ÖZLEM ATAÇ
Türkiye, jeolojik yapısı açısından, barındırdığı on binlerce mağara ile mağaracılar için bir cennettir. Bu mağaraları araştırmaya hevesli mağaracıların oluşturduğu Mağara Araştırma Derneği’nin Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanı Attila Ülgen, a Gazete’ye, mağaracılığı ve Mağara Araştırma Derneği’ni anlattı. Mağara Araştırma Merkezi’nin, 1964 yılında Jeolog Dr. Temuçin Aygen tarafından, Ankara'da Mağara Araştırma Cemiyeti adı ile kurulduğunu belirten Ülgen, “Bir dönem Türkiye Mağara Araştırma, Tanıtma ve Turizm Derneği adını alan Cemiyet, kurulduğu yıl içerisinde bir gezi ve İstanbul'da uluslararası bir konferans düzenlemiştir. Daha sonra Mağara Araştırma Derneği adını almış, birçok yabancı kuruluş ve organizasyonla işbirliği yaparak 1980’li yıllara kadar geliştirdiği deneyimleri sayesinde, bu yılları takip eden dönemlerde faaliyetlerini tek başına yürütmeye başlamıştır” diye konuştu. 

ÜNİVERSİTELERDEN YOĞUN KATILIM
Kurulduğu yıldan beri mağara ve yer altı nehir sistemlerinin bilimsel, teknik ve sportif açıdan araştırılması amacıyla ülkenin değişik yörelerinde araştırma yaptıklarını söyleyen Ülgen, şöyle devam etti: “Derin mağara araştırmalarında kullanılan tekniklerin yabancı mağaracılarla yapılan ortak faaliyetler ve yurt dışından alınan eğitimler sayesinde geliştirilmesi ile özellikle son yirmi yıl içerisinde ülkemizdeki derin mağara sistemleri de araştırılmaya başlandı. Ülkemizde mağaracılığın tanınması ve yayılmasında çok büyük katkı sağlarken, diğer dernek ve üniversite kulüplerinin kurulmasına da öncülük ettik. Sportif anlamda bilgi birikimi ve teknik donanım ve tecrübe açısından en yetkin kuruluşlardan biriyiz ve üniversitelerden katılımın da artmasıyla bilimsel çalışmalar açısından da tecrübemizi gün geçtikçe artırmaktayız.”

TÜRKİYE BU ALANIN CENNETİ
“Türkiye, jeolojik yapısı açısından, barındırdığı on binlerce mağara ile mağaracılar için bir cennettir” diyen Ülgen, “Fakat bu mağaraları araştırmaya hevesli mağaracıların sayısı diğer doğa sporlarına oranla bir hayli azdır. Mağaracılık; yeraltına doğru uzanan sonsuz karanlıktan yeryüzüne geri çıktığınızda yıldızları daha parlak, gökyüzünü daha mavi, çimenleri daha yeşil, çiçekleri daha renkli, kokuları daha keskin, yemekleri daha lezzetli, dostlukları daha sağlam, hayatı daha güzel algıladığınız, bu yüzden bağımlılık yapan, zor koşullar altında problem çözme yeteneğini geliştiren, fiziksel ve psikolojik dayanıklılığı arttıran bir spor ve bilim dalıdır” dedi. 

MAALESEF BÜYÜK TAHRİBAT VAR 

MAD Mağara Araştırma Derneği’nin 2006 yılında Bursa’da bir şube açarak, Marmara bölgesi ve Ege bölgesinde daha aktif çalışmaya zemin hazırlandığını belirten Ülgen, “MAD Bursa şubesi olarak özellikle Bursa ve ilçelerinde 103 mağaranın kayıt altına alınarak haritalamasını sağladık. Gelen ihbarlarla bu sayı gün geçtikçe arttı. 2017-2018 yıllarında Mustafakemalpaşa’nın mahallelerinde yaptığımız çalışmalarla bütün mağaraların koordinatlarını belirleyip niteliklerini kayıt altına aldık. Bursa ve ilçelerinde irili ufaklı yüz yirmi civarında mağarayı tespit ettik ama ne yazık ki büyük çoğunluğu definecilerin yarattığı tahribattan korunamamış. Günümüzde mağaralara yönelik kasıtlı ve zarar veren faaliyetler ülke genelinde yaygındır, yapılan başvurular ile ilgili ‘yetkisiz işlem’ yapılarak kamunun sahiplik hakkı gasp edilmektedir, hizmet ve ticari amaçlı kullanılan veya işletilen mağaralarda gerekli denetim ve kontrol yapılamamaktadır, bu yapılar tahrip edilmektedir. Mağaralarda ekolojik değer tespitinin yapılmadığı gibi, buralardaki bitki ve hayvanların kontrolsüz toplandığı, mevzuat yeterince bilinmediği için yetkililerin koruma esaslarına ait ortak bakış oluşturmakta zorlanıldığı anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı. 

TOPLUMDA FARKINDALIK ARTTIRILMALI
Mağaraların korunması konusunda toplumda farkındalığın arttırılması gerektiğini belirten Ülgen, “Mağara sporunun, ülkemiz 2023 turizm stratejisinde "alternatif turizm" kapsamında geliştirilmesi planlanmaktadır. Mağara turizmi ülkemizde sadece görsel mağaralar olarak dikkat çekmekte; bununla birlikte yanlış uygulamalar olduğu görülmektedir. Türkiye’de  mağaraların barındırdığı biyoçeşitlik nedeniyle etkili korunması, yasa dışı ‘Mağara canlılarının kaçakçılığı’ ile ‘Yaban hayatı ticareti’ konularında toplumda farkındalığın arttırılması gerekmektedir. Türkiye’de mağaraların taşıdıkları tarihi izler, içerdiği biyolojik çeşitlilik ve eko sistem, sulak alanlar nedeniyle korunması gerekmektedir. Kültür ve tabiat varlıkları merkezli yerleşik uygulamalar ile biyo çeşitlilik ve ekosistem koruma esaslarını içeren bütüncül mevzuat oluşturulmamış ve halen sulak alan koruma mevzuatında da mağaralarla ilgili uygulama ve ortak bakış sağlanamamıştır” şeklinde konuştu. 

Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu