Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hariciye Teşkilatı güçlü olmayan bir devletin beynelmilel ilişkilerde güçlü olması beklenemez. Ülkemiz bu noktada gerçekten yetkin, nitelikli, kadim değerlerimizi içselleştirmiş, dünyayı ve Türkiye'yi yakından takip eden bir Hariciye kadrosuna sahiptir” dedi. 

 
 

10. Büyükelçiler Konferansına katılan büyükelçilerle öğle yemeğinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yetkin, nitelikli, kadim değerleri içselleştirmiş, dünyayı ve Türkiye’yi yakından takip eden bir Hariciye kadrosuna sahip olduğunu söyledi. 

“4 senede toplam 113 yurt dışı seyahati gerçekleştirdik” 

 

Cumhurbaşkanlığı görevini devraldığı günden beri iç siyasette olduğu gibi özellikle de dış politikada yoğun bir temponun içinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meydanlarda milletimize verdiğimiz söze uygun olarak makamında oturan değil, koşan, koşturan, terleyen bir Cumhurbaşkanı olmaya çalışıyoruz. Nasıl 81 vilayetimizin meseleleriyle yakından ilgileniyorsak, yurt dışında da ülkemizin gücüne güç katmak için gayret sarf ediyoruz. Geride bıraktığımız 4 senede Cumhurbaşkanı olarak resmi ziyaret, çalışma ziyareti ve zirve toplantıları bağlamında toplam 113 yurt dışı seyahati gerçekleştirdik. Başta Afrika ve Latin Amerika’dakiler olmak üzere uzun yıllar ilişkilerimizin kısıtlı seyrettiği devletlerle iş birliğimizi geliştirmenin yollarını aradık. Aynı şekilde 50’si resmi ziyaret olmak üzere 60 devlet başkanını ülkemizde misafir ettik. Pek çok üst düzey toplantıya ülkemizde başarı ile ev sahipliği yaptık” diye konuştu. 

Büyükelçiler Konferansına ilişkin konuşan Erdoğan, “Geleneksel hale gelen bu toplantı tüm büyükelçilerimizin aynı çatı altında buluştuğu, istişareler yaptığı, ortak akılla Türk diplomasisinin genel resminin, rotasının ve ufkunun çizildiği önemli bir platform haline geldi. Konferans, uluslararası ilişkilerimizin durumu, geleceği ve başarısı açısından çok kıymetli bir imkandır. Tabii bu seneki toplantının daha öncekilerden farkı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk konferansı olmasıdır” şeklinde konuştu. 

Türkiye’nin Özal'dan Erbakan'a, Türkeş'ten Yazıcıoğlu'na, Demirel’e kadar Türk siyasi hayatında iz bırakmış birçok siyaset adamının hayalini kurduğu bir yönetim modelini demokratik yöntemlerle hayata geçirdiğini kaydeden Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tarihimize, kültürümüze milletimizin beklentilerine ve elbette ülkemizin ihtiyaçlarına en uygun model. Milletimiz bir daha Güneş Motel vari utanç pazarlıklarına şahit olmayacak. Fuzuli gerilimler yaşamayacak, sistemden kaynaklı istikrarsızlıklar ile boğuşmak zorunda kalmayacaktır. Nitekim 24 Haziran gecesi sandığın renginin belli olması ile beraber daha önceki tartışmaların hiçbiri yaşanmamıştır. Millet sandığa giderek hem yürütmeyi hem de yasama organını belirlemiştir” ifadelerini kullandı. 

“Dünyayı ve Türkiye'yi yakından takip eden bir Hariciye kadrosuna sahiptir” 

“Sistem ne kadar mükemmel olursa olsun başarısını ya da başarısızlığını belirleyecek olan temel faktör insandır. İnsanı dikkate almayan hiç bir sistem başarılı olamaz, insanı motive etmeyen hiçbir model hedeflerine ulaşamaz” açıklamasında bulunan Erdoğan, yeni yönetim sistemin başarı çıtasını insanın belirleyeceğini kaydetti. Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin pürüzsüz bir şekilde işleyebilmesi, en alttan en üstte kadar devlet idaremizin tüm kademelerinde tesis edeceğimiz anlayış ve ideal birliği ile mümkündür. Memurundan amirine, uzmanından başkanına, valisinden büyükelçisine kadar herkes tam bir koordinasyon içinde büyük ve güçlü Türkiye ideali için çalışmak, üretmek, mücadele etmek zorundadır. Kurumsal taassuplara, çatışmalara, yersiz kaygılardan veya koordinasyon eksikliğinden kaynaklanan vakit kayıplarına asla tahammülümüz yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde amir ne kadar önemliyse, riyasetinde çalışan personeller de o derece önemlidir. Valinin görevi ne kadar kritikse, kara yollarımızın durumunu kontrol eden işçinin görevi de o kadar kritiktir. Genel müdürün rolü ne kadar mühimse, vatandaşlarımızın güvenliği için gece uykusundan fedakarlık yapan bekçimizin görevi de o kadar mühimdir. Büyükelçimiz vazifesi ne kadar vazgeçilmezse Kançılarya binasında farklı görevlerde çalışan personelin vazifesi de o derece vazgeçilmezdir. Statüsü, konumu, ünvanı ne olursa olsun devlet teşkilatımızın tüm kadrolarının aynı vazife şuuru ile aynı adanmışlıkla meseleye edilmesi gerekiyor. Hiç kimsenin sistemi tıkanmasına, yavaşlatmasına müsaade edemeyiz. Şüphesiz bunu sağlayacak olan da öncelikle kurumların üst yöneticileridir. Yeni dönemde üst kademe yöneticilerimizin omuzlarına eskisine göre çok daha büyük sorumluluklar düşüyor. Özellikle bulundukları ülkelerde devletimizi ve Cumhurbaşkanlığı makamını temsil eden siz değerli büyükelçilerimizin mesuliyetleri daha da ağırlaşıyor. Sizler bugüne kadar görev yaptığınız yerlerde büyük bir ülkenin ve büyük bir milletin evlatları olarak hiç şüphesiz faaliyetlerinizi başarıyla sürdürdünüz. Devletimizin ve hükümetimizin dış politika vizyonuna uygun olarak pek çok diplomatik çalışmalarda yer aldınız. Binlerce yıllık devlet geçmişimizi ve onun ayrılmaz bir parçası olan hariciye geleneğimizi en güzel şekilde temsil ettiniz. Görev yaptığınız ülkelerde ve uluslararası kuruluşlarda diplomasinin inceliklerini kullanarak ülkemizin konumunu üst sıralara taşıdınız. Emekleriniz için her birinize şansım ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği uluslararası zaferlerde siyasi iradenin kararlı ve dirayetle tavrının yanında siz büyükelçilerimizin de çok önemli payı bulunuyor. Hariciye Teşkilatı güçlü olmayan bir devletin beynelmilel ilişkilerde güçlü olması beklenemez. Ülkemiz bu noktada gerçekten yetkin, nitelikli, kadim değerlerimizi içselleştirmiş, dünyayı ve Türkiye'yi yakından takip eden bir Hariciye kadrosuna sahiptir. Birikimleriyle, özgüvenleri ile daha pek çok üstün vasıflarıyla bizim diplomatlarımızın güçlerini ve kabiliyetlerini gayet iyi tanıdığım ve biliyorum. Açıkçası bu kadroyu yeteri kadar etkin şekilde maalesef kullanmadığımıza da inanıyorum. İnşallah yeni dönemde sizlerden daha büyük gayretler ve sonuçlar bekliyoruz” açıklamasında bulundu.  

'Bu atakların farklı biçimlerine karşı da hazırlıklı olmalıyız'

Görünen köy kılavuz istemez. Son birkaç haftadır yaşadığımız hadiseler hepimize şu gerçeği bir kez daha gösterdi. Türkiye diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide bir kuşatmayla karşı karşıyadır. Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25 Aralıkla devam eden, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle bir üst aşamaya taşınan saldırıların bir müddet daha devam edeceği açıktır. Türkiye’nin milli onurunu, şahsiyetini hedef alan bu atakların farklı biçimlerine karşı da hazırlıklı olmalıyız.