Mehmet ÇETİNKAYA-Hasan Alp ÖZBEN

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Bursa 2. Bölge 1. Sıra milletvekili adayı Mustafa Hidayet Vahapoğlu’nu gazetemizde konuk ettik. Genel Müdürümüz Erdal Şimşek, Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Ahmet Kundakcı ve köşe yazarlarımızdan Mehmet Çetinkaya’nın sorularına içtenlikle yanıt veren Vahapoğlu ile Cumhur İttifakı’ndan af kanununa, ekonomideki sıkıntılardan İYİ Parti’ye kadar her şeyi konuştuk. İşte aldığımız yanıtlar…

Liseye kadar Şırnak ve Van Erciş'te yaşamışsınız. Çocukluğunuzun Güneydoğusu ile bugün arasında kıyaslama yaptığımızda nerden nereye geldik, geriye mi gittik? MHP’nin hassas olduğu bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Bilinçli olarak çıkarılmış bir algı operasyonu bu. Zaten Kürtçülük olayının arkasında da sadece Kürtçülük yaparak Türkiye’den bir parça koparmanın mümkün olmadığını biliyorlar. Diğer alanlarda da ekonomide, ikamette, mülkiyet edinmede, seyahatte, siyasi hayatta, Türkiye’de bir Kürt-Türk ayrımının olmadığını biliyorlar. Yapılması istenen Kürt-Türk çatışması oluşturmak ve yaşatmak. Bunun içinde bizi taraf olarak göstermeye çalışıyorlar. Ben 16 yaşından itibaren bu hareketin içerisindeyim. Sivil üniversite mezunuyum. Silahlı Kuvvetler’e sonradan geçtim. 2 yıl TRT’de çalıştım. Rahmetli Başbuğ'un seminerlerinden geçmiş bir insanım. Hiçbir zaman Ülkücü Hareket ile Milliyetçi Hareket Kürt-Türk ayrımı içerisinde bulunmamıştır.

MİLLİYETÇİ HAREKET HİÇBİR  ZAMAN AYRIMCI OLMAMIŞTIR

Sizce hainlerin dağa çekebildiği insan sayısı genele bakıldığında önemli bir rakam mıdır?

Bir grup insanı teröre çekebildiler, özellikle gençleri işsizlik bahanesiyle kandırdılar. Bölgeye yatırımın süratli bir şekilde götürülememiş olması. Bölgedeki bazı illerin cazibe merkezi haline getirilememesi gibi bir yığın sebeple orada bir grup insanımızı etkilediklerine inanıyorum. Büyük çoğunluk yani buna ben yüzde 95 bile diyebilirim, HDP’nin almış olduğu oy hiçbir zaman esas alınmamalı. Yani o bekledikleri Türk-Kürt çatışmasını başaramadılar. Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir zaman ayrımcı olmamıştır bilinçli olarak.

Peki son günlerdeki ‘AK Parti-MHP ittifakına Kürtler oy vermez’ dedikodusuna ne diyorsunuz?

Bu sorunun tam karşılığı merhum Erbakan diliyle "Hadi ordan"dır. Ve sonrasına geçmek lazım, olay bu. Allah’a bin şükür olsun ki, batıda yaşayan insanlarımızın Kürt kardeşlerimizi potansiyel suçlu görmek bir algısı yok.

HER BAKANA GÖRE EĞİTİM POLİTİKASI OLMAZ

Eğitim konusundaki eksikler Sayın Cumhurbaşkanımızın öz eleştiri yaptığı bir konu. Siz aynı zamanda bir eğitimci olarak, Erdoğan da ‘Gerekirse MHP’den de bakan alabiliriz’ dedi, öyle bir teklif gelirse düşünür müsünüz? Bu yazboz tahtası denilen eğitim eksikliği nasıl giderilir?

Sondan başlarsak, teklif gelirse siyasi gelişmelerdir değerlendirilir tabii ki icrada bulunmak, yürütme organında görev almayı her parti ister. Cumhur İttifakı dediğimiz oluşum ‘Cumhur Hükümeti’ne dönüşür. İllaki meclisten bir arkadaşımızın alınması söz konusu olmayabilir. Partimize yakınlığı ile bilinen bürokrasiden insanlar olabilir, yani bu mümkün. Aslında olması gereken de bu. Sadece bu ittifak için söylemiyorum Türkiye’nin yetişmiş beyin göçlerini işe seferber etme zorunluluğu var. Bunun başka yolu yok. Eğitim konusuyla ilgili olarak normal doktora dahil olmak üzere eğitim süresini 15 yılını üniversite dahil 2 yıl yüksek lisans 4 yıl doktora diyelim 21 yıl. 25 yıl. Bir model insanın oluşturulabilmesi için 25 yıl gerekiyor. Siz her bakana göre bir eğitim politikası belirleyemezsiniz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Talim Terbiye Kurulu Kurul Başkanı Milli Eğitim Bakanı çift müsteşar kabul edilir. Her bakana göre Talim Terbiye Kurulu değişirse müfredatlar değişirse orada ülkenin ihtiyacı olan nedir? Ülkeye sadakati, üretken, uyumlu gibi bir insanı o sistemden çıkması mümkün olmaz. Yani bunu sadece AK Parti iktidarları döneminde görmedik. Diğer partilerin iktidar dönemlerinde de gördük. Milli Eğitim Temel Kanunu vardır. Bu kanunda genel ve özel amaçlar içerisinde insan tipi tarif edilmiştir. Bunun içinde 20 yıla ihtiyaç var. Bu 20 yıl o sistemin içerisinden tabii bunun için çevreyi de ayarlayacaksınız, aile de ona hizmet edecek, medya da ona hizmet edecek. Biri yapıp öteki bozduğu zaman olmuyor bu işler...

Erken seçim olmasaydı  ne olurdu? Asıl soru bu

 Siyasetin içerisindeki FETÖ/PDY’nin temizlendiğine inanıyor musunuz?

Şimdi bu tür grupları ikiye ayırarak değerlendirmek lazım. Kendine sunduğu kullandığı motif din, dinini yaşayarak cennetle ödüllendirilmek istenen rehber olarak o şahsı gören insanlar olabilir. Bu boyuttadır onun ilişkisi. Buradan nemalanan, buradan siyasette etkin olan, buradan aldığı istihbaratı Genelkurmay Başkanlığı’nın çiçeğinin dibine saplanan ses kayıt cihazından alınan bilgi nereye gitti? Kimin hangi işine yarar kimin cami imamının ya da şeyhin işine yarar orada konuşulan. Allah muhafaza insan duysa bile kulağını tıkaması lazım. Devletin en mahreminin konuşulduğu yer. Cumhurbaşkanı makamı aynı şekilde söylenmiyor ama oralar da dinlendi. Cumhurbaşkanının yatak odasına kadar dinleme cihazı koydular. Yani bu tür şeyleri yapıp dışarıya sevk eden kadronun asıl içeri gitmesi lazım. Çok zor çünkü çok özel teşkilatlanan bir yapı.

Siyasetteki ‘Beyaz Türkler’ ile ‘Beyaz Müslümanlar’ olgusu üzerine neler düşünüyorsunuz?

Türk siyasetini birileri devam ettirecekse bunu Türk milleti devam ettirmelidir. ‘Beyaz Türk, Beyaz Siyasetçi’ bilmem ne değil. Bu millet kararını vermelidir. Sayın Bahçeli’nin 2002’deki Türk siyasi hayatının maruz kaldığı operasyonun farkında olan bir insan olarak erken seçime gitme kararı bugün de aynı şey olmalı. Biz kendimizi anlatamıyoruz değil, MHP’yi anlamıyoruz. Şu anda da Türkiye üzerindeki yoğunlaşan tehdit ya da yaklaşan tehdit bir seçim dönemine denk gelirse Türkiye bunu kaldıramazdı. Bir an önce seçime gitmesi gerekiyordu.

‘MHP-AK Parti ile niye ittifak yaptı?’ diyen Ülkücüler var. Sizin gözünüzde neden yaptı?

'Yapmasaydı ne olurdu'nun cevabını ben İstanbul’da katıldığım bir düğün töreninde aynı masaya oturduğum iş adamlarından aldım. Birçok markanın sahipleriydi, dediler ki; Ankara’ya geldiğimizde biz sizi arasak Devlet Bey ile görüştürür müsünüz? Hayırdır dedim, biz iktidar değiliz, size kredi çıkaramayız, şunu yapamayız. Güldüler dediler ki; elini öpeceğim dedi bunlardan birisi. Niye? Eğer 2016, 15 Temmuz’dan sonra Sayın Bahçeli bu tavrı almamış olsaydı Eylül Ekim’den itibaren domino etkisiyle birçok şirketimiz batacaktı. Çünkü o tarihteki hesaplama tahminler doların 7.5-8 liraya birden fırlamasıydı yani bir hafta içerisinde felç ediyordu bütün hayatı. Birtakım sosyal karışıklıklar bekleniyordu ama Milliyetçi Hareket Partisi gerçekten bunlara set oldu. Çok önemli bir grup, Türkiye’de demokrasi yanlısı darbe karşıtı olan, o gece Sayın Bahçeli'ye yayınlatmış olduğumuz açıklama ile cesaret buldu. Bunun kıymetini o toplumun bilmesi lazım. Ve ben mesela gittiğim yerlerde çoğunlukla diyorum ki siz MHP’yi sigorta görüyorsunuz ama primini ödemiyorsunuz.

İYİ Parti proje partisidir

İYİ Parti hakkında ne düşünüyorsunuz?

O parti bir proje partisidir. 2001’de başlatılan hatta 1999-2000’de Deutsche Bank'ın Türk ekonomisine darbe vurmak maksatlı ekonomik operasyonlarıyla da desteklenen şey de yarım kalan bir süreci MHP ile ilgili tamamlamak istediler. Artı FETÖ’nün 15 Temmuz’da bir darbe sonrası ihtiyacı olan kadroyu oluşturacaklardı. Basına yansıyan bir yığın konuşma var, Youtube’da var. Bununla ilgili başbakan yardımcılarının olan ya da meclis başkanı olan zatı muhteremin açıklamaları var. Onların elinde de demek ki bilgi var. Bir proje partisidir. Haziran’ın 24’ünden sonra asıl kendi içlerindeki kavga ortaya çıkacaktır. Şu anda genel başkanlığa adaylığa talip ve genel başkan da dahil olmak üzere 3 kişi var nasıl paylaşacaklar o partiyi. Onu gözlemek lazım. Sanıyorum en geç Ağustos ayında bir lider değişimine gider. Ya da çok ciddi bir şeyle kopma olur. Çünkü Koray Bey’i de tanıyorum, Ümit’i de...  Koray’dan daha çok tanıyorum, doktora yaptığı dönemden tanıyorum. Hırslarını biliyorum. Hırslarının akıllarının önüne geçtiğini biliyorum. O hırstan dolayı da manipülasyona açık olduklarını biliyorum. Hiçbirisi Ülkü Ocakları’ndan geçmemiştir. Şöyle bakarsanız hiçbirisi derken Koray Bey için Genel Başkanımızın kullandığı şey var, Meral Hanım abi kontejanı. Nihat’ın hatırası. Ümit, baba Muzaffer Özdağ’ın kontenjanı. Sinan, kayınbaba Mehmet Bey'in... Babadan, abiden bilmem neden dolayı milletvekilliği yapılmış, bilmem ne yapılmış insanlara terk edilecek bir hareket değildir.

Eleştirilerden biri de şu: MHP taahhütlerini bildirdi, cumhurbaşkanı adayı değilseniz bu taahhütlerinizi nasıl yapacaksınız? Ne diyeceksiniz bu konuda…

Hem Cumhur İttifakı, Cumhur Hükümeti hem de yeni sistem de netleştirilmeyen taraf o. Daha doğrusu bu konularda fikir üreten arkadaşların netleştiremediği göremediği şey şu; hukuk devletlerinde belirli hukuk normları uygulanır. Bunlardan biri de yasalardır. Yasalar sadece mecliste yapılacağı için bizim taahhüt ettiklerimizin tamamı da bir yasa gereği de olduğu için biz onları rahatlıkla taahhüt ediyoruz. Yani biz iktidarda olmasak bile cumhurbaşkanı çıkarmasak bile bütçe kanununu meclis yapacak dolayısıyla ben orada 3600 ek göstergeyi koyduğum anda hükümetin başı olan şahsiyetin 'ben bunu uygulamıyorum' deme gibi bir lüksü yok. Yani bu yeni sistemde Cumhurbaşkanı olacak şahsın sınırlarını meclis çizecek. O nedenle biz bütün partiler beyannamesini yayınlamış durumda ama Kılıçdaroğlu’nun kafasında hâlâ bir karışıklık var.

'Bahçeli söyler hükümet yapar' durumuna düşmek istemediler

Af konusunda neden ısrarcısınız? Affın detayı nedir?

Eğri oturalım doğru konuşalım. Türkiye medyası hükümetin ciddi baskısı altında. Hükümet biraz yanaşmış olsaydı niye yanaşmadığını da biliyoruz toplumda şöyle bir kanaat oluştu; 'Devlet Bahçeli söyler hükümet yapar'. Bunda da aynı duruma düşmek istemediler ama meclis açılır açılmaz bu konu gündeme gelecektir. Af konusunda bizim çizdiğimiz bir sınırlama var. Terörle ilgili sınırlama. Kadınla, çocukla ilgili, tecavüz ile ilgili yani toplumun infiali olan ya da mağdur olan kişinin ancak iradesine terk edilebilecek konulardır. Yani acıktığı aç olduğu için, imkanı olmadığı için ekmek çalan çocuğu mahkum eden bir ülkeyiz. Bazı konularda bu af konusu düşünülmelidir. Geldiğimiz yerlerde çok sayıda mahkum aileleriyle karşılaştığımız oluyor. Dün Diyarbakırlı bir kadın ile tanıştım oğlunun adi suçtan hapiste olduğunu söyledi. Af ile ilgili Devlet Bey’den umutlu olduğunu, buna inandıkları için MHP’ye oy vereceklerini söyledi. Her kesimden bu şey var. İnfaz kanununda yapılacak düzenleme ile uygulamaya geçilecek. Bu da nedir? İnfaz kanununda 5’te 1 oranda şu nedenle bu nedenle değil çoğunlukta 5’te 2 ya da 3 oranında mahkemede iyi niyetin uygulandığı bir şey varsa biz bunun 5’te 3’ünü mahkum lehine kullanırsanız. O süreyi tamamlarsa çıkar zaten devlet belirliyor cezayı. Şahıs belirlemiyor. Benim babamı öldürmüş ben müsaade etmiyorum babamı öldürene kaç yıl ceza yatacağını, idam mı edileceğini, bacağından mı asılacağını zaten devlet belirliyor. İnfaz süresi ile ilgilidir bu. Ağır cezalarda biz bu sınırlama için belirttiğimiz suç türlerinde onlarla ilgili ağırlaştırılmasına dair mecliste bizim tekliflerimiz var.