Güneş Sistemi’nde en son keşfedilen gezegen olarak bilinen Plüto’nun ‘gezegen’ unvanının elinden alınması bilim dünyasını ikiye böldü. Son olarak NASA yöneticisi Jim Bridenstine’ın,  “NASA yöneticisi Plüto’yu bir kez daha gezegen ilan etti diye yazabilirsiniz. Ben bu sözün arkasındayım, bu şekilde öğrendim ve bu bilginin doğruluğunun arkasındayım” sözleri Plüto konusundaki tartışmaları yeniden gündeme getirdi. İstanbul Aydın Üniversitesi Gök Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Gölbaşı, Plüto için tanımlanan ‘cüce gezegen’ kavramını ve gerçekten bir gezegen olup olmadığına dair açıklamalarda bulundu. 

Gazze'de can kaybı 7 bini geçti Gazze'de can kaybı 7 bini geçti

48 YIL SONRA FARK EDİLDİ
Plüto’nun Güneş Sistemimizde son keşfedilen gezegen olduğunu belirten Gölbaşı, “Keşfinden sonra, gözlemevleri Plüto üzerine araştırmalarını sürdürdüler. Plüto’nun hafif uzamış, armutsu bir görüntüsünü daha dikkatli inceleyen Naval Gözlemevi’nden James W. Christy, 22 Haziran 1978’de Plüto’nun yalnız olmadığını ve bir uydusu olduğunu keşfetti. Uyduya ölüleri Yunan ölüm Tanrısı Hades’e (Plüto) taşıyan kayıkçı Charon’un adı verildi. Keşfinden sonra geçen süreçte hep göz önünde olmasına karşın, Plüto’nun bir uydusunun olduğu 48 yıl boyunca fark edilememişti. Bu durum, Güneş Sistemi’nde yeni bir gökcisminin keşfedilmesinin aslında ne kadar zor olduğunun da bir kanıtıydı. Yeni uydunun keşfiyle, Plüto’nun büyüklüğü de kesin olarak belirlenmişti. Plüto’nun çapı 2 bin 274 km, Charon’unki ise bin 172 km. idi. Bir başka ilginç ayrıntı da şuydu: Sistemin kütle merkezi, Plüto ile Charon arasındaki uzay boşluğuna düşüyordu. Oysa Güneş Sistemimizde, gezegen ile uydusunun oluşturduğu ortak kütle merkezinin ana gezegen üzerine düşmediği başka bir örnek yoktu. 2005’te Eris keşfedildi. Eris, Plüto’dan daha büyük bir Kuiper Kuşağı cismi (KBO) olarak dikkat çekti. Eğer Plüton bir gezegen ise diğer KBO’lar gibi, Eris de gezegen sınıfına sokulmalıydı. Bu durumda, “bir cisme gezegen denmesi için, objektif ve bilimsel dayanak ne olmalıydı?” ifadelerini kullandı.
 

GEZEGEN OLABİLMESİ İÇİN...
İstanbul Aydın Üniversitesi Gök Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Gölbaşı, “Sonunda Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) duruma el koydu. IAU, astronomi terminolojisinde yetkili tek kurum olarak, yeni bir gezegen tanımını 14-25 Ağustos 2006 tarihleri arasında Prag’da yapılan 26. Genel Kurul Toplantısı’nda masaya yatırdı. IAU Başkanı Ron Ekers, toplantıdan 2 yıl önce, katılımcıların bu konuda bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi için bir Gezegen Tanımlama Komitesi kurmuştu. Gezegen Tanımlama Komitesi, Güneş Sistemi’nde bulunan gezegen ve diğer gökcisimlerinin üç sınıfa ayrılmasını öneriyordu: Gezegen: Güneş etrafında bir yörüngede dolanan kendi kütle çekimi altında, hidrostatik denge halinde ve hemen hemen küresel bir şekle sahip olan ve yörüngesinin yakın komşuluğunu temizlemiş olan bir gökcismidir. Cüce gezegen: Güneş etrafında bir yörüngede dolanan, kendi kütle çekimi altında, hidrostatik denge halinde ve hemen hemen küresel bir şekle sahip olan ancak yörüngesinin yakın komşuluğunu temizlememiş olan ve kendisi bir gezegenin uydusu olmayan gökcismidir. Güneş Sistemi’nin Küçük Nesneleri: Güneş etrafında yörüngede dolanan ve yukarıdaki tanımlara girmeyen diğer gökcisimlerinin tümü. Dolanma dönemleri 200 yıldan daha uzun küçük cisimlerin tümü, Ceres, Plüton ve Eris dâhil, cüce gezegenler sınıfına giriyorlardı” açıklamasında bulundu.

Cüce gezegenlerin ilki 
Plüto’nun asıl olarak zayıf kütle çekiminden dolayı ‘gezegenlik’ sıfatını kaybettiğini anlatan Gölbaşı, “Sonunda, IAU Genel Kurulu’nun 24 Ağustos 2006 tarihinde yapılan kapanış oturumunda yeni gezegen tanımlaması konusundaki öneriler oylandı. Cüce gezegen “Dwarf planet” tanımının kullanılması kabul edildi. Plüto’nun “cüce gezegen” olarak tanımlanması ve bu yeni türün prototipi sayılması, 237 evet, 157 hayır ve 30 çekimser oyla kabul edildi. Bu tanımla gelen yeniliğe göre, gezegenler civarlarını yakın komşuluklarında bulunan gökcisimlerinden temizleyecek kadar kütleli olmalıydı. Jüpiter, Satürn, Neptün ve Uranüs gibi gezegenler de, temiz yörüngelere sahip uydularıyla bir aile oluşturur. Oluşan sistemde, uydular birbirleriyle çarpışma riski olmadan kararlı yörüngelerde dolanırlar. İşte bu dinamik etki gezegen belirlemede en etkin faktörlerden biri sayıldı ve Plüto’nun küme düşmesine neden oldu.  Böylece, masalsı bir keşif sonunda uzun süre gökbilimcilerin ilgi odağı olan Plüto’nun bir alt kümeye düşmesi, oy çokluğuyla da olsa kesinleşmiş oldu.(DHA)