Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında gündeme ilişkin görüşlerini dile getirdi.

Elazığ ve Malatya'daki depreme değinen Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılara da şifa dileğinde bulundu. Kılıçdaroğlu, bu coğrafyada yaşayan insanların tasada ve üzüntüde bir bütün olduğunu ve siyasi görüşü ne olursa olsun açılan yaraları kapatmaya çalıştığını vurguladı.

CHP'li belediyelerin deprem bölgesine büyük yardımlar yaptığına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Hizmet araçları, ambulanslar, kurtarma ekipleri, battaniye, elektrikli soba, kuru gıda ve sıcak yemeğe kadar belediyelerimiz çadır kurarak vatandaşlarımızın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek yardımlar yaptı. Bu vesileyle bütün belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum." diye konuştu.

"OCAK AYINDA ACI GÜNLERİMİZ VAR"

Her yıl Ocak ayında yılbaşı nedeniyle kutlamalar yapıldığını ve insanları bir araya geldiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ancak Ocak ayının tarihimizde acı günleri var. Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan, Metin Göktepe, Hırant Dink, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Gaffar Okan bir ocak ayında öldürüldü. Bu insanlar bilimsel eserleriyle, gazetedeki yazılarıyla, konuşmalarıyla, sanatı ve birikimiyle topluma önder kişilerdi. Toplumu aydınlatan kişilerdi. Ellerindeki meşale ile toplumun önderi konumundaydılar bu insanlar. Fakat terör bu insanları aramızdan ayırdı. Terör ayırdı ama onların ilkelerini yaşatmak hepimizin boynun borcudur. Aynı yolda azim ve kararlıkla devam etmek hepimizin ortak görevidir. İstedikleri kadar katliam yapabilirler ama Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştırıncaya kadar biz inandığımız yoldan ve inandığımız ülküden asla dönmeyeceğiz."

Osman Kavala davasına da değinen Kılıçdaroğlu, "Osman Kavala tam 819 gündür hücrede tutuluyor. Vicdanı olan herkes Kavala'ya haksızlık yapıldığını biliyor. En son AİHM 'bu kadar da olmaz' dedi. 10 Aralık İnsan Hakları gününde Osman Kavala'Inın tahliye edilmesi gerektiğini söyledi. Duruşmaya çıktı, 4 gün sonra tekrar hapse gönderildi. Nedeni, AİHM kararı tercüme edilip de hakimin önüne gitmemiş. Yani hiç tercüme edilmese ömür boyu içerde kalacak. Böyle bir adalet olabilir mi?" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Kavala'nın bugün yine hakim karşısına çıkacağını belirterek, "İnşallah adalet tecelli eder Osman Kavala yuvasına kavuşmuş olur." dedi.

Devletle siyasi partiler arasındaki ilişkilere dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, "Devlet sürekli ve bakidir. Hepimiz bir devlette yaşıyoruz. Devletimizin bayrağı, vatanımızın sınırları, tasada ve kıvançta beraber olmamamızı sağlayan adaleti öngören sağlayan bir Anayasamız var. Anayasa devletin omurgasını belirliyor. Yasama ve yargı organının görevlerini belirliyor. Dolayısıyla devlet baki ve süreklidir ama devleti yönetmek üzere halk siyasi partilere yetki verir, siyasi partiler iktidar olurlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Egemenlik padişahın, sultanın değil, milletin ise o zaman demokrasiyi güçlendirmek ve devleti topluma hizmet eder hale getirmek gerekiyor. Devlet bir baskı aracı değil, topluma hizmet etmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin güzel bir coğrafya ve güzel insanlara sahip olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, Elazığ ve Malatya depremindeki dayanışma ruhunun bunun göstergesi olduğunu dile getirdi.

Elazığ depreminde farklı görüşte birçok insan ve sivil toplumun, birlikte olmanın örneklerini verdiğini vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Hiçbir ayrım gütmeden, huzur ve barış içinde yaşamak istiyoruz. Huzurlu bir Türkiye istiyoruz. Gelecek kaygısı olmayan güven içinde yaşayan bir toplum istiyoruz. Gelecek kaygılarımız değil, gelecek ideallerimiz olmalı. Türkiye'yi nasıl büyütürüz, nasıl görkemli bir ülke haline getiririz. Nasıl söz sahibi yaparız? Bunlar için çalışmalıyız. İnsanlarımızda gelecek umudu olmalı, bunun için çalışıp demokrasiyi inşa etmeliyiz. Adaletli bir devlet istiyoruz. Devletin dini adalettir. Adaleti sağlamak bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ortak görüşü olmak zorundadır. Adaletsiz bir toplum kendi içinde barışı sağlayamaz. Bu nedenle adaleti sağlamak zorundayız. Hukuku ve adaleti önce kendi coğrafyamızda, kendi evimize mahallemize taşımak zorundayız. Herkesin işi aşı olsun istiyoruz. Anneler huzur içinde çocuklarını okula göndersin istiyoruz. Çalışan herkes alın terinin karşılığını almalı."
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Elazığ ve Malatya'daki depreme yardımda bulunan CHP'li belediye başkanlarına teşekkür etti. 

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 2004-2019 yılları arasında vatandaştan 65 milyar lira deprem vergisi toplandığını, vatandaşın görevini yaptığını ancak 17 yıldır iktidarda olanların görevlerini yapmadığını savundu.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, deprem konusuna değindi.

Çalışan herkesin alın terinin karşılığını almasını, mutfaklarda yangın değil bereket olmasını, üniversitelerin bilgi üretmesini, kimsenin inancından, kimliğinden dolayı ötekileştirilmemesini, huzur içinde yaşamasını istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, siyasetin konusunun kişinin kimliği, yaşam tarzıyla uğraşmak olmadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, siyaset anlayışlarının, kişinin mutluluğu üzerine inşa edildiğinin altını çizdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, temiz, güzel bir çevrede, depreme dayanıklı, güvenceli evlerde, kentlerde yaşamak istediklerini dile getirdi.

"BİZDEN TOPLANAN VERGİLERİN HESABININ VERİLMEDİĞİNİ KABUL ETMEMİZ LAZIM" 

Verginin hakça, yerinde kullanılması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, vergiyi, daha güzel Türkiye inşa etmek, fakirliği, fukaralığı yok etmek, bilime önem vermek, bilim insanlarının önünü açmak, köylerin yolsuz kalmaması için verdiklerini anlattı.

Kılıçdaroğlu, vatani görev için askere gidildiğini, demokrasi görevi için oy kullanıldığını, güçlü bir Türkiye için de vergi ödendiğini belirtti.

İktidarda olan hiçbir siyasetçinin, kendi cebinden para harcamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim paramızı harcar. Biz onu iktidara getiririz; bu parayı, bu ülkenin insanlarının çıkarları için harcar. Siyasi iktidar her kuruşun hesabını millete vermek zorundadır. Benim paramı, sizin paranızı, yeni doğan çocuğun vergisini harcıyorsa, hesabını millete vermeli. Demokrasinin çıkış kaynağı da bu. Buna, devlette şeffaflık, hesap veren iktidar diyoruz. Eğer bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti, uluslararası yolsuzluk endeksinde 13 basamak birden geriye gidiyorsa bizden toplanan vergilerin hesabının verilmediğini kabul etmemiz lazım. Fakir fukaradan, yeni doğandan, en yaşlımızdan toplanan verginin hesabı verilmiş değil. Bütün demokrasilerde her vatandaşın şu soruyu sorma hakkı var: Vergi veriyorum, paramı nereye harcadın? Bu, demokrasinin gereğidir. Benim vergimi, benim vatanım, benim insanım için kullanacaksın. Bu sorunun sorulmadığı yerde, 'bu soruyu sorarsam başım tehlikeye girer' denilen yerde, kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Bu sorunun cevabını, siyasi iktidar sürekli verir. "

"ÖNLEMİ ALMAK İKTİDARA DÜŞÜYOR"

Kılıçdaroğlu, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra Başbakan Bülent Ecevit döneminde, depremin yaralarını tamir etmek için deprem vergisi ile ilgili yasanın çıkarıldığını; ek gelir, kurumlar, emlak, motorlu taşıtlar vergileri, özel iletişim vergisi alındığını, büyük ölçüde yaraların sarıldığını anımsattı.

Deprem vergilerinin nerelere harcandığına dair de Başbakanlığın internet sitesinden zaman zaman bilgi verildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2004'te diğer ek vergilerin kalkmasına rağmen Türkiye'de deprem riski bulunduğu gerekçesiyle Özel İletişim Vergisi'nin kalıcı hale getirdiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, 2004-2019 yılları arasında vatandaştan 65 milyar lira deprem vergisi toplandığını, bunun 34 milyar dolar anlamına geldiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, depremin yaralarını sarmak, kentleri depreme dayanıklı hale getirmek için bu vergileri ödediklerini, deprem varsa, can, mal kaybı olmaması için milletin bu fedakarlığa katlandığını dile getirdi.

Vatandaşın, "17 yıldır iktidarsınız deprem vergisi alıyorsunuz, depremi önlemek için neler yaptınız? " diye sorduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Vay sen misin, nasıl sorarsın...? Vergiyi o vatandaş ödüyor. Elazığ, Malatya'ya ne yaptın? Deprem için önlem aldın da birisi karşı mı çıktı? 'Şimdi bu soru sorulur mu?' Ne zaman soracak, zaten yıllardır soruyorlar. Vatandaş üzerine düşeni yaptı, vergisini ödedi, önlemini almak siyasi iktidara düşüyor. 34 milyar dolar alıyorsun, bu para nereye gitti? Vatandaş bunu soruyor. Vatandaş görevini yaptı ama 17 yıldır iktidarda olanlar görevlerini yapmadı." diye konuştu.

"KIRILAN FAY HATTTI DEĞİL..."

Suudi Arabistan ve Türkiye arasında vize kolaylığı Suudi Arabistan ve Türkiye arasında vize kolaylığı

Eski CHP Elazığ Milletvekili Ali Özcan'ın, 2016'da, Elazığ'ın İstanbul'dan sonra deprem konusunda en riskli ikinci olduğunu belirterek, bununla ilgili verdiği araştırma önergesinin reddedildiğine işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Kırılan fay hattı değil saray iktidarının ar damarıdır." dedi.

Kılıçdaroğlu, 3 ay önce de deprem dolayısıyla alınması gereken önlemlere ilişkin araştırma önergesinin de AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildiğini belirterek, "Depremde ölenlerin bütün günahı onların boynundadır." değerlendirmesinde bulundu.

Deprem öncesinde, deprem sırasında ve depremden sonra da bu konunun tartışılmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bir sorun varsa bu soruna akılcı yaklaşmak gerektiğini vurguladı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bilim adamlarının görevini yaptığını, "Buradan fay hattı geçiyor" dediğini kaydederek, "Fay hattı geçiyorsa, binalar yapılırken nasıl yapılması gerektiği konusunda belediye görevini yapıyor mu? Yapmıyor. Siyaseti kirlilikten arındırmamız lazım. Siyaset vatandaşa hizmet aracıdır, nemalanma, köşeyi dönme aracı değildir. Vicdanı olan herkesin şu soruyu sorması lazım, bu milletten topladığın 34 milyar dolarlık deprem vergisini nereye harcadın?" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depreme yönelik Japonya'nın aldığı gibi önlemler alınabileceğini belirterek, "Depreme dayanıklı okullar, binalar, evler, hastaneler yap. İstanbul'da hala 1999'dan bu yana el atılmamış okullar var." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmada, toplanan 34 milyar dolarlık verginin konutların depreme karşı dayanıklı hale getirilmesi için harcanması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını söyledi.

Depremin durdurulamayacağını, önlem alınarak zararlarının hafifletilebileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'den daha fazla ve şiddetli depremler yaşamasına rağmen Japonya'da insanların burunlarının bile kanamadığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un İstanbul'da geçen yıl meydana gelen 5,8 şiddetindeki deprem sonrasında "14 okulda eğitime ara verildiği, 80 kamu binası ve 53 okulun incelendiği" yönünde açıklama yaptığını anımsattı.

Söz konusu binalara ilişkin incelemelerin 17 Ağustos depreminin yaşandığı 1999 yılından bu yana yapılmamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, 17 Ağustos depreminden en çok etkilenen illerden biri olan Sakarya'da da hasarlı okulların yıllarca kullanıldığını savundu.

Deprem için toplanan vergilerin nereye harcandığını soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Aynı zamanda dünyanın borcunu aldınız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni borç batağına sürüklediniz. Duyun-u Umumiye gibi ayrı bir borçlanma genel müdürlüğü kurdunuz. Hem Elazığ hem Malatyalılar hem 81 ildeki akil baliğ olan bütün vatandaşların bu soruyu sorması lazım; nereye gitti bu paralar? Deprem 'şu saatte şu gün geliyorum.' demez. Fay hattı kırılır ve siz karşılaşırsınız. Marmara ve diğer depremleri yaşadık. Bütün mesele depreme karşı önlem almaktır. Dünya alıyor. Japonya bir deprem ülkesi, bizden çok daha şiddetli deprem olur, kimsenin burnu kanamaz. Bizde deprem olur onlarca, yüzlerce insan hayatını kaybeder. Suçu da Allah'a yükleriz. Yok öyle bir şey. Allah bize akıl vermiş. Aklı kullanacağız. Yüce Yaradan 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?' diyor."

"SORUMLUSU SİYASET KURUMUDUR"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin depreme karşı önlem almak zorunda olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bizde hafif yer sarsıldığı zaman neden çoluk çocuğumuz, bir sürü insan hayatını kaybediyor? Sorumlusu siyaset kurumudur; kaynağı yerinde harcamamasıdır. Önlemin nasıl alınacağı belli. Japonya nasıl yapıyorsa aynısını yap. Depreme dayanıklı okullar, binalar, evler, hastaneler yap. İstanbul'da hala 1999'dan bu yana el atılmamış okullar var. Sakarya'da da öyle. Yazık günah değil mi?"

Deprem sonrası kriz yönetimi için bakanların bölgeye gittiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Neyi yöneteceksin? Adam yer altında, ölmüş. Zaten insanlar onları kurtarmaya koşuyor. Sen daha önceden bu evler yıkılmasın diye bir önlem aldın mı? Hayır almıyor. O, suçu Allah'a yüklüyor. 'Takdir-i ilahi'. Kardeşim önlem alacaksın. Evi dayanıklı hale getireceksin. Allah sana aklı niye verdi? Japon'a veriyor da sana mı vermedi? Orada insan ölmüyor da burada niye ölüyor?" ifadelerini kullandı.

"HER ŞEYE BİR KİŞİ KARAR VERİYOR"

Kılıçdaroğlu, devletin liyakatli kadrolarla yönetilmesi ve her kuruşun hesabının vatandaşa verilmesi gerektiğini dile getirdi.

Liyakatin aynı zamanda devleti yönetenlerin kul hakkı yememesi olduğunu da söyleyen Kılıçdaroğlu, devletin lafla değil, bilgi, erdem, ahlak ve vatandaşa saygıyla yönetilmesinin önemini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin ülkenin sadece bugününe ilişkin değil, 50 yıl, 100 yıl sonra nereye gideceğini hesaplayarak adım atmaları gerektiğini belirterek, "Binalar niye yıkılıyor? O çürük binaları kim yaptı? Yapılmasına kim izin verdi? Beyler iktidarda bunu sormuyorlar." sözlerini sarf etti.

Devlet yönetiminde liyakatin, ülke için gelecek perspektifi belirlenmesini gerektirdiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devlette liyakati de bitirdiler, her şeye bir kişi karar veriyor. Bizim atalarımız boşuna mı demiş, 'akıl akıldan üstündür'. Vazgeçtik ondan. Bir akıl var, her şeyin üstünde. 'Sus' deyince herkes susacak, 'konuş' deyince konuşacak, 'kadınlar 3 doğum yapacak', 'etek boyu şu olacak'... Kimsin sen? İnsanların inancıyla, kimliğiyle, yaşam tarzıyla uğraşırsın? O insanın karnı doyuyor mu, evinde huzur var mı yok mu, o insan çocuğunu okula gönderirken harçlık veriyor mu vermiyor mu bunu sorsana."

"HAFTAYA FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞINI ANLATACAĞIM"

Kemal Kılıçdaroğlu, Rus doğal gazının, Türkiye'de Avrupa'dan pahalı olduğunu söyleyerek, "Zamanında atmışlar kazığı, vazgeçemiyorlar da şimdi. Kimin sırtından? Sarayda oturanların sırtından mı? Hayır. Bu milletin, fakir fukaranın sırtından. Bunu dile getirince kızıyorlar. İstediğiniz kadar kızın, bunları her noktada dile getireceğim." ifadelerini kullandı.

Liyakatin planlama anlamına da geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, toplanan paranın, öncelikle deprem kuşağında önlem alınması için kullanılması gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Kurtarma mükemmel, önlem alma sıfır. Herkes koşuyor, kurtaracağız. Sanki beyefendiler inecek aşağıda vatandaşı kurtaracak. Bir de şov yapılıyor. Bu da yanlıştır, bu da doğru değildir. Ahlaklı davranmak gerekiyor." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, devlet yöneticilerinin vatandaşına yalan söylememesi gerektiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl İstanbul'da gerçekleşen deprem sonrası toplanma alanlarına ilişkin açıklamasını anımsattı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "(Bir deprem olması halinde onbinlerce toplanma alanı vardır.) Vallahi de billahi de, yemin ediyorum, devleti yönetiyor ama toplanma alanı nedir bundan haberi yok. Devletin en tepesinde oturan kişi, 'onbinlerce' diyor; AFAD '2 bin 864 tane toplanma alanımız var.' diyor." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu ayrıca, Tank Paleti Fabrikası ile 15 Temmuz ve Beşiktaş'taki şehitlerin yakınları ile gaziler için toplanan yardım paralarına yönelik gelişmeleri takip edeceklerini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Erdoğan, Kaddafi'den 250 bin dolar aldı medyanın önünde. 'İnsan hakları için çalışan derneklere bağışlayacağım.' dedi. Aylardır soruyorum; 250 bin doları hangi derneğe bağışladın?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, sözlerini, "Haftaya FETÖ'nün siyasi ayağı nedir onu anlatacağım." şeklinde tamamladı.

Bu arada salonda "Arpalık Aile Şirketi" başlıklı broşür ile CHP tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 100. yılı dolayısıyla gerçekleştirilecek resim, şiir ve beste yarışmalarına ilişkin broşürler dağıtıldı. (ntv.com)