Ümmetine temizliği ve tezkiyeyi, maddi ve manevi her türlü kirden ve kirli işten uzak durmayı öğreten Habîb-i Kibriyâ Muhammed Mustafa Efendimize salât ve selâm olsun. 

Aziz Müminler!

Cuma günü müminlerin bayramıdır ve bu bayram Asr-ı Saadetten bugüne en güzel hâliyle camilerde, cemaatle kutlanır. Yeryüzünde Allah’ın mescitlerindeki huzur ve güveni başka hangi mekân sağlayabilir? Tevhidle çarpan yürekler vahdetle secdeye varırken, bu kardeşliğin sevinci başka nerede yaşanabilir? Umut ve inanç, teselli ve teslimiyet, muhabbet ve samimiyet başka hangi ortamda böylesine güçlenebilir? Camiden ilim ve hikmet alınır; edeb ve ihsan yayılır. Ezan-ı şerifler yediden yetmişe müminleri birlik ve beraberliğe çağırır. Şükürler olsun bu çağrıya uyduk. Özlemle, hasretle bugünü bekliyorduk. Şimdi vuslat zamanı. Hislerimizi anlatmaya kelimeler kâfi değil! Vakit, Rabbimize kulluğumuzu, şükrümüzü, duamızı ve niyazımızı arz etme vaktidir.

Kardeşlerim!

Aziz İstanbul’un kapıları 29 Mayıs 1453 günü muazzam bir fetihle İslam’a ve şanlı medeniyetimize açılmıştı. Ecdadımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. Salgın hastalık sebebiyle bir süredir kapalı olan camilerimizin kapıları da yine bugün aziz milletimize ve değerli cemaatimize açılıyor. Fethin coşkusu ile camilerimize kavuşmanın sevincini bir arada yaşıyoruz. Bu büyük nimetin kıymetini bilelim. Sorumluluğumuzu unutmayalım. Tedbirlere hassasiyetle uyalım.

Şimdi inşallah Cuma namazının farzını kılacağız. Ardından birbirimizle musafaha etmeden, fizikî mesafeye dikkat ederek ve görevlilerimizin yönlendirmelerine uyarak buradan ayrılacağız. Cuma namazının sünnetini evlerimizde kılacağız. Cenâb-ı Hak ibadetlerimizi kabul buyursun. Bizleri bu salgın hastalıktan en kısa zamanda kurtarsın. Hutbemi Peygamber Efendimizin şu duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım eyle!”

Cennetin şubesi ailelerimiz

“Ve O, iki eşi, erkeği ve kadını yarattı.” (Necm/45) buyuruyor Allah (cc). Birbirine rakip değil, eş olacak, bir birine muhtaç, birbiri ile tamam olan iki eş. Eş olmalarının gayesini yine merhameti bol Rabbimiz’den öğreniyoruz: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun delillerindendir.” (Rum/21) Aile kurmamızın ve dahi sonrasında aile olmamızın nihai gayesi dünyada cenneti yaşayacak huzuru bulabilmek.

İnsanoğlu dünyaya gelirken, gerek öz bakım gerekse şefkat ve bağlanma ihtiyacı ile gelir. Bu ihtiyaçlarını öncelikle, kısa bir zaman önce rahminden ayrıldığı annesi ile giderir. Babası ile gücü hisseder. Zamanla öz bakım becerisi geliştirse bile şefkat ihtiyacı daimdir. İşte Allah (cc) engin merhameti ile dünyada kulunu sarıp sarmalayacak, ihtiyacı olanı ona hesapsız, sunacak bir eş var eder. Bu ailelerde erkek ‘kavvam’ oluşunu güç gösterisine dökmez, kadın da nahif yaratılışını erkeğini suistimal etmek için kullanmaz. Nitekim ayet-i kerimede “Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz” ( Bakara/187) buyrularak eş olmanın, aile olmanın her türlü ayıba, sıkıntıya örtü olması gerektiğine işaret edilmiştir.

Huzuru, merhameti, ilgiyi aile ortamında bulmuş olan birey yanlış ve sapkın bir yola kolay kolay başvurmaz. Çünkü o ailesinde doyuma ulaşmıştır. Böyle bir aile ortamı tesis edebilmek için Peygamber (sas) “Ailenin senin üzerinde hakkı var” (Buhari, edeb, 86) nasihatini akıldan çıkarmamak gerekmektedir. Kadın ve erkek bu bilinçle kurdukları yuvalarında her işleri için Allah’tan ecir alacaklar ve sağlıklı bir nesil yetiştireceklerdir.

Yaşadığımız modern dönemde her türlü kirli oyunların aile kurumunu zedelemek üzere olduğunu fark edersek şu ayet-i kerimeyi daha net anlayabilir ve kendimize çeki düzen verebiliriz. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!” (Tahrim/6) Kalplerin sahibi olana biz de şöyle niyaz ederiz:” Ey Rabimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi muttakilere önder eyle!” (Furkan/74)

Sözün özü; rakip değil eş olarak kurulan aile müessessi cennetin bu dünyadaki şubesidir. Aile olmak huzuru tesis etmektir. Aile olmak her türlü ayıba örtü olmaktır. Aile olmak şeytanın bitmeyen savaşına karşı sağlam bir kale olmaktır. Aile olmak karşılıklı muhtaçlık halinin sevgi ile harmanlanıp cennete yol olması demektir.

BİR SORU BİR CEVAP

Yarışmalarda elde edilecek ödülleri almak caiz midir?

İki veya daha fazla kişinin aralarında doğrudan veya dolaylı olarak anlaşma suretiyle bir tarafın kazanacağı, diğer tarafın kaybedeceği şansa dayalı her türlü oyun, kumar kapsamında olup haramdır.

Kendi aralarında yarışacak kimselerden kazananın, üçüncü kişi tarafından vaat edilen ödülü alması ile kaybedenin bir zarara girmemesi esasına dayalı meşru içerikli yarışmalara katılmak ve buradan kazanılacak ödülleri almak ise caizdir (Kâsânî, Bedâî’, VI, 206; el-Fetâva’l-Hindiyye, V, 400).

Ancak, bu nitelikleri taşıyan bir yarışmaya katılabilmek için normal ulaşım ücreti dışında kontör göndermek vb. ilave ücret ödemek ya da bir ödeme taahhüdünde bulunmak, çekilişe katılmak için piyango bileti satın almak niteliğinde olduğundan yarışma bir tür kumara dönüşür.

https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/1017/yarismalarda-elde-edilecek-odulleri-almak-caiz-midir-

Günün Ayeti

Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! ..

(Ahkâf, 46/15)

Günün Hadisi

Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün nefret edebilirsin. Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et, belki bir gün sevebilirsin.

(Al-Tirmidhi, "Birr and Sıla",60)

Günün Duası

...İşlediğim günahların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin, ni'metlerini i'tirâf ederim, günahımı da i'tirâf ederim. Beni affet çünkü günahları ancak Sen affedersin

(Buhârî,"De’avât", 2, 15)

 

Kestane keyfiniz yeni yılda zehir olmasın Kestane keyfiniz yeni yılda zehir olmasın