Mehmet ÇETİNKAYA

İpek şehrinden ayrılıp Rugova Drim su şelalesine doğru üç otobüsle yola çıktık. Doğasıyla, manzarası ile havasıyla, suyu ile yeşilliği ile insanı büyüleyen ve dinlendiren bir yer. Foto safari için bulunmaz bir doğa harikası olan yere geldik. Orada genç yetenekler hünerlerini göstererek bolca fotoğraf çektiler.

Kimi bir meslek edinmek için kimi bir hobi edinmek için kimi yarışmada ödüle layık görülmek için tatlı bir yarış vardı aralarında.

Yeri ve zamanı olmayan bir tutkudur fotoğrafçılık. Tek başınıza yapabileceğiniz bir iştir. Tabi ki bunun eğitimini almak gerek. Her zaman fotoğraf makinenizin çok iyi olması değil sizin çok iyi kareleri sabırla ve bilinçle çekmenizdir.

Bazen bir kitabın anlatamadığını bir kare fotoğraf anlatır.

Anı yakalamak ve o anı yaşatmak ve bazen de tarihe tanıklık etmektir.

Prizren’de ‘Doğru Yol’u bulduk

Foto safari programından sonra Prizren’e döndük. Akşam yemeğinden sonra bizi Türk Kültür Sanat Derneği Doğru Yola’a götürdüler. Gittiğimizde Türkiye’de yapacakları bir program için son provalarını yapıyorlardı. Provadan sonra bizim içinde bir minik müzik ziyafeti verdiler. Sohbet ettik bilgiler edindik dernek çalışmaları hakkında.

Kosova’daki Türkler varlıklarını, kültürlerini, gelenekleri birliklerini, istişarelerini, yardımlaşmalarını devam ettirilmesinde Doğru Yol derneğinin katkısı çok büyük olmuş.

Müzik dışında da birçok sosyal ve kültürel faaliyetlerini buradan gerçekleştirmişler.

Geçmişte yaşadıkları kara günlerinden aydınlığa giden yol olarak Doğru Yol çatısı altında yürümüşler.

Doğru Yol derneğinde nice şairler, yazarlar, fotoğrafçılar, sanatçılar gelmiş kimi göçmüş kimileride hala hizmet etmeye devam ediyor.

Bunlardan biride yarım asırdır Doğru Yol Derneğinde kendini sanata adamış Agim Fişar’dır.

Kosova Türk toplumunun yetiştirdiği bir halk türkü derlemeci ve sanatçısıdır. Türk kültürünü ve sanatını, milli ve manevi değerlerin korunup yaşatılmasında büyük emekleri geçen bir isim. Ertesi gün Türkiye’ye gidecekleri için sohbetin ve müziklerin tadına doymadan ayrıldık.

Burada şehit kokusu var

7 Temmuz 1999 yılında Kıdemli Başçavuş Hüseyin Kutlu Tim şefi olarak Dragas’a görevlendirilir. 22 Eylül 1999 tarihinde savaş zamanında kalma bombayı etkisiz hale getirmeye çalışırken patlama sonucunda şehit olmuş. Bizde şehidimizi ziyaret ettik ve dua ettik.

 



Çanakkale’de en çok şehit veren köy

Çanakkale Savaşına Gönüllü olarak gelen en kalabalık birlikler Kosova ve Bosna-Sancak taburları. Sadece Bosna-Sancak taburlarından Çanakkale'ye 15 bin gönüllü geldiğini ve bu gönüllülerden 11 bin 500 kişinin şehit olduğu söylenir.

Kosova’da GORA-DAĞ bölgesinde Selçuklar döneminde yerleşmiş olan Müslümanların köyü olan Mlike’ye uğradık mezarlığı ve camiyi ziyaret ettik.

Oradan da Çanakkale’de en çok şehit veren Zlipototok köyüne geldik. Koska helvacısın kurucuları da bu köyden.

Köy kahvesinde çay kahve molası ile birlikte bilgiler edindik.

Çanakkale’ye 80 kişi gitmiş geriye sadece 3 kişi dönmüş köyüne. Üç kişide köyü döndüklerinde köy girişinde gece olmasını bekleyip evlerine gitmişler. Gündüz köye girersek şehit olan arkadaşlarımızı sorarsa biz ne diyeceğiz diye.

Sabah köyde görünce sormuşlar tabi diğerleri nerede diye. Onlarda gelecekler demişler. Bunu üzerine her gün bir kişi köyün tepesinde nöbet tutarak onların gelmesini gözlemişler ancak nafile…

Neden buralara destek vermemiz gerektiğinin küçük bir örneği.

Türk Bayrağı’nın oluşumu

Türk Bayrağı’nın şeklen oluşu ile ilgili 1. Kosova Muharebesine dayanan varsayımlar literatürde yerini almış.  Muharebenin sonlandığı akşam saatlerinde şehit kanlarıyla kırmızıya dönen su birikintisinin üzerine gökyüzünden yansıyan ay ve yıldız bayrağımızın il görüntüsü olarak kabul edilmektedir.

Türk askerlerin kanının bir göl gibi toplanması sonucunda, Ay ve Yıldız'ın bu göl üzerinde yansıması ile oluştuğu kabul edilmektedir. (Devamı yarın)