Hasan Alp ÖZBEN

ONKOZA Anaokulu Müdür yardımcısı Duygu Untöken ile yaptığımız röportajda okul öncesi çocuk gelişimi eğitiminin önemini, ödül ve ceza yöntemini, çocukların elektronik aletlerle ne zaman tanışmasının doğru olacağına yönelik konuları ele aldık.

Kendinizi tanıtır mısınız?

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü mezunuyum. Uludağ Üniversitesi Pedagojik Formasyon eğitimimi tamamladım mezun olur olmaz. Yine kendi üniversitemde yüksek lisansa başladım. Aynı üniversitemin Yüksek Lisans Tarihi tez dönemindeyim. Mezun olur olmaz 2- 2.5 yıl kadar özel okullarda öğretmenlik yaptım. Son öğretmenlik yaptığım okulda da etüt sorumlusuydum. Eğitim ve iş hayatım bu şekildeydi derken ONKOZA’ya başladım.

ONKOZA Anaokulunu anlatır mısınız?

Şirketimizin ismi ONKOZA Eğitim ve danışmanlık. Geçtiğimiz yıl kuruldu ve faaliyete geçti. Geçtiğimiz yıl yaz okuluyla birlikte eğitim öğretime başladık. 2018-2019 Eğitim Öğretim yılı boyunca aktif olarak eğitimimize devam ediyoruz. 4-6 yaş grubuna eğitim vermekteyiz. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir anaokuluyuz.

Misyonunuz nedir?

Okul öncesi eğitimin aslında temel amacı çocuklarda öğrenmeye ilgi uyandırmak ve çocuğun var olan yeteneklerini görünür kılmak. Bizim aslında misyonumuz bu şekilde.

Eğitim faaliyetleriniz nelerdir?

Branş yelpazemizi olabildiğince geniş tutmaya çalışıyoruz. O kadar çok anaokulu var ki, biliyorsunuz özellikle bulunduğumuz çevrede çok fazla özel anaokulu var. Bizi bunlardan farklı kılan belki daha ilk yılda olmamıza rağmen bütün branşları kendi bünyemizde bulundurmamız. Bizde buraya saat ücreti karşılığında öğretmen gelmez. Bizim seramik ve görsel sanatlar dersinde mesela öğretmenimiz tam zamanlı burada çalışıyor. Yani biz akademik eğitimin yanında sanatsal eğitimi daha çok vermeye çalışıyoruz.

Çocuklara hangi dersleri vermektesiniz?

Seramik, satranç, akıl oyunları, İngilizce. İngilizce ’de farklı olarak biz 2 saat ders yapıyoruz. Bu sayede haftada 10 saat çocuklar İngilizce ders almış oluyorlar. Jimnastik, görsel sanatlar, ritim dersleri, robotik kodlama, değerler eğitimi dersleri var. Seramik dersini verirken özellikle amaçladığımız şey çocukların öncelikle el becerilerini geliştirmek. Bunun dışında bu çocuklara okulda bir öğretmene yada bir sınıfa mahkum etmiyoruz. Burada güvenli bağlanma çok önemli çünkü çocuklar aileden çıkınca ilk bizi görüyorlar. Okulu sevdirmek, eğitimi sevdirmek yani çocukların eğitim hayatlarına iyi başlamaları için iyi bir izlenim sağlamak amacındayız.

Robotik Kodlama Eğitimi hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?

Çağımızın şartlarına göre eğitim sistemimizde sürekli değişiyor. Bundan 10 yıl önceki 6 yaşındaki bir çocukla şu anda 6 yaşında bir çocuk aynı öğrenme güdüsünde değil. Neden? Çünkü günümüz çocukları bilgiye çok kolay ulaşma imkânına sahipler. Bizde de okul öncesi eğitimde çocuğu bilgiyle değil beceriyle buradan mezun etmeye çalışıyoruz. Robotik kodlama eğitimi de akıl oyunları içerisinde bir eğitim. Biz bu eğitimle çocukların problem çözme yeteneklerini arttırmaya çalışıyoruz. Bu oyunlarla çocuklarımızın akıl, zeka gelişimlerini desteklemekteyiz.

Oyun ve doğal yaşamla...

Vermiş olduğunuz İngilizce eğitimi hakkında bilgi verir misiniz?

Okul öncesinde yaklaşımlar biraz daha farklı oluyor. Oynayarak, yaşayarak doğal öğrenme diyoruz aslında biz buna. Çocuklar çeşitli eğitici oyunlar oynayarak, arkadaşlarıyla sohbet ederek akademik bir yükleme yapmadan gerçekleştiriyoruz. İngilizce eğitimindeki hedefimiz ise çocuk bu okuldan mezun olduğunda basit düzeyde İngilizce öğrenmeye yatkın hale getirmeye çalışıyoruz.

Okul öncesi eğitimin önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hedefe yönelik doğru eğitim çok önemli. Öğretmenin çocuğu tanıması, ilgisini ve becerisini görebilmesi gerekmektedir. Bugün velileri çağırıp en değerli dersi sorduğunuzda, ‘Matematik, Türkçe ya da Fen bilgisi’ dersler. Bundan 10 yıl sonra en değerli dersler aslında resim, müzik, beden eğitimi olacak. Çünkü artık gelişen çağda 20 yıl sonra biz birçok mesleği göremeyeceğiz. Mesela bankaya gittiğinde ATM zaten o işi yapıyor olacak. Orada o sayıları sayması gereken bir kişi olmayacak. Bu yüzden de biz bunu daha zihinsel ve bedensel faaliyetler açısından kendi ilgi ve becerilerini geliştirmesi hususunda önemli. Çocuklar evde ya tabletle oynuyor, televizyona bakıyor ya da elinde telefon ile oynuyor. Artık çocukları sokağa bırakamıyoruz ve çocuk sosyalleşemiyor. Çocuk okula geldiğinde arkadaşları ile oynuyor ve oynayarak öğreniyor. Konuşma bozukluğu olan çocuğun burada biz düzeldiğini görüyoruz. Çocuk buraya geldiğinde akran eğitimi alıyor. Özellikle ben 4 yaşta bu yıl şunu gördüm çocuk; ‘ben evde durmak istemiyorum okula gitmek istiyorum’ diyor.

Bir çocuğun elektronik aletlerle tanışma yaşı sizce kaç olmalı?

Haddim olmayarak kendi açımdan düşünürsem; ne kadar geç olursa o kadar iyi ama ben bir anne olarak elimde telefonla sürekli uğraşıyorum ve çocuğuma diyorum ki ‘hayır bırak onu, o kötü’ bu doğru bir yaklaşım değil. Veya sürekli eşimle televizyon izliyorum fakat çocuğuma ‘sen git, uyu’ demek doğru olmaz. 0-6 yaşta bir çocuk, anne babadan ne görürse aslında çocuk o dur. Bu yüzden öncelikle kendimiz yapmayacağız. Teknolojinin dışında yaşamak mümkün değil. Mümkün olduğu kadar çocuğun bunlara daha geç entegre olmasını sağlamak lazım. Bu noktada aileye düşen görev, akıl oyunları atölyeleri, jimnastik kulüpleri var, çocukla birlikte bu tarz yerlerde herhangi bir sosyal aktivitede bulunarak kaliteli vakit geçirmektir. Bilerek ya da bilmeyerek çocuklarımıza kötülük yapıyoruz onları ekrana bağımlı kılarak. Çocukta aşırı televizyon izlemekten, bilgisayar oyunu oynamaktan zekâ geriliği meydana geliyor. Daha sonra bu çocuk toplum içine çıkamıyor, sıkıntılar yaşıyor.

Ödül ve ceza yöntemini çocuklarda uygulamak doğru bir davranış mıdır?

Ödül ve ceza eğitimde belli alanlarda gerekiyor. Evet bunu bizde yapıyoruz ama bunu ne sıklıkta yapıyorsunuz? Mesela çocuk sadece bununla güdüleniyorsa bu da sıkıntılı bir durum oluşturur. O yüzden her konuda ‘bunu yaparsan sana bunu vereceğim’ şeklinde değil. Çocuğa doğruyu, yanlışı öğretmek gerekiyor. Her çocuk biraz manipülasyoncudur. Özellikle 0-6 yaş gurubu aile nasıl manipüle edeceğini çok iyi bilir. Çocuk her ağladığında onun istediğini yapmak yerine ‘bunu yaparsan işte bunu yapabiliriz’ demek yerine birazcık onlara yetişkinmiş gibi davranacağız ama yetişkin hareketleri beklemeyeceğiz. Bir yetişkinmiş gibi alacağız karşımıza konuşacağız ama yetişkin gibi hareket etmesini beklemeyeceğiz. O süreci ayarlamak biraz anne ve babaya düşüyor. Sürekli ağlayan çocuğun her istediğini yapmak ilerleyen yıllarda anne ve babaya sıkıntı çıkarır. Bunun yerine ‘neden ağlıyorsun?, ağladığın için seni anlamıyorum, ağlamadan sıkıntını anlatırsan çözebilirim’ diyebiliriz. Fakat ağlayan çocukla hiç ilgilenmemekte yanlış bir davranıştır.