Sevinç ÇELEBİ

26 yıldır kızına hem annelik hem de babalık yapan ve aşçılık yaparak geçimini sağlayan Nilgün Ergözen (50), geçtiğimiz yıl talasemi hastalığına yakalandı. Obezite hastası ve de tedaviye ihtiyacı olan kızı Melike Ergözen (27) ile 26 yıl yalnız yaşayan anne, hastalığı nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kaldı. Çalışamadığı ve parası olmadığı için ev sahibi tarafından icra yoluyla evden çıkarılan çaresiz anne ile kızı, sokakta kalmamak için Kumla’da kirada oturan yaşlı annesinin yanına gitti. Bir yıl Kumla’da ikamet eden anne kız, yaşlı kadının ağır ameliyat geçirip Fomara’da oturan oğlunun ve gelininin yanına yerleşmesi sonucu ikinci kez evsiz kaldı ve gidebilecekleri yer olmadığından mecburen dededen kalan ancak zamanla balicilerin ve sarhoşların mesken tuttuğu metruk binanın tam dibindeki arsaya kurdukları çadırda yaşamaya başladı. Sokakta kalan anne kızın tek koruyanı ise yıllardır (12) yanlarında baktıkları Ceo isimli köpekleri oldu.

HER YERE HABER VERDİK SÜREKLİ RET CEVABI ALDIK

Üç ay boyunca her yere haber verdiklerini ancak sürekli ret cevabı aldıklarını, kimsenin anne kızın durumuyla ilgilenmediğini belirten komşuları, son çare seslerini duyurabilmek adına gazetemize ulaşıp yardım istedi. Gelen ihbar üzerine durumu yerinde görmek için gittiğimizde, yaşadığı dramı anlatan Nilgün Ergözen, “26 yıl aşçı olarak çalıştım. Çocuğuma hem annelik hem de babalık yaptım. Zor ancak kimseye muhtaç olmadığımız bir hayatımız vardı. Kızım Melike’yle birlikte herkes gibi geçinip gidiyorduk. Yıllarca tek başıma çalıştım, didindim ve kızımı okuttum. O artık lise mezunu. Tam kızımın üniversiteli olmasını hayal ederken, peş peşe gelen hastalıklarla ve talihsizliklerle önce işimden, sonra da kirayı ödeyemeyince oturduğumuz evimizden oldum. İcraya verildim. İkimizin de sağlığı elverişsiz. Çabalarıma rağmen iş bulamadım. Üç aydır Muradiye’de, Yahşibey Emek Sokak’ta bulunan, dededen kalma, bir sürü mirasçısı olan küçük bir arsada, kısacası sokakta hayatta kalma mücadelesi veriyoruz. Eşyalarımızı yığdığımız arsanın karşısında evi bulunan çocukluk arkadaşımın ve birkaç iyi yürekli komşunun yardımıyla aç kalmıyoruz. Sağ olsunlar bu durumdan kurtulmamız için ellerinden geleni yapıyorlar ancak her komşumuz öyle değil" dedi.

BAŞIMIZI SOKACAK BİR ÇATIMIZ OLSUN İSTİYORUZ

Ergözen, “Bize yardımcı olmak isteyen 3-4 kişinin haricinde hiç kimsemiz yok. Uykular haram oldu. Nöbetleşe uyuyoruz ki başımıza bir şey gelmesin. Herkes bizim buradan gitmemizi istiyor. Haklılar da. Ancak gitmemiz için hakaret etmeleri ve üstümüze araç sürmeleri vicdansızlıktır. Biz de bu şartlardan memnun değiliz. Herkesten fazla başımızı sokacak bir çatımız olsun istiyoruz” dedi. agazete’de manşetten yayınlanan haberde, ünlü programcı Müge Anlı’nın da isminin geçmesi üzerine duyarsız kalmayan ve harekete geçe ATV ekibi, haberin yayınlandığı sabah agazete’yi arayıp mağdurların iletişim bilgisi istedi. 

HABERDAR OLUR OLMAZ KOŞTUM

agazete olarak, anne kızın akıbetinin takipçisi olarak, yerinde olup biteni görmek için tekrar soluğu Muradiye’de aldık. Anne kızdan, ATV ekibinin yola çıktığı bilgisini aldığımız süreçte, Bursa Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Erkut Öneş de aileyi yerinde bizzat ziyaret etti. Durumdan yeni haberi olduğunu ifade eden Öneş, bir yandan geçmiş olsun dileklerin iletirken diğer yandan, ilk etapta kısa süreliğine aileyi sığınma evine almak istediklerini söyledi. Onları bir hafta kadın sığınma evinde misafir edeceklerini, daha sonra ise 6 aylığına bir daireye yerleştirip, kiralarını ödeyeceklerini ifade eden Öneş, fatura ve ilaç desteği sözü de verdi ancak bunu çözüm yolu olarak görmeyen aile, Bursa Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Erkut Öneş’e teşekkür ederek yardım talebini geri çevirdi ve Müge Anlı’yla yola devam etmek istediğini söyledi. 

İHTİYACIMIZ OLAN KALICI ÇÖZÜM

Nilgün Ergözen, sığınma evine ve sonraki sürece sıcak bakmama gerekçesini ise şöyle açıkladı: “Ben ve kızım hiç kimseden para vs istemiyoruz. Üç ay öncesine kadar herkes gibi bizim de bir evimiz, eşyalarımız ve yaşantımız vardı. Talihsizlik sonucu evimizden olduk ve eşyalarımızla sokakta kaldık. Bu yüzden sığınma evi bizim için çözüm değil. Bu teklifi kabul ettiğimiz durumda, yıllarca alın terimizle satın aldığımız, hatıraların da arasında bulunduğu eşyalarımız, kızımın yıllarca itinayla gözü gibi kolladığı kitapları sokakta kalacak ve büyük ihtimal daha ilk gecede yağmalanacak. Benim gönlüm buna razı gelmez. Ayrıca sığınma evine gittiğimizde 12 yıldır birlikte yaşadığımız ve evlat bildiğimiz Ceo isimli köpeğimizden de ayrılmak zorunda kalacağız. Bunu da asla istemiyoruz. Çünkü Ceo zaten bir kez sahip değiştirmiş ve uzun yıllar her geçen sarışın kadında sahibini aradı durdu. Bu psikolojiyi tekrar ona yaşatamayız.”

TEK İSTEĞİMİZ BAŞIMIZI SOKACAK BİR EV VE TEDAVİ

Tek ihtiyaçları, dededen miras kalan arsaya devletten veya hayırsever birisinden bir konteyner veya tek odası, mutfağı ve banyo tuvaleti olan prefabrik bir ev olduğunu belirten Nilgün Ergözen, “Şimdi boş gördüğünüz (eşyalarımız yığdığımız) arsada daha önce babamın evi vardı. Kızım burada doğdu ve büyüdü. Ve bizler artık burada, baba ocağı diyebileceğimiz yerde kalmak istiyoruz. Evde mantı açar, çay demler satar, ekmeğimi kazanırım. Ancak hastalığım dolayısıyla uzun saatler ayakta duramadığımdan, normal bir işyerinde çalışamam. Bu yüzden Bursa Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Erkut Öneş’in yardım önerisini bu kez ben reddetmek zorunda kaldım. Çünkü bu yardım 6 aylık veya süreli bir yardım, sonrası çalışıp kiramı ödemem bekleniyor. İnşallah o günler de gelir. Ancak bunun için benim de kızımın da önce tedaviye ve belirli süredir alamadığım ilaçları alabilmeme ihtiyacımız var” diye konuştu.

MECBUR KALDIK

Ergözen, şöyle devam etti: “Daha önce de söylediğim gibi, amacımız asla TV’lere çıkmak, gazetelerde yer almak, ajitasyon yapmak değil. Buna mecbur kaldık. Bursa Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Erkut Öneş’e teşekkür ederiz ancak Müge Anlı’nın programıyla asıl ihtiyacımızın karşılanması için devam etmeyi tercih ettik. Dileriz sesimizi duyan, bizi anlayan ve de yardımcı olanlar olur.”