Sevinç ÇELEBİ

Yazımın ilk gününde de belirttiğim gibi biz Bursa basın grubu olarak Orlovets otelde kaldık. 5 yıldızlı otel baştan ayağa yenilenmiş, odaları oldukça büyük olup tüm odalarında dağ ve orman manzarası var. Her bütçeye uygun otel seçenekleri mevcut. Sabah kahvaltımızı ve keyif kahvemizi içtikten sonra belirlenen saatte otel resepsiyonda buluşuyor ve bir gün sürecek çevreyi tanıma turumuzu gerçekleştirmek için hareket ediyoruz. İki gündür yazdığım yazılarda da belirttiğim gibi, keşfe önce kayak pistleriyle ve de çevreyle ilgili bilgilerle başlıyoruz. Bir kaç saat sonra ballı kekikli çayımızı içtikten ve bolca anlattığım Snejanka’ tepesinden bir tık aşağıya inip öğlen yemeğimizi hemen pistin başında bulunan kafe restoranda yemeye karar verip Rodoplara has olan kaçamağı tatmadan geçemiyoruz

GÖNLÜ ZENGİN İNSANLAR

Her ne kadar Pamporovo’nun güzellikleri anlatmakla bitmez cinsinden olsa da, bahsetmeden geçemeyeceğimiz bir gerçek daha var ki o da Kayak koordinatörü İmdat Tuna’nın dilinden düşürmediği ‘Rodopların halkı’. Hemen hemen hiç biri zengin değil… Hatta öğrendiğime göre oraların değimiyle bir çoğu 3-5 kuruşa çalışıyor. Buna rağmen herkes güler yüzlü, herkes mütevazi ve de çok ama çok iyi niyetli. Hal böyle olunca soruyor kendine insan. “Aslında gerçek zenginlik tam da bu değil midir?”

NE ÇOK ÖZLEMİŞİM MEĞER…

Gün bitimine doğru grup olarak Orlovets Otel’in anlaşmalı kayak kiralama merkezine ‘Ski Tsentır 1’e giriyoruz ve biraz da olsa tüm bu güzelliklerin ve de kayağın tadını çıkarmak için görevli ekipten kayak takımlarımızı istiyoruz. Ancak tam da kayak ayakkabılarımı giymeye çalışırken birden bire sarılıyor çevrem. Başta Yuli Chaushev isimli bey olmak üzere daha dört kişi bir yandan benimle sohbet etmeye, diğer yandan bilgi vermeye çalışıyor ve de sıkça “Tekrar ne zaman geleceksiniz” sorusunu soruyor. Lakin benim dikkatimi çeken o değil. Yüzlerinin güleç olması da değil. Her bir yüzden akan insanlık gönlümü fetheden. Öyle oluk oluk akıyor ki… Bir iki dakika sonra onlarla sanki yıllarca tanışıyormuşçasına sohbet ederken ve de kahkaha atarken buluyorum kendimi… İnsanlık! Ne kadar çok özlemişim bu cümleyi meğer…

Yuli Chaushev, Deyan Bashev, Zornitsa Georgieva, Emil Georgiev, Birjiniya Georgieva… İyi ki tanıdım sizi… Sevgiler ve selamlar iletiyorum sizlere Bursa’dan.

Kafamda tüm bu karmaşık duygular devam ederken anlatmaya devam ediyor çok değerli İmdat Tuna… “Rodop dağı bölgesinde yaşayan insanlar, doğa ile içiçedir. Dağ her zaman güzel ve esinlendiricidir. Rodopların Snejanka tepesinin eteklerinde dağın incisi olarak bilinen Pamporovo sayfiyesi bulunur. Burasını ziyaret eden kişinin kalbi ebediyen Pamporovo’da kalır”…

Masal gibi, rüya gibi, cennet gibi… Tuna’nın sesini duyuyorum derinden…

“Pamporovo sayfiye olarak 1933 yılında meydana getirilmiştir. Yerlilerine göre Marmara denizine yol alan kervanlar buradan geçiyormuş. Kervancılar, buranın iğne yapraklı ormanlarından geçerken mola için yolculuklarına ara veriyormuş. Girişken bir yerli çorbacı onlara özel barınaklar yaptırmaya karar vermiş. Pamporov soyadını taşıdığı için yerliler dağın bu kısmına Pamporovo ismini vermiş. Rodoplular yıllar sonra doğanın onlara bahşettiği varlıklara hak ettiği değeri vererek turizmi bir geçim kaynağı olarak geliştirmeye başlamışlar. Birkaç otelin inşa edilmesi ile Pamporovo böylece Avrupa’nın bir spor ve dinlence yerine dönüşmüş…”

ROTA: ŞİROKA LIKA

Kayak yapmanın tadını da yaşadıktan sonra, rotamızı Pamporovo’nun 15 km uzaklığında bulunan tarihi Bulgar kasabası Şiroka Laka’ya çeviriyoruz. Pamporovo’ya veya o bölgeye giderseniz mutlaka sizde Şiroka Lıka kasabasını ziyaret etmelisiniz. Bu etnografya köyü kış aylarında dar sokakları, karlı çatıları, taştan evleri, demir kapılar ve çardakların eşsiz otantikliğiyle göze çarpıyor. Edindiğimiz bilgilere göre her evde şömine var. Rodop tarzında dekore edilmiş odalar, patatnik, klin, kaçamak gibi yöresel yiyecekler ve güzel Rodop müziği eşliğinde inanılmaz bir ortama sahip. Kukeri bayramı gibi festivaller de turistleri cezbediyor. Koleda, Noel günlerinde binlerce turist buraya geliyor. Folklor, güzel takımlar, yöresel yemekler ve doğanın bakir güzelliği turistleri çeken başlıca özellikler….

HEMFİKİRİZ

UNESCO’nun koruması altında olan tarihi kasaba, XVI. yüzyıldan kalma otantik Rodop evleriyle ve genel görüntüsüyle insanı büyülüyor… Artık her birimiz ortak bir fikre varıyoruz; Buralar asla bir günde gezilecek yerler değil. Aksini düşünen yanlışı başta kendine sonra da tarihe yapmış olur… Burada da bolca fotoğraflar çekiliyor, hatıralık magnetler alınıyor ve istemeyerek de olsa otele doğru yol alıyoruz. Akşam kokteylimiz var.

DÖRT MEVSİM PAMPOROVO

Merak edenler için bir kez daha hatırlatmak isterim ki, dört mevsimi de yaşayan Pamporovo’nun kayak sezonu, Aralık ayının sonlarına doğru açılıyor. Yılbaşı ve sömestr zamanlarında en gözde dönemlerini yaşıyor. Ancak son yıllarda bölgeye olan ilgiden ötürü tatil planlarının erkenden yapılması gerekiyor. Çünkü bu dönemlere yakın zamanlar içinde doluluklardan müsaitlik bulmak zorlaşıyor. Kar sezonu ise Mart-Nisan aylarına kadar sürebiliyor. Sözün özü; Pamporovo gerçek anlamda bir kayak cenneti. Her zevke göre bol bol pist var ve yılın çoğunluğu güneşli geçiyor.

HAYALLERİN GERÇEKLEŞME YERİ

Gözleri kamaştıran bembeyaz kar, güneşin altında yıldız gibi parlayan buz tanecikleri, erişilmez tepelerin ihtişamı ve dağ yollarının ince, uzun zerafeti... Mavi semalarda beyaz ipek gibi resimler çizen bulutlar arasından sızan hafif rüzgar, etrafa çam ağaçlarının ferah kokusunu yayıyor… Rutin işler ve şehrin yoğunluğundan kaçıp, stresi, derdi üzüntüleri, kış soğuklarını dağın sıcak kucaklarında dindirmeyi kim istemez ki... Sessiz, sakin bir dağ evinde ve ya karlı manzarayı seyredebileceğiniz bir otel penceresinden, kristal havayı tenefüs ederek, içine çekmeyi kim istemez? İşte bütün bu hayallerin gerçekleşme adresidir Rodoplar!

VE FİLİBE…

Anlatılmaz yaşanır… Benim bir yıl eğitim gördüğüm ve kardeşim dediğim Nonka Yaneva ismindeki arkadaşımın orada ikamet ediyor olması özelliğini taşıyan bir şehir oluşuyla kalbimde apayrı bir yeri var… 2019 yılı Avpura Kültür Başkenti seçilmiş. Pamporovo’ya 80 km uzaklıkta olan ve Osmanlı döneminden kalma eski şehri tam kalbinde bulunan Filibe’de kesinlikle görülmesi ve gezilmesi gereken yerlerden birisi… Bizler bir saat gezebildik. Daha fazlası sizlerin başına inşallah..

 

Tüm bu güzellikleri kimimize ilk kez, kimimize de tekrar görmemize vesile olan başta Nejdet Turizm’in sahibi Nejdet Hamzaoğlu’na, Genel Müdürü Caner Kasap’a, Kayak Koordinatörü İmdat Tuna’ya, ulaştırma hizmetlerinden sorumlu Sebahattin Ersoy ve de bu geziye her birimizi davet eden ve üzerimize titreyen Erdoğan Doğu’ya bir kez daha teşekkürler ve de turizm sektöründe daha nice başarılar…

Sevgili Huriye Gül Kolaylı, Mehmet Çetinkaya, Caner Evyapan, Mehmet Arslan, Sezgin Eren başka bir gezide buluşmak dileğiyle… Sevgiler