Hatice DAL

Bursa Aile Sosyal Politikalar İl Müdürü Erkut Öneş ile gerçekleştirdiğimiz röportajda merak edilen soruların yanıtlarını bulduk. 

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz, kendinizden bahseder misiniz?

1968 İstanbul doğumluyum. Ailem Osmanlı’ya 2 tane vezir yetiştirmiş. Her dönemde mutlaka devlet kademesinde bulunmuş aile fertlerimiz vardır. İlkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudum. Balıkesir Necati Bey Eğitim Fakültesinde fizik öğretmenliğini kazandım. Oradan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesine zabıta memuru olarak girdim. Çeşitli belediyelerin kademelerinde çalıştıktan sonra 2004 yılında Milli Eğitim Bakanlığına geçiş yaptım. 2012 yılında da İstanbul’da il müdür yardımcısı olarak görev yaptıktan sonra 11 Kasım 2016’da bakanlığımız bizi bu göreve uygun gördü. Yüksek lisansımı tamamladım ve şu anda da sosyoloji 3.sınıf öğrencisiyim. Bursa’ya geldikten sonra burada 2 tane sosyal hizmet merkezimiz vardı 2 tane daha sosyal hizmet merkezi açtık.

Türkiye genelindeki yapılan çalışmaların Bursa’daki yansımaları nelerdir?

Bakanlığımızın aldığı kararlar ve çalışmalar tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da gecikmeksizin, uygulanmaktadır. Hatta Bursa ili birçok projede pilot bölge olarak seçilmektedir ve halkımıza layığıyla yeni hizmetleri sunmaktadır. Örneğin büyükanne maaşı ilk olarak İstanbul ve Bursa illerinde başlayacak.

Türk aile yapısının zaman içerisinde çatırdadığı gerçeğini yadsıyamayız. Aileleri korumak için neler yapılıyor?

Esasında tüm dünya ile birlikte Türkiye’de gelişmekte, büyümekte ve bu büyüme ile birlikte bir takım problemlerle de karşılaşılmaktadır. Değişim kaçınılmaz olup, önemli olan değişime ayak uydurmaktır. Biz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak da bu bağlamda politikalar üretmeye çalışmaktayız. Şu anda Türk aile yapısının bozulduğu ifade edilmekte fakat teknolojik gelişmeler, özellikle sosyal ve görsel medya hayatımıza o kadar hızlı girdi ve o kadar etkili ki, çocuklarımız evlerindeyken bile tehlike altındalar maalesef, ben Türk aile yapısının yine de kuvvetli olduğunu ve bu hızlı değişime karşın temel ahlaki ve etik değerlerimizi bu sayede koruyabildiğimizi düşünüyorum. Aileler çekirdek ailede olsa farklı farklı evlerde de yaşasa hala birbirlerini koruyan ve kollayan yapıya sahip. Bizler Türkler olarak zor duruma düştüğümüzde nasıl devleştiğimizi, düştüğümüzde en azından elimizde toprakla kalktığımızı 15 Temmuz’da gösterdik zaten. Avrupa ülkelerine bakacak olursak yine en iyi aile yapısı bizim toplumumuzda mevcut. Yalnız bu konuda medya kuruluşlarına da büyük rol düşüyor. Çocuklarımızın televizyonda örnek aldığı karakterlerin ve içerisinde bulundukları olayların mekânların çok özenli seçilmesi gerekiyor, televizyondaki dizilerden olaylardan etkilenip, özenip, ailesini terk eden, madde bağımlılığına sürüklenen ve üzgünüm ki sokakta bulunarak kurumumuza teslim edilen çok çocuğumuz var.

Çocuğunu bırakan bir ailenin çocuğunu tekrardan alması için nasıl bir yol izleniyor?

O çocuk bizdeyse artık vasisi devlettir. Bize başvuruda bulunarak bizde kalan çocuğunu geri almak istediğini beyan eder. Bizim arkadaşlarımız kişiye incelemeye giderler. Ev ortamında denetlerler, kişinin psikolojik durumu değerlendirilir. Bizler bu çocuğun kendi ebeveynlerinin yanında barınabileceğine inanırsak bir dakika durmayız. Bizim amacımız kurumlarda çocuk bakmak değil, ailenin yanına çocuk kazandırmak. Bunun maddi bir anlamı yok amacımız sadece yarınları garantiye almak. Bursa’da göreve geldiğimde maddi durum yetersizliğinden dolayı bizde kalan çocuk oranı yüzde yediydi şu an ise yüzde sıfır. Bütün o ailelere bizler sosyal ve ekonomik destek bağladık. Verdiğimiz paraların çocuk için harcanıp harcanmadığını de denetliyoruz. Bizim malzememiz insan, geleceğimiz. Yaptığımız işte hassas davranmak zorundayız. Bakanlığımız ve bakanımızda bu konuda çok duyarlı. Sosyal devlet olma aşamasında çok hızlı yol kat ettik ve doğru şeyler yapıyoruz. Mesela Bursa çocuk yurtlarının olmadığı belli sayıdaki illerden bir tanesi. Çocuklarımızın hepsi evlerde kalıyor.

18 yaşında Sevgi Evlerinde ayrılan gençler için neler yapılıyor ve bu bireylerden nasıl geribildirimler alınıyor?

Kurumdan ayrılan gençlerimiz için devletimiz istihdam hakkı sağlamakta(3413 sayılı yasa) ayrıca 18 yaşını doldurup da eğitimine devam eden gençlerimiz(üniversite eğitimi dâhil) eğitimlerini tamamlayana kadar korunma ve bakım altında bulunmaktadır. Ayrıca korunma kararı kalkmış, ancak tek başına yaşamını sürdüremeyecek durumda bulunan kız çocukları, kurumca himaye olunur. Bu çocukların emek karşılığı iaşe, ibate ve harçlıkları kurumca karşılanmak kaydıyla kurum hizmetlerinde çalışmaları da sağlanabilmektedir. Yine kurumdan reşit olarak ayrıldıktan sonra ekonomik sıkıntı içerisine giren gençlerimize de ekonomik destek sunulmaktadır. Bu çocuklar bize emanet edilmiş çocuklar kendi evlatlarımızı nasıl kapının önüne koyamıyorsak burada yaşayan evlatlarımızı da kapının önüne koyamayız. 18 yaşından sonra evden ayrılan gençleri mutlaka bir eve yerleştiriyoruz. Belli bir müddet kirasını ödüyoruz. Bu çocuklardan aldığımız geribildirimler ise bizi mutlu ediyor. Ayrıca burada 2 yıl kalan bir çocuk her yıl devletin açmış olduğu sınavlarla ya da çekilişle branşına göre devlet memuru olabiliyor.

 

Koruyucu aileler belirlenirken hangi yol izleniyor ve Bursa’da kaç çocuğun koruyucu ailesi var?

Koruyucu aile olabilmek için belli şartlar var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, 25-65 yaş arası olmak, sürekli Türkiye’de ikamet etmek, düzenli geliri olmak, bulaşıcı hastalık taşımamak, sabıka kaydı olmamak ve ilkokul düzeyinde eğitim almış olmak, bu şartları taşıyan kişiler evli ise çift olarak bekâr ise tek olarak müracaat etmektedirler. Haklarında gerçekleştirilen mesleki çalışmalar sonucu uygun görülmeleri halinde koruyucu aile statüsünü almaktadırlar. Sonrasında aşamalı olarak kurumumuzda bir çocuğumuzla tanıştırılmakta ve uyum sağlanması halinde de çocuğumuzla beraber yaşamaya başlamaktadırlar. Bursa ilinde 127 aile yanında 142 çocuğumuz bulunmaktadır.  Bursa’nın aileleri çocuklara sahip çıkıyor ancak bu yeterli değil. Özellikle 0-6 yaş grubu çocukların bizde kalmasının bir gereği yok koruyucu ailelerin yanlarında daha mutlu olurlar. Çünkü bu çocukların aile ortamına ihtiyacı var.

 

Koruyucu ailelerden gelecek zararlardan çocukları koruyabilmek için alınan yöntemler nelerdir?

Burada önemli olan husus şudur; biz ailelere çocuk bulmuyoruz, çocuklarımıza aile buluyoruz. Koruyucu aileler zaten çok ciddi değerlendirmelerden geçerek koruyucu aile statüsünü almakta ve bu değerlendirmeler konusunda uzman meslek elemanları tarafından yapılmaktadır. Ayrıca çocuklarımız koruyucu ailenin yanında düzenli olarak izlenmekte, psiko-sosyal, fiziksel gelişimleri takip edilmektedir. Olası bir risk durumunda ise gerekirse koruyucu aile hizmeti sonlandırılabilinmektedir.

Babaanne maaşına gelenekçi aile yapısını benimseyen aileler karşı çıkıyor siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu hizmetin esasında gelenekçi yapıyı yıpratmak yok tabi ki, bizim ülkemizdeki büyük anneler de böyle bir destek olmazsa torunlarına bakmayı da bırakmayacaklar, bu sadece büyük annelere devlet olarak bizde yanınızdayız mesajını vermektir.

Kurumlardan kaçan çocukların azaltılması için ne gibi önlemler alınabilir?

Bizim evlerimiz cezaevi sistemi ile çalışmamaktadır, zaten çocuklarımız böyle bir hissiyatı da yaşatmak istemeyiz. Bu çocuklar suçlu değiller ki, kendileri mağduru oldukları olaylardan dolayı suçlu muamelesi görsünler. Biz dışarıdan gelecek tehlikelerimiz için bazı kurumlarımız özellikle bu konuda daha hassas olduğundan gerekli önlemleri almaktayız. Çocuklarımızın kurumdan kaçma sebepleri kurumlarımızdaki herhangi bir olumsuz durum değil bunun bilinmesini isterim. Yalnız kurum içinde çocuklarımızla gerçekleştirilen mesleki çalışmalarda ve görüşmelerde kurumun amacının kendilerini evlerine en iyi şekilde geri döndürmek olduğu, sokağın tehlikelerle dolu olduğu, kuruluştan izinsiz ayrılmasının, kendisi için olumsuz sonuçlar doğurabileceği anlatılmaktadır. Biz esasında çocukların yurttan kaçmasından ziyade çocukların kuruma alınmadan ailesinin yanında nasıl mutlu bir yaşantısı olur bu konuya odaklanmalıyız.