Staj ve Çıraklar Sigortası Mağdurları Murat Kurum’la buluştu Staj ve Çıraklar Sigortası Mağdurları Murat Kurum’la buluştu
Bilgi, insan olmanın özüdür. İnsan kendini bilirse, Rabbini bilir. Rabbi’ni bilen insan hayatın anlamını kavrar. Hayatın içerisinde Rabbimizin sanatını görüp O’nun kudretine hayran olur. Fizikteki denge kanununda, kimyadaki atomlarda, biyolojideki canlıların yapısında, coğrafyadaki tabiatın güzelliklerinde hep Rabbi’ni görür. Kişi, bilgi ile donanıp Allah’a şükreder. 
 
İnsan her zaman güzel ve doğru bilginin peşinde olmalıdır. “Beşikten mezara kadar bilgiyi isteyiniz” buyuran çok sevgili bir peygamberin (sav) ümmeti olarak, gece-gündüz okumalı ve kendimizi geliştirmeliyiz. Bilgi için, kalemimiz elimizde daim, dimağımız kuvvetli, şevkimiz bâkî olmalı… İlim aşkı kuşatmalı her zerremizi… Amele dökmek ise en güzel yolumuz olmalı… Bir formül ezberliyorsak, o formüller binlerce problem çözmeliyiz ki, bilgi bizde kalıcı olsun. 
Bilgi bizim “ilm-i hâlimiz” olmalı… Bilgi ile bakan, işiten, kuşanan bireyler olmalıyız. Hayatımıza yön verirken “bilgi” en büyük “kaptan”ımız olmalı… Rotamız, “güzellikler diyarı”, yol arkadaşlarımız ise bilgiyi önceleyenler, sevenler ve kendilerini geliştiren olmalı…
Bilgi, dünyanın en büyük zenginliğidir. Bilgi ile kuşanan insanın, bildiklerini başkalarına öğreterek, ilminin zekâtını vermiş olmaktadır. Zekâtı verilen her nimet ise Allah (cc) tarafından koruma altına alınır. Yaşanılabilir bir dünya için “bilgi” olmazsa olmaz bir nimettir.
İnsanlar, bilgiye önem vermezlerse, yeryüzünde ortaya çıkan cehalet dünyanın düzenini değiştirir. Güneşli ve mutlu günler varken; karanlık ve üzüntülü günler yaşanmış olur. Doğru bilgiler yerine herkes “bence” ile başlar ve bir kargaşa ortaya çıkar. Bilginin aydınlık yolundan ilerleyen kişiler ancak esenlikle kalabilir. Yanlış ve cahil tutumlardan korunmak ancak bilgi ile gerçekleşir. İnsanlığın kurtuluşu “bilgi” iledir. Bu yüzden dünyamızdaki insanlara bilginin önemi ve anlamı kavratılmalıdır. Mutlu dünyalar kurmak, ancak bilgili insanlarla gerçekleşir. 
Ne mutlu, bilgi sahibi güzel gönüllü insanlara!
 
 
Günün sorusu
 
Her zaman dua yapılabilir mi, özel dua yapma vakitleri var mıdır?
İslam dinine göre dua için mutlaka uyulması gereken özel bir zaman ve mekân tahsis edilmiş değildir. Her yerde her zaman dua edilebilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Akşama ulaştığınızda ve sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde, Allah’ı tesbîh edin (namaz kılın). Göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur.” (Rum, 30/17-18) buyurularak, ibadet ve duanın gün içine yayılmasının önemi vurgulanmıştır. Bununla birlikte Kur’an ve hadislerden anlaşıldığına göre gece seher vaktinde yapılan dualar daha makbuldür (Tirmizî, Deavât, 80). Âl-i İmrân sûresi 16-17. âyetlerde cennetlikler şöyle müjdelenir: “(Onlar) ‘Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru’ diyenler; sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah’tan) bağışlanma dileyenlerdir.” Bir başka âyette de şöyle buyurulmuştur: “Onlar, geceleri az uyurlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.” (Zâriyât, 51/17-18)
Ramazan gecelerinde, Arafat vakfesinde, gece vakitlerinde, ezan okunduğu ve kamet getirildiği sıralarda, farz namazların sonunda yapılan duaların kabul edileceği hadis-i şeriflerde beyan edilmiştir (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 166; Tirmizî, Deavât, 80, 139; İbn Mâce, Sıyâm, 48).
 
Günün Ayeti
…Ey İman edenler! Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, ...
 
(Bakara, 2/267)
Günün Hadisi
Allah’ım! Hatalarımı kar ve soğuk su ile temizle. Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan arındır.
 
(Muslim, "Zikir", 49)
Günün Duası
Allah’ım! (rahmetini) umarak, (azabından) korkarak kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Sırtımı sana dayadım, ...