Hala devam ettirilen ve bir hayli ilginç karşılanan bu gelenek, şaşkınlıkla karşılansa da, kasaba halkı bunu ölülere saygının bir gereği olarak görüyor.

Toraja kabilesi, ölülerini defnetmiyor. Onları giyindirip kuşandırıyorlar ve eşyalarını da yanına bırakıyorlar.  Evlerinde muhafaza ettikleri ölüler için yemek bırakıyorlar. Hatta, evde yaşayan çocuklar ses yaparsa, 'Büyükanne uyuyor, ses yapmayın' diyorlar.

Ölülerin çürümemesi için hemen her gün bir kimyasal sıvı ile vücutlarını temizliyorlar.

Bazı aileleler ise, ölülerine evinde bakmak yerine bu 'Kaya mezarlığı' denilen bu mezarlıklarda sergiliyorlar.

Babasını kaybeden ve halkın geri kalanı gibi cesedi evde tutan kasaba sakinlerinden Elisabeth Rante, bu tavrı şu sözlerle açıklıyor: "Bunu yapmamızın nedeni onu çok seviyor ve sayıyor olmamız. Önceden birlikte yemek yerdik, şimdi bizim onu doyurmamız lazım"

Formalin isimli bir karışımı cansız bedene sürerek, cesedin çürümesini engelleyen kasaba halkı, günde 4 öğün yemek taşıyor, ölü ile konuşmaya devam ediyor.

Kaynak: Yenişafak