Erkan ŞEN-Eşref AYDEMİR

27 yıl boyunca Irgandı Köprüsü üzerinde sanatını icra eden Hatice Hanedar Yüksel geçmişi gelecekle buluşturan eserlere imza atıyor. Köprü üzerindeki 7 numaralı atölyesinde tarihe ışık tutan Yüksel, gelin başlıkları ve Anadolu’daki kadın kıyafetleri üzerine 12 yıl boyunca araştırma yaptığını belirterek, “1900’lü yıllarda kadınların kullandığı kıyafetler ve gelin başları üzerine araştırma yaptım. Bu araştırma özelinde bir de kitap yazıyorum. Dünyanın çeşitli yerlerinde defilelere katıldım, düzenledim. Tamamıyla Anadolu kültürüne vurgu yapan eserler yapmaya çalışıyorum.  Anadolu kadının toplum içinde yerini gösteren kadına ait eşyaları motiflerle süsleyerek, kadına yönelik çalışmalar yapıyorum. Kadının toplumdaki yerine vurgu yapan projelere imza atmak istiyorum. Buna yönelik çalışmalar yapıyorum. Eski Türk gelenek ve göreneklerinden esinlenerek gelin başı, çeşitli kıyafetleri desenlerle işliyorum. Tarihi kıyafetler üzerine işlemeli tel kırma sanatı dediğimiz bir yöntemle sanatımı icra etmeye devam ediyorum. Geleneksel fakat kadınların günlük hayatta giyebilecekleri modernize kıyafetler yapıyorum. Günlük hayatlarına dokunan gerçekten kullanacakları elbiseler yapıyorum. Sosyal medyada eserlerimi paylaşıyorum, yakın çevremden diğer yerlerden de talepler var. Etkili bir platform olduğunu söyleyebilirim. Yurt dışından; özellikle Çin, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerden sürekli onların ürettiği bize ihraç ettiği ürünleri kullanıyoruz. Biz üreten değil tüketen bir halkız maalesef, sanata değer verilmiyor” ifadelerini kullandı. 

SANAT TOPLUMUN AYNASIDIR

Sanata değer verilmediğini söyleyen Hatice Hanedar Yüksel, gençlerin hedefsiz ve amaçsız olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz dünyada çok önemli bir konumda bulunuyor, üretim konusunda bir sorunun olmaması lazım. Özellikle sanat alanında çok büyük gerileme yaşıyoruz, devletin de bizim projelerimize destek olması lazım. Yetkili mercilere gittiğimde konuşuyorum, anlatıyorum fakat herhangi bir geri dönüş alamıyorum. Zaten sanata karşı ilgisiz bir toplumla yaşam sürdürüyoruz, sanat boş zamanın değerlendirilmesi değildir. Gençlere baktığımda içim acıyor, tek hedefleri kısa yoldan para kazanmak ve her şeyi eğlence haline getirmek. Hiç çaba sarf etmeden, hedeflere ulaşmak istiyorlar. Sanat onlar için önemsiz… teknoloji elbette önemli ama kullanmayı bilmeyen ve amacının dışında kullanan bir gençliğimiz var. Sanat denildiği zaman aklımıza toplum gelir, sanat bir toplumun aynasıdır. Değerlerimize önem vermiyoruz, Türk toplumu olarak değerlerimiz hep ikinci planda kalıyor.”

Louvre Müzesi’nde onur günü

Dış ülkelerde sanata değer verildiğini kaydeden Yüksel, “Yurt dışındaki ülkelerde müzeleri, sanat alanlarını ziyaret ediyorum. Louvre Müzesi’ne gittiğimde şok oldum, bir saatten fazla kuyrukta bekledim. İçeri girmek için ise 20 Euro verdim. Müzeye girdiğimde kendi ürünüm olan bir eseri izledim. Türkiye’den giden eserleri izledim, bunu yapmak için ne lazım, çok mu gelişmememiz gerekiyor? Türk değerlerini izlemek için Fransa’ya mı gitmek lazım, ben çok üzüldüm” değerlendirmesinde bulundu.