Muharrem Yılmaz’ın istifasından sonra TÜSİADBaşkanlığı görevini devralan Haluk Dinçer,ekonomi medyası ile ilk buluşmasında önemli mesajlar verdi.
Dinçer, başkanlığı TÜSİAD’ın gelecek yıl ocak ayındaki Genel Kurulu’na kadar sürdüreceğini, yeniden aday olup olması konusunda çok zaman olduğunu söyledi. “Başkanlık için Sabancı Yönetim Kurulu’ndan izin aldım” dedi.
Kıbrıs sorununun bu yılın sonunda çözülebileceği yorumu yapan Dinçer, AB ile ilişkilerde yeni bir dönemin başlayacağına inandığını söyledi. ABD ile Avrupa arasında imzalanacak olan Serbest Ticaret Anlaşması’na Türkiye’nin mutlaka taraf olması gereğini yinelerken, “Yoksa Gümrük Birliği (GB), önemini kaybeder” diye konuştu.
Uzlaşmaya izin vermiyor
-Kutuplaşma meselesine çok vurgu yapan Dinçer, bu konuda özetle şunları söyledi: “Maalesef Türkiye gündemi, toplumsal kutuplaşmaya yenik düştü. Bu kutuplaşma da uzlaşmaya izin vermiyor.
Ne söylendiğine değil, kimin söylendiğine bakılıyor. Siyasetin ayrıştırıcı söylemi kutuplaşmayı keskin hale getiriyor. Teorik olarak Türkiye’de demokratik düzen var ama bundan faydalanamıyoruz. Kutuplaşma, çok kafa yorulması gereken bir olay.”
Farklı sesler zenginliktir
Demokrasilerde farklı görüşlerin olmasının doğal karşılanması gerektiğini belirten Dinçer, “Hükümetler, farklı sesleri zenginlik olarak görmeli. Özeleştiri yapılmasını ve dönemsel olduğunu umut ettiğimiz kutuplaşmanın sona ermesini diliyoruz. TÜSİAD’ın taraf olmasına izin vermedik, asla da vermeyeceğiz. Bizlerin iktidarla, hükümetle küsme ve kırılma durumu da olamaz” dedi.
15 yılda 8 kez af
Eleştirilerini “vergi affı” ile sürdüren Dinçer, son 15 yılda tam 8 kes vergi affı uygulandığına dikkat çekti ve şunları söyledi:
“Aflar, arızi olmaktan çıkmış ve istikrar kazanmıştır. Tabii bu aflar Hazine’ye gelir sağlıyor ama aflardan sonra vergi kayıpları aynı şekilde tekrardan artıyor, kayıt dışılığı özendiriyor.
Cumhurbaşkanı partiler üstü olmalı
Dinçer, Başbakan’la son buluşmayla ilgili gelen bir soruya ise şöyle cevap verdi: “Bizim için önemli olan cumhurbaşkanı seçildikten sonra partiler üstü bir anlayışla birleştirici rolünü üstlenmesidir. Bugünkü ağır kutuplaşma sürecinde gereken reformları yapmamız mümkün değil. Cumhurbaşkanı uzlaşmacı ve uzlaştırıcı bir kişi olmalı.”
MB’nin bağımsızlığı çok önemli
Merkez Bankası’nın (MB) bağımsızlığına da dikkat çeken Dinçer, bankanın para politikası kararlarını doğrudan kendisinin alacağı konusunun yasada çok net olduğunu söyledi.Orta vadede yüzde 5 ve üzerindeki büyümeyi sağlamamız gerektiğini kaydeden Dinçer, “Türkiye’deki tasarrufların düşük olması, daha çok şirketlerin katma değerinin düşüklüğünden kaynaklanıyor” dedi.