Büşra Ekim

Bir vosvos almaya karar vermiştim yıllar önce. Bir şekilde olmadı ama beni buna teşvik eden vosvos sevgimi bana o kazandırmıştı. Yüz yüze hiç gelmedik ama bana o kadar çok şey kattı ki... Yöresinin, yani Isparta ve civarının insanını, yöresinin değerlerini korumak ve yaşatmak adına ömrünce çalışmış, çabalamış bir güzel yürek... Hayatta bir mücadelesi, duruşu olan insanlardan...

Sonra bir değer daha kazandırdı bana. Haydarpaşa! Trenler... Demiryolları...

İlk derece aldığım yazımı, lisede "Tren Yolcuğu" konulu yarışmada yazmış olan beni yeniden trenlere, raylara yakınlaştırmıştı bilmeden... Mahmut Leventoğlu... Bu yazının ve vosvos & tren sevdamın mimarı.

Haydarpaşa Tren Garı, otel ya da müze olmasın diye Haydarpaşa Dayanışması adı altında toplanmış çevrecilerden, demiryolculardan, kentine sahip çıkanlardan oluşan bir grup yıllardır mücadele veriyor. Mahmut Leventoğlu da onlardan biri. Ve onun vesilesiyle Tugay Kartal ile bu satırlarda buluşuyoruz.

Tugay Kartal, bu mücadelenin başından beri içinde olanlardan sadece biri...

B.E: Yıllardır takip ettiğim Tugay Kartal ismi, benim için mücadeleyi çağrıştırıyor. Haydarpaşa'nın sanki asırlık tanığı, sırdaşı gibi geliyor bana. Kimdir Tugay Kartal?

T.K: 1960 İstanbul doğumluyum. Babam da Haydarpaşa Garda çalışan bir demiryolcu idi. 1977 yılında Eskişehir Demiryol Meslek Okulundan mezun olduktan sonra baba mesleğine başladım. Kamu çalışanlarının sendikalaşmaya başladığı yıllarda Haydarpaşa’daki demiryolu emekçileri de 13 Kasım 1991 tarihinde Tümray-Sen adı ile sendikalarını kurdular. O tarihten beri kamu çalışanları sendika hareketinin içinde Şube Yöneticiliği de olmak üzere çeşitli görevlerde bulundum.

B.E: 43 yıllık bir TCDD çalışasınız değil mi? Nasıl başladı bu serüven, hangi görevlerde bulundunuz?

T.K: 1977 yılında Eskişehir Demiryol Meslek Okulundan mezun olduktan sonra ilk olarak Van Gar'da, 1978/1979 yıllarında Kurtalan Gar'da, askerlik dönüşü 1981/1982 yıllarında Van Gar'da, 1983/1984 yıllarında Eskişehir Gar'da, 1985-1988 yıllarında Çorlu Gar'da Hareket Memuru olarak görev yaptıktan sonra 1989 yılında Haydarpaşa Gar binasında bulunan Bölge Müdürlüğü'ne nakil geldim ve halen bu binada görev yapmaktayım.

B.E: Benim ilk yazı serüvenim trenle başladı mesela. Çok özel benim için, yaşamadığım zamanları özlemek gibi... Trenler sizin için ne ifade eder?

T.K: Demiryolu emekçisi bizler için tren; iki çelik çizgi üzerinde endüstriyel işlevin sürdüğünün bir işaretidir. Orhan Veli’nin iki gözünü iki çeşme haline getirendir, rengi ne olursa olsun belleklerdeki adı hep karadır, geç kalsa da mektup getirendir, içindekiler tanıdık olmasa bile geçtiği yerlerde çocukların el salladığı demir attır, okunmuş gazeteyi ücra köşelere ulaştırandır. Arılar giderse dünyada, trenler giderse istasyonlarda yaşam biter.

B.E: Peki ya Haydarpaşa... İlk ne zaman tanıştınız? Sizin için yeri nedir Haydarpaşa'nın?

T.K: 1965-1967 arası Haydarpaşa Garda çalışan babamın yanına buharlı lokomotifin çektiği banliyö trenleri ile gelişimi, Gar binasının bodrum katındaki kooperatiften alışveriş yapışımızı ve sandalla Haydarpaşa’dan Kadıköy’e geçip parkta oynadığım günleri hayal meyal hatırlıyorum.

B.E: Haydarpaşa'yı eski filmlerde görünce, bir zaman tüneline gireriz ya hani... Kadıköy'e sembol olmuş, Anadolu'ya açılan bu ilk kapının tarihine değinelim biraz da ? Haydarpaşa'nın tarihi, mimarisi... Alman bir mimarın, İtalyan taş ustalarının dokunuşları nasıl bir hava katmış ona?

T.K: Dünyada ve ülkemizde denizle buluşan gar ve istasyon binaları bulunmakla beraber Haydarpaşa Garını bunlardan ayıran bir özellik vardır. Haydarpaşa Gar binasının üç tarafı denizle çevrili bir haldedir. Yani bir nevi Yalı Gardır.

Yaşar Kemal Ölümden Kaçan Adam Peri Bacaları, Bu Diyar Baştan Başa, (1957) adlı eserinde “…burası Haydarpaşa Garı, Haydarpaşa’ya siyah, sağlam, durmuş oturmuş, çirkin taşlarına kar yağıyor” diye anlatır Haydarpaşa Garı sarı Lefke taş kaplamalarını.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 2 Mayıs 1937’de yayınlanan “Bir Yol” dur adlı hikayesinin 78. sayfasında “…her zaman ayak basar basmaz gündelik üzüntülerimden sıyrıldığım, yalnız kendimin olduğum Haydarpaşa Garı bana bu sefer büyük ve karanlık bir lahit gibi geldi” der.

Edebiyatçılar farklı anlamlar, renkler yüklerken Haydarpaşa Gar binasına mimarlar söze başlarken “eklektik bir tarzda, (barok, neo-klasik öğeler ve Alman Rönesansı) yapılmış olmakla birlikte genel olarak Alman karakteri ağır basar” diye tanımlarlar. 

B.E: Ne zamana kadar tren geldi peki Haydarpaşa'ya? Sonra ne oldu da gelmez oldu o tren? Ne yapılmak isteniyor Haydarpaşa'ya? Depreme dayanıklılığıyla biliniyor Haydarpaşa... Yangınlardan kaçamadı belki ama şimdi ihalelerle boğuşuyor... Sıkça duyduğumuz o ihalelerin iç yüzü nedir?

T.K: 18 Haziran 2013 tarihinde son banliyö treni gitti. 2005 yılında Dünya Ticaret Merkezi yapılmak isteniyordu, 2020 Olimpiyatlarında kullanılmak isteniyordu. Son günlerde kamuoyu tarafından da ilgi ile takip edilen ihale Haydarpaşa Gar sahasında bulunan 25 bin m2 bir alan için olup yasalara aykırı bir ihale ile iktidar yandaşı bir firmaya verilmiş olup, ihaleye yönelik hukuki süreç devam etmektedir.

B.E: Peki ya mücadeleniz?  432. Pazar İngiltere, Ankara, İstanbul, Paris, Bodrum ve Sırbistan gibi dünyanın ve ülkemizin farklı farklı yerlerinden, evlerden de olsa devam ediyor. Ben ise en çok eşinizle omuz omuza bu mücadelede olmanızı seviyorum. Hangi aşamada, nasıl başladı? Nasıl büyüdü bu denli? Şimdi sosyal medyadan destekler yağıyor.

T.K: Haydarpaşa Gar dönüşüm projesi 2005 yılında gündeme gelmesi ile başladı Haydarpaşa Gar için verilen mücadele. Haydarpaşa Garın anahat tren seferlerinin sonlanmasının ardından gar çöküntü alanı haline gelmesin diye “Haydarpaşa Gar Asla Yalnız Kalmayacak” sloganı ile 5 Şubat 2012 Pazar günü başladı Pazar eylemleri ve trenler Haydarpaşa Gara gelene kadar da sürecek. Yaşadığımız COVID19 salgını nedeni ile 428. Pazar eyleminden sonra Haydarpaşa Gar Pazar eylemlerini evlerimizin bahçesine, penceresine, balkonuna taşıdık.

B.E: Sizin meşhur mavi sandal buluşmalarınız... Bu eylemler ne güzel dostluklar kurdu değil mi? Ya da var olan dostlukları sağlamlaştırdı mı diyelim? Bir de Hamal Hasan demeden geçemeyiz değil mi? Hamal Hasan ve de Haydarpaşa'nın sembol kedisi Duman... Hatta Duman'ın bir heykeli bile var değil mi?

T.K: Haydarpaşadaşlar eylem yapmayı da birlikte eğlenmeyi de bu güne kadar çok iyi sürdürüp geldiler. Bun da demiryolcular arasındaki eskiden gelen dostluk ve dayanışmanın etkisi oldu desek yerinde olur. Tabii ki her hareket kendi sembolünü oluşturur. Haydarpaşa Dayanışmasının sembolü ise Hamal Hasan ile kedi Abbas Duman’dır. Abbas Duman’ın heykeli yapılarak Haydarpaşa Gar Lokantası kapısında her zaman oturduğu tahtına yerleştirilmiştir.

B.E:  Bu vesileyle Türkiye'de demiryollarının geldiği noktadan bahsedersek, neler söylersiniz?

T.K: Bütçeden aktarılan kaynak boyutu ile elde edilen sonuç ve son yıllarda yaşanan ölümlü kazalara baktığımızda işlerin iyi gittiğini söylemek mümkün değildir, liyakatsiz atamaların ve kadrolaşmanın yarattığı yeniden yapılanma adı altında yürütülen tasfiye ve özelleştirme sürecidir. 

B.E: Şimdi Haydarpaşa'da kazılar yapılıyor ayrıca. Kazılar bize ne söylüyor?

T.K: Haydarpaşa Gar getirilmesi düşünülen YHT ve konvansiyonel trenler için tevsiat (yeni peron ray döşeme) çalışması esnasında ortaya çıkan arkeolojik buluntular için kazı çalışmaları sürmektedir. Bununla birlikte 2010 yılında çıkan yangında hasarlanan çatı katı ve taş kaplamaların restorasyon çalışmasına devam etmektedir. Her iki çalışma da salgın önlemleri kapsamında durdurulmuştur.

"Haydarpaşa Garı,

Haydarpaşa Garı’nda üç sıra vagon

Üstüne kuşlar konuyor

Ne kadar kendini tutsa insan garip oluyor

Haydarpaşa Garı boşalmış bir kenarda duruyor

Gidelim buradan dedim duymuyor.

Haydarpaşa Garı’nda bir akşam yalnız mı kaldınız

Nasıldır çaresizlik içinde insan anlarsınız."

İlhan Demiraslan

Osmangazi'de konforlu ulaşım Osmangazi'de konforlu ulaşım

Şairin dediği gibi boşalmış bir kenarda duran Haydarpaşa Garı yalnız kalmasın, trenler gelsin diye ayrıca da kazı sorumlularının beyanatlara güvenmediğimiz için, bizler “Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak” demeye devam ediyoruz…

...

Şuna dikkat çekmek istiyorum; Haydarpaşa gibi bir değerimiz ve bu değeri kaybetme tehlikemiz var. Çünkü birileri o değere göz dikmiş durumda.

Bu coğrafyanın değerlerini korumaya gönül vermiş birileri de yıllardır her pazar, buna karşı mücadele ediyor.

Dünyanın her yerinden pek çok gönüllü katılıyor bu eyleme. Bu zor günlerde ise evlerden devam ediyor mücadele...

Tam 436 haftadır olduğu gibi!

Farkına varalım ve bu mücadeleyi büyütelim istiyorum.

Zira Haydarpaşa tarihtir.

Bu yürekli insanların mücadelesine gönülden katılıyor ve diyorum ki;

O TREN HAYDARPAŞAYA GELECEK...

HAYDARPAŞA GARDIR GAR KALACAK...