Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 11'inci Büyükelçiler Konferansı kapsamında büyükelçilere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yemek verdi. Programda büyükelçilere hitap eden Erdoğan, konferansın geniş bir istişare zemini sunduğunu ifade etti. Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunduğu dönemde büyükelçilere büyük önem verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılki büyükelçiler konferansının temasının, 'sahada ve masada güçlü diplomasi' olduğunu hatırlattı.

'BURADA BİR SORUN VAR DEMEKTİR'

Büyükataman'dan AB'ye tepki! Büyükataman'dan AB'ye tepki!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel güvenlik ve istikrarı sağlamakla görevli kurumların beklentileri artık karşılayamadığına dikkat çekti. Uluslararası toplumun geleceğini tehdit eden güvenlik ve terör gibi açlık temel problemlere kalıcı çözümler üretme kabiliyetini giderek kaybettiğini kaydeden Erdoğan, "Bugün bir yanda dijitalleşmeyi, ekonomik büyümeyi, obeziteyi konuşurken, diğer yanda 2 milyar insanın yoksulluk içinde yaşadığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Amerikalı siyasetçiler obeziteyle mücadeleyi, gıda israfını tartışırken; Somalili, Haitili, Gineli siyasetçiler, vatandaşlarının hayatına mal olan fakirliğe, yokluk ve çaresizliğe çözüm bulmaya çalışıyor. Dünyanın en zengin 60 kişisinin mal varlığını, toplam nüfusun yaklaşık yarısına, yani 3,6 milyar insana denk ise; burada bir sorun var demektir. 1 milyara yakın insan, çoğu gece aç olarak yatağa girerken, bir tarafta lüks, şatafat ve israf hakimse, burada bir sorun var demektir. Terör örgütlerine yönelik çifte standart azalmak yerine yaygınlaşıyorsa, terör elebaşıları başkanlık saraylarında ağırlanıyorsa, Birleşmiş Milletler'de eli kanlı katilleri meşrulaştırmak özel bir çaba gerektiriyorsa, burada arızalı bir durum var demektir" dedi.

'VİCDAN PENCERESİNDEN BAKMAMIZ GEREKİYOR'

İnsana sadece insan olduğu için değer vermeyen bir anlayışın, küresel huzuru sağlamasının söz konusu olamayacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İletişimin bu kadar yaygınlaştığı, dünyanın küresel köye dönüştüğü böyle bir çağda, hiç kimse 'başkasından bana ne' deme lüksüne sahip değildir. Vicdanı olmayanın ne ahlakı, ne kutsalı, ne de ekseni-rotası, tutarlılığı olur. Bu vahim tablo karşısında hadiselere vicdan penceresinden bakmamız, akılcı politikalar üretmemiz gerekiyor. Türk diplomasisinin çerçevesini çizen, girişimci ve insani dış politika perspektifi, bu ihtiyacın ürünüdür" diye konuştu.

'TÜRKİYE İNİSİYATİF ALMAK ZORUNDADIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesinin, girişimci, aktif ve cesur dış politika vizyonuyla gerçeğe dönüşebileceğini belirterek, şunları söyledi:

"Türkiye sadece kendi geleceği için değil, bölgesinin barış ve huzuru için de inisiyatif almak zorundadır. Son dönemde Suriye’de yaşadıklarımız bize sahada olmayanın, masada olamayacağı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Gerektiğinde diyalogla, gerektiğinde yumuşak güç unsurlarıyla, gerektiğinde zorlayıcı diplomasi araçlarıyla, gerektiğinde de fiili güç kullanarak milli menfaatlerimizi mutlaka savunacağız."

'BERTARAF ETME HAKKINA SAHİPTİR'

"NATO müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD'den bu çerçevede gerçek bir müttefike yaraşır adımlar atmasını bekliyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz bu kurumlarla iletişimimizde bugüne kadar samimi bir çaba harcadık. Üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık, angajman ve diyalogda ısrarcı olduk. Bununla birlikte Türkiye, müttefikleriyle veya müttefikleri olmadan milli bekasına yönelik her türlü tehdidi bertaraf etme hakkına sahiptir. Suriye'nin kuzeyindeki terör bataklığını kurutmak, ülkemizin en öncelikli meselesidir. Güney sınırımızda adeta kanser hücresi gibi büyüyen, müttefiklerimizin ağır silahlarıyla büyütülen bu yapı ortandan kalkmadıkça, Türkiye kendini emniyette hissedemez. Şayet bugün gerekeni yapmazsak, Allah korusun, yarın bunu daha ağır bedeller ödeyerek yapmak zorunda kalırız. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla başlattığımız süreci, inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz. Böylece Suriyeli kardeşlerimizin huzur, esenlik, güven içinde yaşayacağı bir barış koridorunu kurmuş olacağız. Atacağımız bu adımla hem ülkemizi, hem Avrupa’yı Suriye kaynaklı düzensiz göç baskısından kurtarmayı hedefliyoruz."

'S-400'LER ÜZERİNDEN TÜRKİYE'NİN BATI İLE İLİŞKİLERİNİN SORGULANMASI YANLIŞ'

Türkiye'nin güvenliğinin NATO'nun ve tüm bölgenin güvenliği anlamına geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'dan satın alınan S-400'lerin NATO ve F-35'lere zarar vereceğine dair hiçbir somut verinin olmadığını kaydetti. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Nitekim daha önce NATO ve AB üyesi birçok ülke Rusya’dan benzer hava savunma sistemleri satın almışlardır, sesleri çıkmadı. Bu ülkeler için sorun olmayan bir konunun, Türkiye için kriz haline dönüştürülmesini, biz iyi niyetli görmüyoruz. S-400'ler üzerinden Türkiye’nin batı ile ilişkilerinin sorgulanması kesinlikle yanlıştır. S-400'ler meselesinde Türkiye güvenliğiyle ilgili stratejik değil, tamamen ticari bir tercihte bulunmuştur. Ülkemizi bu tercihe zorlayan da müttefiklerinin uzlaşmaz tavrıdır. Biz baştan beri, bu meselenin suhuletle çözüme kavuşturulması için ortak komite dâhil, her türlü gayreti sergiledik. Ancak çabalarımızın ya yokuşa sürüldüğünü, ya da bürokratik ayak oyunlarıyla çıkmaza itildiğini gördük. Amerika Başkanı Sayın Trump'ın G-20 Osaka zirvesinde Türkiye'ye adil davranılmadığına dair yaptığı açıklama bu gerçeğin en üst düzeyde teyididir. Sayın Trump’ın bu doğru yaklaşımını sürdürerek S-400 konusunun Türk-Amerikan ilişkilerini esir almasına müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Amerika’nın gerek FETÖ elebaşlarının ülkemize iadesi, gerek PKK/YGP terör örgütünün silahlandırılmasına son verilmesi konularında da net adımlar bekliyoruz."

'VATANDAŞLARIMIZIN HAK ETTİĞİ KOLAYLIĞI SAĞLAMAK İSTİYORUZ'

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinden sapmadığını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye’nin üyeliği, birkaç ülkenin ihtiraslarına kurban edilmemelidir. Vize serbestisindeki kalan son 6 kriteri de süratle çözerek, vatandaşlarımızın hak ettiği kolaylığı sağlamak istiyoruz. Yargı Reformu Stratejimiz bu bağlamda çok önemli bir adım olacaktır. Yeni yasama döneminin başlamasıyla, Meclisimizin yargı paketindeki reformlarla ilgili gerekli çalışmayı yapacağına inanıyorum. AB'nin de Gümrük Birliği güncellemesi müzakerelerine başlamasını ve fasıllardaki siyasi engelleri kaldırmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.

'PKK'YI IRAK TOPRAKLARINDAN KOPARTIP ATMAKTA KARARLIYIZ'

Türkiye'nin Irak'ın Musul ve Basra'daki başkonsolosluklarının yakında yeniden açılacağını, Kerkük ile Necef’te başkonsolosluk açılması için gerekli girişimlerin başlatıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erbil'de şehit edilen diplomat Osman Köse'ye Allah’tan rahmet dileyerek, "İstihbarat birimlerimizin çalışmaları, Irak Merkezi Yönetimi ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin desteğiyle şehidimizin kanını yerde bırakmadık. Terör eyleminin tüm faillerini ya yakaladık, ya da başarılı bir operasyonla etkisiz hale getirdik. PKK denen çıban başını, Irak topraklarından kopartıp atmakta kararlıyız. Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe Harekâtı başarıyla ilerliyor. Irak ve İran yönetimleriyle de terörle mücadele noktasında hemfikiriz" dedi.

'GASP VE SABOTAJ GİRİŞİMLERİNE KAYITSIZ KALAMAYIZ'

Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de istikrarın ancak Türkiye'nin ve KKTC'nin hak ve çıkarlarının gözetilmesiyle mümkün olacağını vurgulayan Erdoğan, "Bu bölgede sondaj adı altında yürütülen gasp ve sabotaj girişimlerine kayıtsız kalamayız. Hem ülkemizin, hem de Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını sonuna kadar koruyacağız" diye konuştu.

'MAŞERİ VİCDAN RAHATLAMAYACAKTIR'

Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin mahkeme salonunda hayatını kaybetmesine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Mursi'nin eşinin, defin hadisesine gitmesine müsaade etmeyenler, insanlıktan nasibini almamıştır. Sadece avukatı ve iki evladıyla beraber bir defin hadisesi ve düşünün ki vasiyeti olan, 'köyüme beni defnedin' buna bile müsaade etmeyenler, gelmişler devlet mezarlığına defnetmişlerdir. Bunlar insanlıktan nasibini almamış olanlardır. Aynı şekilde İstanbul Başkonsolosluğu'nda Gazeteci Cemal Kaşıkçı davasında da adaletin tecellisi için, biz sizlerin de çalışmasını bekliyoruz. Mursi’nin şehadetindeki sır perdesi kalkmadan, Kaşıkçı cinayetinin tüm sorumluları adalete hesap vermeden, maşeri vicdan rahatlamayacaktır." (DHA)