Cumhurbaşkanı Erdoğan Papa ile görüştü Cumhurbaşkanı Erdoğan Papa ile görüştü

Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki Donanma Komutanlığı'na bağlı Gölcük Tersane Komutanlığı'nda gerçekleştirilen, 'Pirireis'in havuza indirilmesi ve 'Seydi Ali Reis'in ilk kaynak törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, "Havuza çekilecek denizaltımızın inşası 4 yıl önce başladı. İnşallah 2020 yılında hizmete girmiş olacak. 'Hızır Reis', 'Murat Reis' ve 'Aydın Reis'in ilk kaynakları yapılmış, inşaat sürecine geçilmiştir. Bugün 'Seydi Ali Reis'in kaynak törenini gerçekleştiriyoruz. 2020 yılından itibaren her yıl bir denizaltımız daha denize girecektir. Denizaltılarımızın şimdiden ülkemize, milletimize, ordumuza, denizcilerimize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu. 

İNSANLIK İÇİN GECİKMİŞ HAK 
Hedefin, 'Milli Denizaltı Projesi'ni hayata geçirmek olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Anadolu'yu merkez aldığınızda Baltık ülkeleri, Çin'e, Kuzey Afrika topraklarına, Cebeli Tarık'a kadar her yerde izimiz vardır. 'Attığımız her adımda bize burada ne işiniz var?' diye soruyorlar. Asıl sorulması gereken soru; 'Biz bunca yıldır neden orada yokuz?' olmalıdır, başını belaya sokma değildir. Tam tersine tüm insanlık için gecikmiş bir hak temsili içindeyiz. Suriye, Doğu Akdeniz'de izlediğimiz politika aynıdır. Libya ile yürüttüğümüz çerçeveler de bu konudadır." Artık suskun politika sürdürme lükslerinin olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: "Yunanistan ve onu destekleyen ülkeler uzun süredir Türkiye'yi denize adım atamaz hale getirme hazırlıkları içindeydi. İsrail'in de benzer çabalar içinde olduğunu biliyoruz. Bizim durduk yere maraza çıkarmak gibi bir niyetimiz yoktur. Bıçak gırtlağa dayanana kadar sükunetten taviz vermedik. Artık suskun politikayı sürdürme lüksümüz yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Libya'dan vazgeçerse denize girecek, kıyı, olta atacak vaziyet bırakmayacaklar. Karşıdakilerin ahlak diye bir derdi bulunmuyor. Türkiye'ye, milletine karşı öyle bir kinleri var ki dünyadan kökümüzü kazıyacaklar. Ülkemiz bu tür sinsi, açık saldırılara karşı kendi hakkını, hukukunu, çıkarlarını koruyabilecek güce sahiptir. Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye'nin balıkçılıkta yüzde 1 hakkına elbette razı olmayacağız. Hidrokarbon aranmasından dışlanmış bir Türkiye'ye rıza göstermemizi kimse bizden beklemesin. Ege'de hazırladıkları projeye Türkiye'nin haklarına göz dikenler, meydanı boş olmadığını bilmelidirler. Gerek kıta sahanlığı ve deniz yetki alanları meselesinde yerleşik uygulamalara karşı hiçbir adımımız yoktur. Libya ile 10 yıl önce ilk adımları attık. Dönemin Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile harita üzerinde konuşup, anlaşmaya varmıştık. Deniz yetki alanı çakışması uluslararası mevzuata göre bize bu hakkı veriyor. Bölgedeki karışıklıklar sebebiyle biraz gecikti. 27 Kasım'da yapmış olduğumuz anlaşma ve haritalar üzerinden yürümüş ve neticelenmiştir. Bu anlaşmaların gereklerinin tümünü yerine getireceğiz. Herkesle görüşmeye, konuşmaya, yeni yollarlar bulmaya çalışacağız."
AÇIK KAPILARI YENİDEN KEŞFEDİYORUZ
Türkiye'nin zincirlerini kırdığını görenlerin paniklediğini belirten Erdoğan, "Hiç kimse kıyılara hapsetmek için karşımıza gelmesin. Ege ve Akdeniz'in sahibi bu kıyılara sahip olan ülkelerin tamamıdır. Biz de sonuna kadar tüm imkanlarımızla mücadele etmeye kararlıyız. Son 17 yılda Balkanlar'dan Güney Amerika'ya kadar açılım politikaları hayata geçirdik. Yaptığımız, tarihimizde ve medeniyetimizde var olan açık kapıları yeniden keşfetmektir. Hiçbir yerde kendimizi garip, öteki hissetmedik. Sevinçleri gözlerinden okunan insanlarla yeniden karşılaşan insanların muhabbeti ve hasretiyle karşılaştık. Kiminin zulüm kiminin tehditle yaptığını biz sadece bir selam bir temasla oluşturmayı başardık. Yakın coğrafyamızda bu politikanın sonuçlarını çok daha çarpıcı bir şekilde gördük. Demokraside, ekonomide, altyapıda katettiği bölgesinde ve dünyada gerçekleştirdiği olumlu politikayla Türkiye'nin zincirlerini kırdığını görenler adeta panikledi. Türkiye'yi durdurmak için terör örgütleri de dahil tehditler de dahil tüm yolları denediler. Ama hamdolsun Allah'ın yardımı, milletimizin dirayeti ve desteğiyle önümüze kurulan tuzakları birer birer bozarak hedeflerimize doğru yürümeye devam ediyoruz" dedi. 


Genel Kurul'da, mutabakat muhtırası teklifi görüşüldü. CHP, İYİ Parti ve HDP, teklife karşı çıktı. İYİ Parti grubu adına konuşan Aydın Milletvekili Adnan Sezgin, "Libya’daki iç savaşın barışçı çözümü amacıyla Berlin Konferansı girişimine destek olunmalı, barış süreci desteklenmelidir. Ancak bu mutabakat muhtırası ve iktidar cenahından yapılan açıklamalara bakıldığında adeta bir tezkereye gerek kalmaksızın Libya’ya gönderilecek Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının sevkine hazırlık yapıldığı izlenimi edinilmektedir. Bu millet, Atatürk’ün önderliğinde Sevr’i ilanihaye tasfiye etmiştir. Sevr, bizim için porselen üretimi merkezinden ibarettir. Mevcut koşullar altında biz, İYİ Parti olarak Libya’yla yapılan Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırası’na ulusal çıkarlarımıza atfettiğimiz önem doğrultusunda karşı çıkıyoruz" dedi. (DHA)