BALKANTÜRKSİAD’ın Facebook hesabından canlı yayınlanan programda, Prof. Dr. Şengör Balkanları ve Bursa’yı konuştu. BALKANTÜRK Akademi Başkanı Şehzan Seçen’in moderatörlüğünde gerçekleşen yayının açılışında konuşan BALKANTÜRKSİAD Başkanı Berat Tunakan, dernek yapısıyla ilgili Prof. Dr. Şengör’ü bilgilendirdi.

BALKANTÜRKSİAD Başkanı Tunakan, “Biz BALKANTÜRKSİAD olarak 400’ü aşkın iş insanının oluşturduğu bir sivil toplum örgütüyüz. 2 ana amacımız var; üyelerimizin arasındaki ilişkileri geliştirmek, bir de Balkanlarla olan ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamak. Yaptığımız tüm faaliyetlerimizi bu minvalde gerçekleştiriyoruz. Dernek merkezimizin yer aldığı BALKANTÜRK Evi’mizin yanı başında planladığımız Balkantürk Parkı’nın yapımını sürdürüyoruz. Özellikle her Balkan ülkesinden önemli eserlerin yer alacağı bu parkta Balkanları yaşatacağız” dedi.

BALKANTÜRK Eğitim Vakfı Başkanı Aytuğ Onur da, BEV’in faaliyetlerinden bahsederek şunları söyledi: “Pandemi nedeniyle tüm dünya olarak zor bir sınavdan geçiyoruz. Milletimizin iftihar edilecek hasletleri sayesinde bu sınavı çok iyi verdiğimizi düşünüyorum. Bizler de Vakıf olarak özellikle bu süreçte öğrencilerimizin sıkıntılarına merhem olmaya devam ettik. Yurt dışı transferleriyle ilgili sorunlarını çözdük. Önümüzdeki dönemde ekonomik olarak etkilerini gösterecek olan bu virüs, en çok da öğrencilerimizi etkileyecektir. O sebeple 500 burs hedefi koyduk önümüzdeki dönem için. Buna şimdiden katkılar gelmeye başladı. Herkesin katkısını da bekliyoruz.”

“BALKAN SAVAŞLARI BÜYÜK TRAJEDİLERE SEBEP OLDU”

E-Sinerji toplantısının konuğu Balkan kökenli akademisyen ve bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör de, Balkanlar ve Bursa konu başlığında önemli bilgileri konuklarla paylaştı.

Ailesinden birçok kişinin Balkan Savaşı’nın mağdurlarından olduğunu ifade eden Prof. Dr. Celal Şengör, “Vatan kaybetmenin travmasını ben ailemin içinde, dedemlerden, babaanne ve anneannemden gördüm. Annemin babası rahmetli Mehmet Dedem, Yanya’dan Balkan Savaşları sonunda gelmiş. Balkan Savaşları bizim için büyük bir üzüntü vesilesidir. Çok trajedi yaşanmıştır. 3-5 tane küçük çok sonradan ortaya çıkmış devletin koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nu yenip, İstanbul Yeşilköy’e kadar gelmeleri çok üzücüdür. Tabi bunun çeşitli sebepleri vardır ama ben en başa gitmek istiyorum. Osmanlı Devleti Balkanları fethetmiş ama bu fetih istenilen neticeyi vermemiş. Çünkü 400 sene sonra bile bir araya gelip sana karşı geldiler. Demek ki oradaki insanlarla kültür olarak kaynaşamadık, oradaki insanları içimize alamadık, onlar ve bizler olmaktan çıkamadık. 1912-1913 Balkan Savaşı faciası bunun neticesidir” şeklinde konuştu.

Çare Büyükşehir'de Çare Büyükşehir'de

Balkan Savaşları’nda birçok trajedi yaşanmasına rağmen Balkan göçmenlerinin beraberinde birçok özelliği de getirdiğini ifade eden Şengör, “Çok acıklı bir dönem yaşandı ama beraberinde birçok şeyi de getirdi göçmenler. Balkanlılar, gelirken Avrupa’dan görgü, bilgi, medeniyet gibi kavramları beraberinde getirdi. Balkanların yemeği başkadır, kültürü başkadır, temizliği, tahsili ve dünyaya bakışı başkadır. Eşitlikçidir, kadına yaklaşımı başkadır. Göçmen köylerine gittiğinizde bunu net bir şekilde görürsünüz” dedi.

“TARİHTE SANATÇILARIN İSMİ POLİTİKACILARDAN UZUN ÖMÜRLÜDÜR”

‘Liderlerin ortaya çıkması zorlaştı. Yapılanlar sürdürülebilir olmuyor. Bu da olası liderlik süreçlerinde insanların öne atımlarını engellemez mi?’ sorusuna cevap veren Şengör, “Tarihte hiçbir şey sürekli değildir. Sürekli olan bir tek şey var. Eğer siz insanlığa bilim adamı ve sanatçı olarak herkese yarayan bir şey verdiyseniz o zaman adınızı silmek biraz zordur. Bunun dışında askerlerin ve politikacıların isimlerinin uzun ömürlü olması kolay değildir. Askerler veya politikacılar kimilerine göre liderdir kimine göre felakettirler. Cengizhan, Büyük İskender bunlardan bazıları. Sanatçılar ve bilim adamları çok daha uzun ömürlüdür. Mesela Beethoven tüm dünyaya mal olmuş bir sanatçıdır” şeklinde konuştu.

Bursa’da birçok akrabasının yaşadığını ve çocukluğunun da bir bölümünün Bursa’da geçtiğini belirten Prof. Dr. Şengör şunları söyledi: “Bursa çocukluğumda çok güzel hatıralarımın olduğu bir şehirdir. Bursa bir cennettir. Bizim Bursa’da fabrikamız vardı. Rahmetli Dayım oraya lojman yapmıştı ve bende yazları gelirdim. Benim çocukluğumda Bursa var. Ancak üzülerek söylemek isterim ki, ben artık Bursa’ya gidemiyorum. Çünkü Bursa’yı, görmek istemiyorum. Benim çocukluğumdaki yeşil Bursa yok oldu.”

Bir soru üzerine üniversiteler ile ilgili de eleştiride bulunan Prof. Dr Şengör, sözlerini şöyle noktaladı: “Üniversiteler, şurup gibi içilecek bir şey değildir. Üniversitenin bir bilim geleneği vardır. 250 yıllık İTÜ’ye büyük bir kütüphane yapamıyoruz. Biz zahmete gelemiyoruz. Zaten biz bilimle vs. ilgilenmiyoruz. Diplomamı alayım, iş sahibi olayım, para kazanayım. Derdimiz bu. Sonra insanlar tatmin olamıyor, mutsuz oluyor.” (İHA)