Erkan ŞEN

'Kafes Dövüşü' denilince ilk akla gelenlerden biri Jean-Claude Van Damme olsa gerek. Van Damme'ın filmlerinde görür ve 'Ultimate Fighting Championship'in (UFC) sert dövüş organizasyonlarına şahit oldukça 'Bunu insan insana yapamaz' der, olumsuz eleştirilerde bulunurduk. Türkiye Mixed Martial Arts (MMA) Federasyonu'nun milli sporcusu Tolga Polat, MMA'nın toplumumuz tarafından önyargıyla bakılan bir spor dalı olduğuna değindi ve ekledi: "Bu bir spor ve felsefesi var."

GÜREŞTEN KARATEYE...

Türkçe karşılığı 'Karma Dövüş Sanatları' olan MMA sporu tellerle örgülü sekizgen bir kafesin içinde yapılıyor. Dövüşçülerin birbirlerine üstünlük sağlamak için her türlü dövüş sanatı tekniğinden faydalanabildiği sporun kendine ait kuralları var ve içinde birçok disiplini barındırmakta. Boks, kick boks, judo, Brazilian ninjutsu, güreş, karate gibi birçok dövüş sanatının birleşmesiyle doğan spor ülkemizde yasal. MMA sporunun bilinmeyen yönlerini uluslararası arenada ülkemizi başarıyla temsil eden milli sporcumuz Tolga Polat'tan dinledik.

TOPLUMUN ÖNYARGISI BÜYÜK SIKINTI

'Sporcu ahlakının dışına çıkmayacak şekilde ringde mücadele veriliyor' diyerek açıklamasına başlayan Polat, "Dışarıdan ne kadar kuralsız gibi görünüyor olsa da kendi içinde bir kuralı ve disiplini var bu sporun, ancak diğer olimpik branşlara göre çok koruyucu diyemeyiz" diye devam etti ve MMA'nın Türkiye'de gelişmeme nedenini ise toplumun önyargısına bağladı.  

SERT GİBİ GÖZÜKSE DE...

Türkiye'de önceliğin farklı spor dallarına verilmekte olduğunu dile getiren milli sporcu Polat, "Sportif anlamda sert olduğu için yaptığımız spora kötü gözle bakılıyor diyebilirim. Bu nedenden dolayı bu sporun ülkemizde gelişimi engellenmekte. İnsanlar bu konuda bilinçli olsa bu spora eğilim de artar destek de" ifadelerini kullandı.

Şov yapanlar var

‘Bu sporu yaptığını zannedip, şov yapan insanlar var’ diyen milli dövüşçü, Türkiye’de 2 farklı federasyon olduğuna dikkat çekti ve açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Futboldan örnek vermek istiyorum. Şampiyonlar Ligi’nde mücadele veren bir futbol takımını düşünün, bir de amatör küme de mücadele veren bir futbol kulübünü düşünün. Siz bir futbolsever olarak hangisini izlersiniz? Kaliteyi arıyorsanız tabii ki Avrupa'da ter döken futbol takımının maçını izlersiniz. Bağlı olduğum federasyon ve çıktığım müsabakaların en üst kalitede olduğunu belirtmek istiyorum. Ülkemizde maalesef reel olarak bu sporla uğraşanlar yok, şov amaçlı hep. Bu da kaliteyi düşürmekte.”

DEVLETİM İÇİN ORADAYIM

Para karşılığında ringe çıkılmasının yanlış olduğuna vurgu yapan Polat, "Paradan değerli şeyler var yaşadığımız hayatta. 'Ben büyük paralar kazanırım' diye bu sporu yapanlardan değilim çok şükür. Ben devletim için, bayrağım için ringe çıkıp mücadele veriyorum. İlk 3’e de girsen sana para verilmiyor sonuçta. Eğer senin ülkende bir federasyon varsa, ancak o zaman destek alırsın diğer branşlarda olduğu gibi. Biz müsabakalara çıkarken sponsorlarımız oluyor sadece, sonuçta maçlara giderken destek veriliyor. Niyetimiz halis çok şükür" açıklamasında bulundu. 

BAYRAĞIM DALGALANSIN DİYE

Dünya şampiyonu olduktan sonra öğrenci yetiştirmeye başlayacağını söyleyen milli sporcu, “Birilerini bir şeye inandırmak için idol olmak lazım öncelikle. Hiçbir branşta  derecesi olmayan, hatta maça dahi çıkmamış olan arkadaşlar öğrenci çalıştırıyorlar. İşte bu Türkiye’deki en büyük eksiklik. Ben ringe çıkıp mücadelesini veren ve bayrağımızın dalgalanması adına yola çıkmış bir sporcu olduğuma inanıyorum. Allah nasip eder ya da etmez; biz emek verelim karşılığını da alırız inşallah” dedi.

Şampiyon adımlar

7 yaşından beri sporla uğraşmakta olduğunu belirten milli dövüşçü, birçok spor dalıyla ilgilendiğinin bilgisini paylaştı ve kendisini MMA sporuna yönlendiren judoya nasıl başladığının hikayesini şu samimi cümlelerle anlattı: "Kalecilik yaptığım zamanlarda, bir Judo hocası beni keşfetti ve onun teşvikiyle hentbol oynamaya başladım. Girdiğim hentbol takımında herkes judo sporuyla uğraşmaktaydı. Judo tam bana göreydi, çünkü felsefesi olan bir spor dalı. Doğu felsefesinin bir ürünü; saygı, sevgi ve sabır üstüne kurulmuş bir dövüş sanatı. Kuvvetle ezmeye yönelik bir dövüş sanatı değil judo, bu nedenle kendime çok yakın hissettim. 1999 senesinde Türkiye şampiyonu olunca Judoya daha da bağlandığımı söyleyebilirim. MMA sporuna yönelmemde bir köprü olan judo sporu benim için çok değerli."

İLK ÖNCE BİR EKİP KURDUK

MMA sporuna üniversite okuduğu yıllarda ilgi duymaya başladığını söyleyen Polat, 'MMA sporuna başlamamda elbette Judo büyük bir etken' diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü: "Katıldığım Türkiye Judo Şampiyonası’nda bir öğretim görevlisiyle karşılaşmıştım ve o kişi bana MMA sporunu yapabileceğimi söylemişti. Türkiye’de de sadece TV’lerde görüyorduk, tabi 'ülkemizde nerede yapabilirim bu sporu' diye düşündüm. 2006 senesinde boks ve kickboks sporunda kendimi geliştirdim. Üniversitede bir ekip kurarak antrenmanlara başladık. 2009-2010 senesinde internetten araştırma yaptım ve MMA sporuyla ilgili kişilerle görüşme şansı buldum." 'Artık MMA sporuna adım atmış oldum ve bu spor benim için büyük bir aşka dönüştü' diye MMA sporuna giriş hikayesini anlatan Polat, sürecin ağır olduğuna vurgu yaptı.

BURSA'DAN LAS VEGAS'A...

MMA dalında ilk maçına 2013 senesinde Azerbaycan’da çıktığını belirten milli sporcu, “Türkiye’den bir takım gittik Azerbaycan’a. Orada katıldığım müsabakalarda büyük tecrübeler elde ettim ve kendimi daha da geliştirmeye karar verdim. 2015 senesinde bağlı olduğum federasyonla Balkan Şampiyonası’na katıldık. Sakat olduğum için orada milli takım antrenörü olarak görev yaptım ve takım olarak büyük bir başarıya imza attık. 2016 senesinde ise Antalya’da IMMAF’a bağlı Balkan Şampiyonası’nda boy gösterdik. Temmuz 2016’da Las Vegas’a gitme şansı buldum. Las Vegas’ta çıktığım karşılaşmada büyük tecrübeler edindiğimi söyleyebilirim, ancak 2. turda elendim orada Polonyalı rakibime. ABD’de çıktığım müsabakalarda ise ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmak beni çok duygulandırmıştı” şeklinde konuştu.

Askerden farkımız yok

Yurtdışında spora devam etme şansı olduğunu, ancak ailesinin duruma duygusal yaklaşmasıyla vazgeçtiğini dile getiren şampiyon dövüşçü şöyle konuştu: “Anne-Baba olaya duygusal yaklaşmakta, nihayetinde zarar görebiliyorsun bedenen. Kim ne derse desin milli sporcu bir savaşçıdır, askerden farkımız yok. Mindere sonuçta bayrak için çıkıyorsun ve Türkiye Cumhuriyeti’ni tek başına temsil ediyorsun. Zamanla ailem de düşüncelerime saygı duydu ve bu duruma alıştı. Sonuçtu bu bir milli mücadele; aile eğer inançlıysa kalkan kırılıyor.”

SOĞUK SAVAŞIN ÜRÜNÜYÜZ

‘Sporcu soğuk savaşın bir ürünüdür’ diyerek açıklamalarına devam eden Polat, “Olimpiyatlara bir bakın; ABD ve Çin kıyasıya bir mücadele içinde. Spor ve sanat soğuk savaş ürünüdür. Sanatta, sporda, bilimde iyi değilsen ülke olarak bir yerlere gelemezsin. Bunun için devletimiz spora, sanata ve bilime gerekli katkıyı vermek zorunda; iyi bir gelecek için bu şart” diyerek spora verilen desteklerin artırılması gerektiğine dikkat çekti.