anlatıyoruz. Ancak riskli durumlarda kadın hastalıkları ve doğum uzmanımızın bu konudaki kararlarına göre hareket ediyoruz. Gebe eğitim sınıflarında anneler gebeliğinin 12. haftasından itibaren doğumun fizyolojisi, doğum nasıl yapılır, doğumda ağrı ya da kasılma olduğunda bunun nasıl kontrol edebileceği konularında eğitim almaktadırlar.”

Bunu nasıl öğreniyor?

“Örneğin nefes teknikleriyle ağrıyı nerede kesecek, nereye masaj yapılırsa ağrı kesilir, bu teknikleri gebe eğitim sınıflarında anne adayı kadınlarımıza veriyoruz.”

ANNE TERCİH EDERSE…

Proje ne zaman kimler tarafından başlatıldı?

“‘Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Başlangıçlar Projesi’, Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu Tıbbi Hizmetler Başkan Yardımcılığı yaptığım dönemde, Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından başlatıldı. Bu dönemde Bursa ve Afyonkarahisar’ı pilot il olarak belirledik. Proje uygulaması, Bursa’da Çekirge Devlet Hastanesi Zübeyde Hanım Doğum Evi ile İnegöl Devlet Hastanesi, Afyonkarahisar’da ise Afyonkarahisar Devlet Hastanesi’nde başlatıldı. Bu hastanelerdeki doğum salonlarında aktif rol oynayan ebeler ve gönüllü kadın doğumcularımızı Ankara’da 4 günlük teorik bir eğitime aldık. Sonra bu ebeler ve kadın doğum uzmanlarımızın Afyon ve Bursa’da pratik eğitimleri gerçekleştirildi. Eğer ortam sizin için güven veriyorsa, size destek olacak doktorunuz, ebeniz, eşiniz veya bir yakınınız yanınızda ise kendinizi daha güvende hissederek doğurabilirsiniz. Burada en önemli nokta annenin normal doğumu tercih etmesidir.”

 

Bebek hayata daha  güvenli başlıyor

Normal doğum neden önemli?

“Normal doğum hem bebek hem de anne sağlığı için çok önemli. Çünkü doğarken anneden almış olduğu vajinal flora, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bebeğin bağışıklık sisteminin güçlenmesi, hem enfeksiyon ve şeker hastalıkları hem obezite gibi ileride olabilecek bütün hastalıklar açısından koruyucudur. Aynı zamanda bebek doğum kanalından çıkarken basıya uğraması akciğerlerindeki sıvının atılmasını kolaylaştırır. Normal yolla doğan bebeklerde solunum sıkıntısı daha az görülmektedir. Normal yolla doğan bebek, 5 dakika içinde göbek kordonu kesilmeden annenin direkt göğsüne temas ettiriliyor. Anne ile bebeğin ten teması anne sütü salgısını artırıyor. Anneden salgılanan oksitosin hormonu doğumu kolaylaştırdığı gibi, annenin süt salgılanmasını da artırıyor. Bebek anneyi emmeye başladığında, bu hormon hemen salgılanmaya başlıyor, bebek, kan şekeri düşmeden beslenmiş oluyor. Bebeğin anneden aldığı ilk süt, kolostrum dediğimiz ‘ağız sütü’ diye bilinir ve çok değerlidir. Çocuk ilk 5 dakika içinde bu sütü aldığı zaman, direkt bağışıklık sistemini güçlendirir ve aynı zamanda bebeğin bağırsak sistemini ve immün sistemini uyararak, dünyaya yeni gelmiş çocuğu hayata hazırlar. Bebek annenin sıcaklığını, anne de bebeğin sıcaklığını aldığında, her ikisi arasında duygusal bağlanmayı artırıyor. Bu şekilde anne çocuk bağını, sevgisini artırarak çocuğun hayata daha güvenli başlamasını sağlıyor. Bebeğin anneyle erken teması, anne sütü salgısının erken başlamasını, çocuğun erken emmesini, bağışıklık sisteminin gelişip düzelmesini, bağırsak hareketlerinin bir an önce başlamasını sağlamaktadır. Annenin de aynı zamanda rahminin kasılarak kanamasının durmasını da sağlıyor.”

Fatih’in ebesi Gülbahar Hatun’un adıyla

Projenizi anlatırken ‘ebe-gebe’ ilişkisinden bahsettiniz. Ebe kimdir?

“Muradiye külliyesinde bulunan hanedan türbelerinin yanında bir türbenin kitabesinde ‘Ebe Hatun Türbesi’ yazmaktadır. Osmanlı Hanedan mezarlıklarında yatan ve hanedana mensup olmayan tek kişi vardır, bu da ebedir. Bu da ebelik mesleğinin ne kadar önemli olduğunun vurgulanması açısından önemli. Bu ebe, Fatih Sultan Mehmed’in ebesi Gülbahar Hatun’dur. Anlatılanlara göre, Şehzade Fatih Mehmet doğarken, II. Murat veya Koca Murat olarak da bilinen 6. Osmanlı padişahı babası I. Mehmet, karısı Dulkadiroğluları Beyi Nasireddin Muhammed Bey'in kızı Emine Hatun, şehzade Fatih Sultan Mehmed’i doğurtan ebeye, ‘benden ne istiyorsan vereceğim’ demiş.  Ebe de, ‘hiçbir şey istemiyorum, sadece öldükten sonra sizlerin yanına gömülmek istiyorum’ yanıtını vermiş. Ebenin bu isteği padişah tarafından kabul edilmiş, öldükten sonra onların yanına gömülmüş. Bursa’nın bu manevi gücünü de almak istedik. Açtığımız gebe bilgilendirme sınıflarına Muradiye Külliyesi’nde yatan Ebe Gülbahar Hatun adını verdik. Bursa’daki bu okullarımızda yaklaşık 5 bin anne eğitildi. Bu okullarda ücretsiz eğitim alan annelerimiz, doğum, bebek emzirme, bebek bakımı, bebek yıkanması hakkında her şeyi öğreniyorlar. Bu okullarda verilen teorik eğitimin yanında annelere  doğumunu kolaylaştıran egzersiz eğitimleri, doğum kaslarını, vajina kaslarını nasıl güçlendirmesi gerektiği, gebeliğin haftasına göre, doktorun izniyle veriliyor. Bu egzersiz seanslarına eşler de katılıyor, doğumda destekçi oluyor.”

Ağrı değil ‘dalgalanma’

Doğum sancısı nedir, korkulacak bir şey midir?

“Uygulamaya koyduğumuz bu projede, doğum ağrısı veya doğum sancısı demek istemiyoruz buna ‘doğum dalgalanması’ diyoruz. Yani gebenin bilinçaltına ‘ağrı’ hissini vermek istemiyoruz. Doğumda dalgalanma geldiği an, eğitimini alan baba, anneye destek oluyor. Ağrı hissiyatı olduğu yere masaj yapıyor. Ebemiz de aynı şekilde, kadının huzurlu bir ortamda doğurmasını sağlıyor.”

Eğitilen anne adayları sezaryeni tercih etmedi

Bir yıl süren projenizin uygulama sonuçlarından söz eder misiniz?

“Bu projeyi bir yıldır uyguluyoruz ve primer sezaryen oranlarında belirgin bir düşme sağladık. Bursa’da en çok doğumun yapıldığı Çekirge Devlet Hastanesi Zübeyde Hanım’da yılda yaklaşık 11 bin doğum gerçekleşmektedir. Afyonkarahisar’da 2 bin 500, İnegöl Devlet Hastanesi’nde ise 3 bin doğum gerçekleşti. Açtığımız gebe bilgilendirme sınıflarında 5 bin gebeyi eşleri ve yakınları ile birlikte doğum konusunda eğittik. Türkiye’de sezaryenle doğum ortalaması özel hastaneler dâhil yüzde 50’nin üzerinde hatta yüzde 70’lerdedir. Bursa ve Afyonkarahisar’da uygulamaya koyduğumuz proje ile primer sezaryen yani annelerin ilk doğumları kamu hastaneleri Türkiye ortalaması yüzde 15, bu durum özel hastanelerde yüzde 50’dir. Doğum olayının yoğun olarak yaşandığı Çekirge Devlet Hastanesi Zübeyde Hanım Doğumevi’nde bu oran, bir yıl öncesinde yüzde 14,6 iken şu anda yüzde 11’e düşmüştür. Yani proje ile primer sezaryenle doğumlarda yüzde 5’lik bir düşüş sağlamış olduk. İnegöl Devlet Hastanesi’nde ise bu oran yüzde 10,8’e düştü. Bu başarıda Bursa’nın ve bu işin koordinasyonunda olan herkesin payı vardır. Ebe sayısı yeterli olsa, biz bu oranı daha da aşağılara düşürebiliriz. Diğer pilot il Afyonkarahisar’da primer sezaryen oranı yüzde 10’a düştü. Türkiye’de yüzde 5’lik ve 10’luk düşüş çok anlamlıdır.”

(DEVAMI YARIN)