Ali Eşref UZUNDERE

18 Mart, 102 yıl önce Çanakkale Zaferleri'nin simgesel kutlama günüdür. Çünkü Çanakkale Savaşları 1916'ya kadar devam etmiştir. Elbette 18 Mart Deniz Savaşları'nın kazanıldığı gündür. Ancak tarihin en kanlı kara savaşları bütün hızıyla aylarca devam etmiştir.

Gelibolu gibi ufacık bir kara parçasında; deyim yerindeyse avuç içi kadar bir toprakta yaşanır bu savaş. Öyle ki; ölen insanlar ayağa kalkacak olsa, savaştıkları alana sığmaz. Çanakkale Kara Savaşları'ndan söz etmeden; böyle bir günü yalnızca "anma" gününe çevirenlerin zihniyetleri, gerçeklere, tarihe ve bize uzaktır.

Bu savaşların baş sorumlusu İngiliz Bahriye Nazırı yani Denizcilik Bakanı Churchill şöyle diyor:  "Yenilmez armadamızın üçte biri sulara gömüldü. Üçte biri kullanılamaz hale geldi. Başarısızlığımız savaşı 2,5 yıl uzattı. 8,5 milyon Avrupalının ölümüne neden oldu. Rusya'da komünistler yönetimi ele geçirdi. Bu olaylar vuku bulurken 30 milyon insan öldü. Biz Boğazı geçemeyince; Müslümanlar, diğer Asyalılar, Avrupa'nın ihtişamından şüphe etmeye başladılar. Biz Hindistan, Pakistan, Bangladeş’teki gücümüzü kaybettik; diğer Avrupalılar da sömürgelerindeki güçlerini..."

Başarısız emparyalistlerin başlarına gelenler

Çanakkale Savaşları'ndan 6 ay sonra, kendinin ifade ettiği başarısızlığından dolayı  “rütbeleri tenzil” edilmiş, İngiliz Bahriye Nazırlığı'ndan “istifa” etmek zorunda kalmış, savaş konseyinden uzaklaştırılmıştır.

Çanakkale Zaferimiz üzerine bir savaş lideri olarak görev yapmasına imkân kalmayınca, bir asker olarak ülkesine hizmet etmek istemiş, o zaman da kendisine “tenzil-i rütbe ile binbaşı rütbesine karşılık gelen tabur komutanlığı görevi verilmiştir.

Tarihin garip tecellilerindendir. Bir başka komutan Çanakkale Savaşları'ndaki başarılarından dolayı Nisan 1916'da Tümgeneralliğe yükseltilmiştir. Tümgenerallik rütbesini getiren Arıburnu, Anafartalar, Conkbayırı, Kireçtepe isimleriyle özetlenebilecek zaferleridir. Biz O'na Atatürk dedik.

Çanakkale Savaşları, gökten saf saf inen sakallı, sarıklı, yeşil cüppeli ruhani varlıklar tarafından kazanılmadı. Çanakkale Savaşları, aniden bastıran sisler, 3'ler 7'ler 40'lar nedeniyle de kazanılmadı.

Çanakkale dinlerin savaştığı yer değildir. Devletini ve başkentini kurtarmaya çalışan Türker’in, emperyalist batıyla yüz yüze geldiği yerdir. Çok dar boğazdır...

 Gelibolu’daki  İngiliz mezarlıklarındaki Müslüman İngiliz askerlerinin isimlerini görmediniz mi? Bundan daha vahimdir, Çanakkale'de göğüs göğse, kıran kırana bir mücadele yaşanıyorken, güneyde Müslüman Arapların, İngilizlerle ittifak yaparak, yine Müslüman olan Türklere saldırmalarına ne denir?

Okumuyoruz ki bunları bilelim..

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; "Millet boşuna ölmez, kan boşuna dökülmez. Eğer zaferler o milletin hayatında derin değişiklikler yapmazsa ve de ona milli güven sağlamazsa, bazı budalaların, onunla böbürlenmesinden başka bir işe yaramaz."

Çanakkale Savaşları ve Zaferleri Türklerin hayatında derin değişiklikler yaptı.

Öncelikle; Mustafa Kemal adı Anadolu’da bayrak bayrak dalgalanarak yayıldı.  Kalpaklı mavi gözlü adamın milli liderliğini hazırladı.

Savaşı'nı başlatırken,  O'nu Çanakkale'deki zaferleri nedeniyle gıyaben tanıyan Anadolu halkı onu kucaklayıp bağrına bastı.  O’da milletinin hayatında derin değişiklikler yaptı.

Padişah olmadan,  halifeliği kabul etmeden, “Şeyh-Şıh-Hoca-Derviş-Evliya” gibi sıfatlarının arkasına salkınmadan İnsanları, ümmet olarak değil, milleti olarak arkasından sürükleyerek değişiklikler yaptı.

Bu kalpaklı mavi gözlü adam, milletini;  ümmet, kul olarak değil, vatandaşlık bilincine ve birey olma özelliklerine kavuşturarak, değişiklikler yaptı.

Kalpaklı mavi gözlü bu adam, 300 yıldır ihmal edilmiş, cehalete terk ve teslim edilmiş Anadolu bozkırından büyük bir vaha yarattı.  Bütün bunları okuyup-üfleyerek, dini siyasete alet ederek,  sırtını din adamlarına dayayarak yapmadı...

Okumuş bin nesil Çanakkale'de yok oldu

İngiliz General Oglander der ki; “ Gelibolu yarımadasındaki kanlı muharebeler Türklerin çiçeğini yedi bitirdi. Çanakkale’nin İngilizler için en önemli kazancı, Türk milletinin okumuş, aydın kesiminin şehit olması; Türkiye’nin gençliğinin dolayısıyla geleceğinin elinden alınmasıdır.”

Çanakkale; Bir umut zaferidir. Kadını-erkeği, öğrencisi-öğretmeni, genci-yaşlısı ile herkesin vatan için topyekûn savaştığı, “bir hilal uğruna” güneşlerin battığı yerdir.

Çanakkale; Vatanın her karış toprağını kutsal bilip; ”Vatan namusumdur” ve “Ne mutlu Türküm diyene” diyen Türk’ü, Kürt’ü, Alevisin, Sünni’si, Arap’ı, Laz’ı, Çerkez’i ile omuz omuza verilerek gerçekleştirilen mücadelenin adıdır.

Gelibolu Yarımadasında, sadece kat kat üstün güce sahip bir düşmanla değil, aynı zamanda “yoklukla” savaşan şanlı bir ordunun zaferidir.

Türk milletinin her kesiminden 253 bin şehit vermiştir. Çok sayıda eğitilmiş insan kaybedilmesi nedeniyle de cumhuriyet döneminde eğitilmiş insan sıkıntısı çekilmiştir. Savaşa katılan İstanbul Tıp Fakültesi öğrencileri şehit olduğundan, İstanbul Tıp Fakültesi 1921 yılına kadar hiç mezun vermemiştir.

Kara savaşları sırasında Metrekareye 6 bin mermi düştüğü, 8-10 milyonda bir ihtimal olan mermilerin havada çarpıştığı yer olan Çanakkale’de, Balıkesir’in Havran ilçesi Çamlık (Manastır) köyünden Seyit Onbaşı iman gücüyle 215 kiloluk top mermisini tek başına kaldırarak topun namlusuna yerleştirerek bir kahramanlık destanı yazmıştır.

Mustafa Kemal Conkbayırı, Anafartalar ve Arıburnu'nda görev yapmıştır. Çıkartmanın ilk günü Conkbayırı'ndaki müdahalesi ve savaşın son aşamalarında üstlendiği görevler, Mustafa Kemal'in askeri yeteneklerini ortaya çıkarmış, "Anafartalar Kahramanı" olarak tanınmasını sağlamıştır.

Çanakkale’de; ya kendi akrabanız, ya komşunuzun yakını ya da dostunuzun yakını ya şehit olmuştur ya da gazi.. Milletimizin ortak paydası olan Çanakkale’yi bu değere taşıyan unsur, burada yatan binlerce kefensiz şehidimizdir. Çanakkale Bigalı Mehmet Çavuş ile Diyarbakırlı Ali Çavuşun yan yana savaştığı yerdir.

Çanakkale; -Ruhu bedenini terk etmiş Türk Milletinin, ruhunun bedenine geri dönüşü, kendine güvenini kazanışı ve öz benliğine kavuşmasıdır. Türk milletinin Ergenekon’dan çıkışı, Anafartalar Kahramanı ve Kurtuluş Savaşımızın lideri, övünç kaynağımız Mustafa Kemal’in ortaya çıkışı ve adını Türk tarihine ve Türk milletinin gönlüne kazıdığı ve kurtuluşa gidenyolun, başlangıcıdır.

 Onların gözüyle bizim ecdadımız

 Anadolu topraklarının kaderini etkileyen Çanakkale Savaşları dünya savaş tarihinin kilometre taşlarından biri. Dünya tarihinin en büyük ve eşsiz savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşları’nda zaferide kahraman askerimizin inancı ve vatan sevgisi getirdi. Aldığı emirleri yerine getirmek uğruna canını hiçe sayarak feda eden ecdadımızı minnet ve rahmetle anarken sözü dönemin önemli isimlerinin açıklamalarına bırakalım:

 -“Türk korkmaz, korkutur. Bir şey istemez. İstediği zaman da almadan elini çekmez. Barışta kuzu gibidir. Fakat savaşta aslan kesilir. Her Türk kendini aslan, atını ceylan, düşmanını av sayar.(İbn-i Eşres)

-Türkler yalancı olmadıkları gibi ikiyüzlü de değildir. Savaşta şerefle ölmeyi, şerefsizce yaşamaya tercih ederler. Ustalıkla kullandıkları kılıcı ile yendiği milletlerin dönüp yarasını saran bir millet varsa o da Türklerdir. Aralarında yaşayan fakat itikatsız tanıdıkları milletleri engizisyonda yakmadılar.(Lord Byron)

-“Çanakkale’de Muaffak olamadık. Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret, cesaret ve kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet girmedim.( Sir Culyen S. Korbet)

Mustafa Kemal Atatürk: “Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evladımız olmuşlardır.”

Avustralya Genel Valisi Lord Casey: “Biz Çanakkale yarımadasından Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlıkla ayrıldık.”

Mareşal Otto Liman Von Sanders: “Çanakkale’yi bir asker olarak anlatmak imkânsızdır. Çelikten, manevi kudretten, vatan aşkından bir insan yapısın e demektir? Bu sualin cevabı, işte bu gösterişsiz, mütevekkil ve sessiz, Anadolu çocuğunun kendisiydi.”

İngiltere Bahriye Nazırı ve Başbakanı Winston Churchill“İnanmak istemiyorum. Fakat gerçek. Türk savunması önünde müttefikler armadası mağlup olmuştur.”

İngiliz General Sir Hamilton: “…Evet, insan ruhunu yenmek mümkün olmuyor. Dünyada hiçbir ordu bu kadar sürekli ayakta kalamaz. Çok mükemmel komuta edilen ve cesaretle dövüşen Türk ordusuna karşı savaşıyoruz.”

ROBERT BROCKUN YAZISI

 …-Hurraa!

Bu inanılamayacak kadar güzel bir şey!

Talihimizin bize bu kadar yardım edeceğini hiç sanmıyordum. Haydi gidiyoruz!...

Galata kulesi 15 pusluk toplarımızla yerle bir edilecektir. Deniz kana boyanıp leş gibi olacaktır. Ayasofya’nın mozaiklerini, halılarını, ikonalarını yağma edeceğiz!

Türk lokumları(kadınları)benim olacak!

İnanamıyorum ki, bir devrin kapanışına şahit olacağım!

Tanrım, hayatımda bu kadar mesut olmamıştım! Sırf bir tarafa akan bir ırmak gibi çocukluğumdan beri içimdeki bu arzunun İstanbul’a gidecek askerlerin arasında bulunmak hevesinin varlığını şimdi daha iyi anlıyorum.

Kaynak:(Asker–Yönetici-İnsan T.C.Genelkurmay Başkanlığı K.K.Komutanlığı Ankara–1995 Sayfa.56)

General Jean Hamilton’un Avrupa basınına verdiği demeç:

Savaş gemilerimizin Marmara’ya girmesiyle birkaç saat içinde İstanbul, ya teslim olacak, ya isyan çıkacak, ya da derhal boşaltılacaktır. İstanbul’un deniz ve demir yolları kesilip birbiri içine girmiş köhne evlerde oturanların tepelerine donanmanın toplarından birkaç mermi yağınca neler hissedeceklerini bir düşünün!

Uygun bir rüzgâr çıkarsa; bu günah yuvası, kıvrılan alev sütunları içinde SODOM ve GOMARE gibi yok olacaktır.

Çanakkale savaşı kumandanı General Jean Hamilton'un meşhur sözü: “Türkleri Allah'larından ayırabilmek için daha başka ne yapılabilir ki? Biz Türklerle değil, Onların Allahları ile harp ettik.!”