Ali Eşref UZUNDERE

Büyükşehir belediyesi ile Bursa Kent Konseyi Başkanlığı'nca Merinos AKKM Orhangazi Salonu'nda 'Güçlü Bir Türkiye İçin Cumhurbaşkanlığı Sistemi' adı altında bir konferans düzenlendi. Yoğun katılımın gözlendiği konferansı Siyaset Bilimci Mahmut Yavuz’un yönetti. Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yalman, Anayasa Hukukçuları Doç. Dr. Serdar Korucu, Doç Dr. Adnan Küçük konuşmacı olarak katıldığı konferansın açılış konuşmasını yapan Bursa Kent Konseyi Başkanı Hasan Çepni 'Diriliş' yolunda olan Türkiye’nin Referandum sürecini iyi okuması gerektiğini söyledi.

ATILAN BİR ADIM VAR

Büyükşehir Belediye Başkan vekili Şükrü Köse de konuşmasında Cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkemizin geleceği adına önem arz ettiğini, Meclis'in yoğun çalışması sonucu Anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin ülkemizin geleceği açısından atılan bir adım ve atılım olduğunu bildirdi. Açılış konuşmalarının ardından Siyaset Bilimci Murat Yılmaz'ın yönettiği konferansa geçildi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yalman, mevcut Parlamenter sistemin fotoğrafını çektiği konuşmasında, Türkiye'nin demokrasi tarihinin bir darbeler tarihi olduğunu, mevcut sistemin sıkıntıları çözmediğini, sıkıntılar ürettiğini ifade etti.

PARLAMENTER SİSTEM SORUN ÜRETİYOR

Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışmasının çok önemli olduğunu belirterek, "Ben bir akademisyen olarak Türkiye’nin kurtuluşunun Cumhurbaşkanlığı sisteminde olduğunu düşünüyorum" diyen Doç. Dr. Yalman, Türkiye’de var olan mevcut sistemin adı ne olursa olsun, sorun çözen bir sistem değil, sorun üreten bir sistem olduğunu söyledi.

Türkiye’nin böyle bir lüksü yok

Şu anki 65. Hükümet'in Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı olduğunu belirten Doç. Dr. Hüseyin Yalman, sistemi bir matematik problemi ile şöyle arz etti: "Ülkemizde her hükümetin ömrünü 4 yıl var saydığımızda 65x4=260 yıl yapar. Bunu 1923 ile topladığımızda 2183 yılda 65 hükümetin olması lazımdı. Fakat biz Cumhuriyet'imizin 93. yılında 65 hükümet tüketmişiz. ABD 227 yılda 45 Başkan, biz 93 yılda 65 Başbakan. Türkiye’nin böyle bir lüksü yok. Bize güçlü bir yönetim, hızlı karar alabilen, Bursa’nın sorunlarını daha hızlı, Ağrı’nın sorunlarını daha hızlı çözebilen bir sisteme ihtiyacımız var."

TÜRKİYE’DE HER ŞEY DEĞİŞECEK

Konuşmasında, herkesin “Cumhurbaşkanlığı sistemi gelecekte ne olacak?” diye sorduğunu bildiren Yalman, "Bir şey değişiyor her şey değişiyor, sözünde olduğu gibi Türkiye’de her şey değişecek. Milli gelir inşallah 2023 yılında 20 bin dolara çıkacak. Türkiye bölgesel ve küresel bir güç haline gelecek. Türkiye, dünyanın süper liginde yer alacak inşallah” dedi.

Mesele kişimeselesi değildir

 Türkiye’de koalisyonlar devrinin kapanmasını istediklerini dile getiren Yalman şöyle konuştu:

“Salonlara gidip konuşup, insanları dinliyoruz. İnsanlar hazır. Sandığın önlerine gelmesini ve Tayyip Erdoğan’ı bir an önce cumhurbaşkanı yapalım diye bekliyorlar. Bakın göreceksiniz. İnşallah sandıktan çok güzel sonuçlar çıkacak. Şimdi bir rakam vermeyeyim. AK Parti, MHP ve CHP tabanı ile Türkiye’nin diğer yerleri referanduma evet oyu vereceklerini düşünüyorum. Çünkü Bir partiye oy vermiyoruz. Türkiye’nin geleceğine,  çocuklarımızın geleceğine oy veriyoruz. Onun için ben yüksek bir oranda evet oyu çıkacağını düşünüyorum.”

52 YIL İSTİKRARSIZLIKLA GEÇTİ

Konuşmasında Türkiye’nin 66 yılda 6 darbe yaşadığını, bu darbeler sonucu,  başbakan ve bakanların idam edildiğini, mevcut sistemin bilançosunun ağır olduğunu anlatan Yalman, şunları kaydetti: “27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat Post modern,  17 Nisan 2007 ve 15 Temmuz FETÖCÜ darbe girişimini yaşadık. Çünkü darbeleri mümkün kılan bir sistem var. Parlamenter sistemin yönetim krizi var. 1950-2002 arası 52 yıl istikrarsızlıkla geçti. Ülke 70 sente muhtaç oldu. Toplum ve siyasette kardeş kavgası oldu. 1980’de 115 tur oylamaya rağmen cumhurbaşkanı seçilemedi, Türkiye 5 ay cumhurbaşkansız kaldı. Koalisyon pazarlıkları nedeniyle ülke uzun süre hükümetsiz dönem yaşandı. Siyaset değer ve itibar kaybetti. Her 10 yılda bir askeri darbe oldu! Her darbe, ülkede istikrarı bozdu! Demokrasi askıya alındı. Darbeler sonucu partiler kapatıldı. Başbakan, bakanlar idam edildi. Büyük acılar yaşandı. Ülke cezaevine döndü.”

POLİTİK DEPREMİN BAŞLANGICI

Konferansında Özal'lı yıllara değinerek, Özal döneminde büyük bir büyüme trendi yaşandığını, ekonomide dışa açılım, düşünce, inanç ve teşebbüs hürriyeti, eğitim, kalkınma, refah bayındırlık, ulaşım alt yapısı alanlarında büyük dönüşümler gerçekleştiğini; Özal sonrası ise devlet sisteminin çöktüğünü ifade eden Doç. Dr. Hüseyin Yalman, Türkiye’nin Ağustos 1999'da yaşadığı depremin, aynı zamanda yaşadığı politik depremin başlangıcı olduğunu söyledi.

Sesiz devrim

3 Kasım 2002’de iktidara gelen Ak Parti dönemini Türkiye’de sessiz devrim olarak niteleyen Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Yalman, “Recep Tayip Erdoğan, 5 genel, 3 yerel, 2 referandum ve bir cumhurbaşkanlığı olmak üzere 11 seçim kazandı. Türkiye tarihinde ilk kez 15 yıllık politik ve ekonomik istikrar, Millet özgüven kazandı. 21. Yüzyıl Türkiye’nin yüz yılı olacak” diye konuştu.

Eski siyasetçilerin Başkanlık görüşleri

Konuşmasında başkanlık sisteminin Türkiye’de 47 yıldan beri tartışıldığını bildiren Yalman, Başkanlık sistemini kimlerin istediği konusunda şu hatırlatmayı yaptı: 'MNP Programı(1969): Etkin ve hızlı bir yönetim için başkanlık sistemi olmalı.'MSP Programı(1973): 'Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamları tek bir yerde toplanmalı ve Başkanlık sistemine geçilmelidir.'

MSP 1973 Seçim Beyannamesi: - 'Başkanlık sistemine geçilecek.'

 Alpaslan Türkeş, 9 Işık kitabı (1969):  'Tarih ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz.'

-Yürütmeyi cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz, Her konuda bütünleşmeci olduğumuza göre, icranın başında da bütünleşmeci olmalıyız.

-Türk tarih felsefesi ve tarihinde icra organı hiçbir zaman bulunmamış yanı tek bir başkan tarafından yürütülmüştür.

-Milliyetçi hareket tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır.

-Hızlı ve güçlü bir iktidar için başkanlık sistemine geçiş şart.

 Süleyman Demirel: (6 defa gidip 7 defa gelen lider) 40 yıllık siyasi hayatında başkanlık sistemini savundu. 1980 adalet partisinin cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile ilgili tek maddelik anayasa değişikliği teklif etti. Cumhurbaşkanlığı döneminde başkanlık sistemi, yeni anayasa ve anayasal vatandaşlığı savundu.

 Turgut Özal: Başkanlık sistemini var oluşsal bir biçimde savundu. Başkanlık sistemini toplumun gündemine soktu. Türkiye’nin tek partili olduğu dönemlerde istikrarı sağladığını, parlamenter sistemin krizler ürettiğini savundu. Türkiye’nin var olabilmesi için başkanlık sistemini istedi.

 Muhsin Yazıcıoğlu: Parlamenter sisteme göre cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla. Başkanlık sistemine göre, yetkileri çok az. Bunu da yeterli yerine oturtmak gerekiyor. Tercih yapılmalı, Başkanlık sistemi mi, parlamenter sistem mi? Biz başkanlık sistemini savunuyoruz.

 'Neden Başkanlık sistemi', 'Başkanlık sistemi üniter yapıyı bozar mı?' soruları ile sıkça karşılaştıklarını bildiren Yalman, şöyle konuştu: “Mevcut parlamenter sistem köhne ve yıpranmıştır. Sistem değişimi ile lider ülke konumuna gelmem mümkün. Başkanlık sistemi ile Türkiye uluslar arası sistemde daha fazla rekabet edebilir. Ülke içi yapısal sorunlar başkanlık sistemi sayesinde ortadan kalkar. ABD’de başkanlık sistemi, federal yapı var. Almanya, kanada, Hindistan, Avustralya’da parlamenter sistem, federal yapı var. Fransa’da yarı başkanlık sistemi, ünitem yapı var. Güney Kore, Peru, Kostarika’da başkanlık sistemi üniter yapı var. Bir ülkenin üniter veya federal yapıya sahip olmasının sistemle ilgisi yoktur. Başkanlık sistemi; istikrarlı yönetim güçlü bir iktidar yönetimidir. Temsil sorunu yok, başkan doğrudan halk tarafından çoğunluğun oyu ile seçilir ve gücünü haktan alır.  Aşırılıklara geçit yoktur. Karşılıklı denge ve kontrol sistemi, hızlı karar alma etkin yönetim, parlamentonun etkinliğinin artırılması vardır.”

TARİHİ SÜREÇLER

Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Serdar Korucu ise, hükümet sistemlerinden bahsederken siyasi karar alma mekanizmalarının nasıl düzenleneceğinin konuşulduğunu söyledi. Kararları kimin alacağı ve kimin uygulayacağının tartışıldığını ifade eden Korucu, parlamenter sistem ile başkanlık sistemlerinin tarihî süreçlerini anlattı.

Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Adnan Küçük, cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili eleştirilerin tamamen bilgi eksikliğinden kaynaklandığını söyledi.

ŞOFÖR SAYISI ARTAR

Muhalefetin hazırlanan metni okumadan yeni sistemi eleştirdiğini belirten Küçük, ülke yönetimini arabaya sürmeye benzeterek direksiyon başında bir kişi olmasıyla 20 kişi olmasının aynı olmayacağını ifade etti. Parlamenter sistemin bir aracın asgari iki şoförle sürülmesi anlamına geldiğini anlatan Küçük, "Koalisyon ortakları sayısınca şoför sayısı artar. Tek araçtaki bu kadar şoförle yarış kazanılmaz. Türkiye dünya siyasetinde her alanda yarış içerisindedir. Başkanlık sisteminde lider tek başına direksiyona geçer ve hedefe doğru ülkeyi götürür. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanının hiçbir sorumluluğu yoktur. Yeni sistemde ise yaptığı her işten mesul olacak ve tüm suçlarından yargılanabilecektir. Yaptıkları Danıştay'ın ve Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabi olacaktır" diye konuştu. Konuşmaların ardından soru cevap bölümüne geçildi. Programın sonunda Bursa Kent Konseyi Başkanı Hasan Çepni ve Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Şükrü Köse tarafından plaket takdim edildi.