(Özel) Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor...Davul çalan kendini başka ilçede buluyor (Özel) Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor...Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Özlem ATAÇ  
Ekonomik sıkıntıların vurduğu vatandaş zorunlu giderlerine öncelik verince diğer harcamalarda mecburen kısıntıya gitti. Bu kısıtlamaların en tepesinde ise her zaman olduğu gibi sosyal ve kültürel harcamalar yer aldı. Ülkemizde neredeyse en büyük kültür şehirlerinden biri olan Bursa’da yıllardır sanat uğruna saçlarını ağartmış Bedri Karalar, satış yapamadığı için kabak süslemeyi bıraktığını açıkladı. Şu an sadece hediyelik eşya işiyle ilgilenen yılların kabak sanatçısı Bedri Kayalar, ayakta kalma mücadelesi veriyor. 
 
KABAK SANATI DEĞER BULMADI
1945 Bursa doğumlu olan ve yıllardır Tahtakale Çarşısı’ndaki dükkanında sanatını konuşturan Bedri Karalar, “11 yaşından beri sanatla uğraşıyorum. Esas mesleğim aslında ağaç tornacısı. Fakat aradan geçen süre içerisinde birçok işler yaptım. Bursa’nın nüfusu 1960 yılında 200 bin kişiydi. Rahmetli ustam derdi ki ‘artık Bursa’da yaşanılmaz, nüfus çok arttı’. Şu anda nüfusumuz 3 milyon oldu. O zaman da kabak sanatıyla ve hediyelikle uğraşıyordum. O günkü koşullarda nüfus az olmasına rağmen kabak sanatına ilgi olmadı. Bugün 3 milyon oldu yine kabak sanatı değer bulmadı. Tabii bunda en önemli etken yaşanan ekonomik kriz nedeniyle alım gücünün azalması. Ekonomik kriz halkın kültür sanat harcamalarını da etkiledi” dedi. 
Bedri Usta’nın bir zamanlar süslediği birbirinden güzel kabaklar…
 
MADDİ SIKINTILARI AŞAMADIK
Kabak sanatını bıraktığını ama sanata devam ettiğini dile getiren Karalar, şöyle devam etti: “Kabak sanatına 1960 yıllarında başladım. O zamanlar Antalya ve Alanya’ya hediyelik eşyalar veriyordum. Dolayısıyla orada gördüm ve ilgimi çekti ve o şekilde ben de kabak sanatıyla ilgilenmeye başladım. İlk zamanlar çok ilgi gördüm, yıllarca kabak sanatıyla ilgilendim. Son yıllarda yaşanan ekonomik kriz belimizi büktü. Halk artık sanata harcama yapmayı bıraktı. Beklentimiz büyük olmadığı için çok uğraş gerektiren kabak sanatını bıraktım. Şimdi bedensel olarak güç sarfı olmadan yapabileceğim hediyelik eşyalar hazırlıyorum. Yine kendi el emeğimle, sanatımla… Beklentim büyük olsaydı bir çocuk okutmaya kalksak, han hamam alacağız diye mücadele etsek mümkün değil bu el sanatıyla geçinmek. Ve bu sanatla ilgilenen çoğu kişi maddi sıkıntılar içerisinde devam ediyor. Sanat istendiği değeri bulmuyor. Çok küçük minyatür olmalarına rağmen çok büyük bir çaba ve el emeği gerektiriyor. Düşüncelerimiz doğrudan doğruya el emeğimizle bir şeyler üretim insanlarımıza sunmak. Şu var ihtiyaç sahiplerinin yapabileceği bir iş değildir.”
SANAT DEĞERSİZLEŞTİRİLDİ
El sanatının asla bitmeyeceğine de değinen Karalar, “Dünya tekerrürden ibaret, her geçen gün yeni yeni şeyler çıkmaya devam ediyor. Bugün lazerle yapılan şeyler yarın tekrar el sanatıyla yapılmaya devam eder. 1960’lı yıllarda da el sanatları bitti değer verilmiyor deniliyordu bugün de aynı şeyler söyleniyor ve yaşıyoruz da. Hayatım boyunda yaptığım hiçbir sanatımda etrafımda olan örneklere bakmadım, tamamen serbest çalışmaya özen gösterdim. Yaptığım işler birbirini tutmaz. Bugün gittiğim sergilere bakıyorum sanat değeri olmayan şeylere sergi diye bu insanlara yutturuyorlar. Hiç doğruda bulmuyorum yani 4 tane çivi çakan, 3 tane kabak deleni sanatçı diye sunuyorlar. Bir yapılan sanatın birbirleriyle bir bütün olması lazım. Kabakla bezi birleştirmişler sanat yapmışlar. Ürünün yanında bezin derinin ne işi var? Bir plastik çiçeğin ne işi var? Rahmetli ustam ‘Bir gün gelecek insanların resimlerini ters yapacaklar bunu insanlara sanat diye yutturacaklar’ demişti. Ustamın da dediği gibi şu anda onu yaşıyoruz. Bakıyoruz sergi açıyorlar hiç niteliği olmayan şeylerle yazık o salonları işgal edenlere. Şu bir gerçek el elden üstün arşa alaya kadar. Herkes en güzelini yapar ama bunun sergiye uygun olup olmadığını denetleyen bir grup bir ekip vardır. Ona göre bu sergiyi açmak lazım. Sanatı gün geçtikçe değersizleştirdiler” ifadelerini kullandı.