Fulya GÜVEN - Eşref AYDEMİR

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şafak Ural, ‘Kültür ve Medeniyet’ başlığıyla yaptığı konuşmada, kültürün ilerletici ve tutucu unsurları içinde barındırdığını söyledi. Prof. Dr. Ural, bireysel olarak kültürün oluşmasında egonun önemli olduğunu, insanın kendini var etme ve koruma çabasının bir sonucu olduğunu kaydederken, toplumsal olarak da kültürün örf, adet ve geleneklerle kendini koruduğunu söyledi.

ŞEHİR VE MİMARİ ETKENLERİ

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şafak Ural,  Kültür denildiği zaman, kültürün çok temel bir vasfı olan bir eserle kendini var ettiğini, kültür eserleri denildiği zaman da maddi kültür ve sözlü kültür olmak üzere ikiye ayrıldığını vurgulayarak, “Maddi kültür kendi içinde büyük bir alan giyim- kuşamdan tutun da kap-kaçak kullanımına kadar hepsi maddi kültür içinde yer alıyor. Manevi kültür denildiği zaman, bu toplumdaki mitler, hikâyeler, söylenceler gibi bütün şeylerden bahsedilebilir. Bir müzik eseri her ülkede faklı varyasyonlarda karşımıza çıkıyor. Örneğin pop müziği her ülkede farklı türlerde işlenmesinde kültürün etkisi çokça var. Fakat başat etken olarak, kültürün bir tümel şeklinde kapsamlı olarak o toplumu temsil edecek türde olabilmesi için bence iki etken vardır. Bunlardan birincisi şehir, ikincisi ise mimari yapılardır. Kültürün var olabilmesi için bu iki etkene ihtiyaç duyar” değerlendirmesinde bulundu.

NEDEN KÜLTÜRLÜ OLUNMALI?

‘İnsan neden kültürlü olmak ister? Neden kültürlü olunur?’  sorularını sormak kadar, bunlara verilecek cevapların da önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ural, “Bu öyle bir şey ki kültürlü olamayan hiçbir davranışımız yoktur. Öyle bir paradigma ki bireyin bütün davranışlarını ve toplumun bakışını ortaya koymaya yarayan bir özelliğe sahip. Peki, bu tür bir durumlarda bir neden arayacak olursak, karşımıza cevap olarak kişinin ego tatmini çıkıyor. Ego dediğimiz kavram kendi kendine varlık kazandıran, kendisini dışlaştırdığı kadar varlık kazanan özelliğe sahiptir. Burada kişi kendini var etmeye, egosunu ürettiği eserlerle tanımlamaya ve böylelikle kendini anlatmaya kişiliğini eserlere yansıtarak somut olmaya çalışmaktadır. Bunun yanında ikinci bir etken ise din unsurudur. Eğer kültürü varlık kazanmayla eşleştirirsek, esas can alıcı noktalardan bir tanesi ise dinle kültürü ilişkilendirmemiz gerekiyor. Kültürün bir diğer vasfı bireyi koruması ve bireyin kültürü yeniden kurarak devamını sağlamasıdır. Peki, kültür bireyi nasıl koruyor diye sorarsak karşımıza örflerle, adetlerle, alışkanlıklarla toplumsal bir zeminde kişiyi koruyor. Kültürün burada hem toplumsal hem bireysel yönüyle karşılaşıyoruz. Örf ve adetler niye var kişinin dışında toplumsal bir özelliği örneğin ailenin devamını sağlayarak bireyi koruyor” ifadelerini kullandı.

Bildiğiniz kadar seversiniz

“Sevmenin ölçüsü bilmektir” diyen Dr. Şafak Ural, “İnsan sevdiğini boğabilir de siz birisini seviyorsanız onunla ilgili ne kadar çok şey bilirseniz, eğer bir şehri seviyorsanız onunla ilgili ne kadar çok bilgiye sahipseniz o sevgi ancak rasyonel bir temele oturtabilirsiniz. Yani o sevgiyi ileriye götürebilmek için o sevginin getirdiklerini geleceğe taşıyabilmek içim mutlaka bazı şeyler bilmek gerekiyor. Kültür kavramı ikili birbiriyle çelişik biçimde ama aynı zamanda gelişimi temsil eden bir yapıya sahip. Kültür bizi hem geçmişe tabi kılar hem de gelişimi kaçınılmaz olarak destekler. Medeniyet kavramı ile kültür kavramı genellikle eş anlamlı olarak kullanılır. Medeniyet kavramının kullanım alanlarının başında, etimolojik kökendeki anlamı nedeniyle kullanılır. Medeni kelimesinin anlamı Medine’den geliyor. Yani medeni olmak şehirli olmak anlamında kullanılır. Fakat biraz eskiye gittiğiniz de bu kelimenin İbranca olduğu görülüyor ve eski İbranca’daki anlamı ise ‘adaletin ve tanrının olduğu yer’ gibi bir anlamda kullanıldığı anlaşılıyor. Medeniyet farklı kültürleri de etkileyen, etkisi altına alan, biçimleyen bir yapıda olan kavram olarak düşüneceğiz. Yani hem gelişmeci hem de sorunlu yanlarından bahsedilebilir. Diğer kültürleri etkileyen medeniyet yerel kültürü etkisi altına alması durumunda bu kültür nasıl bir gelişim gösterecek. Bu gün bizim öfkemiz batı medeniyetinin bu özelliğine değil mi? Öfke duymakta haklıyız fakat bu neyi çözer? Medeniyetin kendi kültürünü empoze etme araçlarından biri de bilim ve teknolojidir. Bu iki unsur ile başka toplumlar üzerinde daha baskıcı olabildiğini hep birlikte gözlemliyoruz. Elimizdeki telefonlar bizim kültürümüz oldu, bu da teknolojinin ne kadar etkili olduğunu anlıyoruz. Bu şekilde kültürler etki altına alınarak şekillendirilir” dedi.