AK Parti Sözcüsü, Yasin Aktay, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan ‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Aktay, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Suriye’de PYD ve YPG’ye silah yardımında bulunması hakkında ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in haberi olmadığını söylemesini değerlendiren Aktay, “Amerika Birleşik Devletleri Joe Biden’ın da haberi olmadan yapmış bunu, öyle anlaşıldı. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı ile diyalogları gerçekleşti, ‘Benim haberim yok’ dedi. Kendi istihbarat örgütünün, dış operasyon birimlerinin Suriye’de neler yaptığını Joe Biden’e Sayın Cumhurbaşkanımız anlattı. Joe Biden da ilginç bir şekilde ‘haberim yok’ dedi, Sayın Cumhurbaşkanı da ‘Sizin haberiniz olmayabilir ama sizinkilerin ne yaptığından benim haberim var’ dedi. Burada hem bir ironi var hem de Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülkenin yönetiminde bir koordinasyonsuzluk var gibi bir izlenim verilmeye çalışılıyor belki de bize. Belki de kurumların birbirinden bağımsız çalışabildiği, yönetim ayrı bile olsa Pentagon ayrı çalışır, CIA ayrı çalışır, siyaset ayrı çalışır, bunlar birbirinin işine karışmazlar gibi bir durum. Vaka Amerika’nın Suriye’de çok farklı bir politika izliyor olduğu ve bu politikanın Türkiye’yi rahatsız ediyor olduğudur ve bölgenin barışına da hiçbir katkısı olmamasıdır. Amerika’nın bölge siyaset, bölgenin geleceği için biçtiği vizyon konusunda Türkiye’ye net bir paylaşıma sahip olmadığı aşikar. Biz stratejik ortaklık meselesini zaman zaman tek taraflı olarak fazla ciddiye alıyoruz. Türkiye’nin siyaset dereyi geçene kadar ortaklığı sürdürelim düşüncesinde değiliz biz Amerika ile stratejik ortaklık anlaşması yapmışsak buna sonuna kadar bağı kalıyoruz. Bağlı kalmayı bir etik gereklilik olarak görüyoruz ama Amerika Birleşik Devletleri’nin gündemi belli ki çok daha farklı” şeklinde konuştu.

“Gülen’in iadesi, Türkiye’nin sürekli Amerika’dan talep edeceği bir konu olarak kalacak”
Aktay, Amerika Birleşik Devletleri’nin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’i Türkiye’ye iade etmemesi halinde yaşanabilecek senaryoları ise şöyle anlattı:
“Bu aramıza bir türlü kapanmayan bir dosya olarak, bir türlü kapanmayan bir fasıl olarak kalacak. Bu her iki tarafı da rahatsız eden bir konu olacak. Türkiye’ye karşı sürekli kullandıkları bir Ermeni kozu var. Bunu ona katlayın, Türkiye’nin sürekli Amerika’dan talep edeceği bir konu olarak kalacak. Bizim Amerika Birleşik Devletleri’nden talep edeceğimiz Fetullah Gülen’in kendisi kadar, örgütün üst düzey yönetim kadrolarının orada olması. Aslında sadece beyin takımı değil, bütün kaçanlar oraya gidiyor. Ona yönelik henüz bir talebimiz yok ama o yönde bir talep de oluşacak. Bunlar Türkiye’de bir darbe girişimin içinde fiilen yer almış insanlar. Ondan daha önemli 350 tane okul… Bu yapı Türkiye’de kurduğu okullar gibi orada da 350 tane okulu yönetiyor şu anda. 350 okul üzerinden Amerika Birleşik Devletleri bu yapıya her yıl ortalama 300 milyon dolara yakın para veriyor. Bunu şöyle düşünün El-Kaide terör örgütü Amerika Birleşik Devletleri’nde okul yönetiyor ve Amerika Birleşik Devletleri bu okullara para veriyor. Başka bir ülke de osun Türkiye’de, Mısır’da veya bir Orta Doğu ülkesinde El-Kaide’nin yönettiği okullara oranın devleti para veriyor. Amerika Birleşik Devletleri o okulları terörün finansmanı kapsamına alır.”

 

 

“Bizim partimiz diğer partiler arasında en az FETÖ’cü barındıran partidir”
AK Parti içinde FETÖ mensubu kriptolu vekiller olduğu iddialarına da cevap veren Aktay, “Parti içinde bu temizliği tabi ki yapıyoruz ve o konuda da bir hassasiyetimiz var. Bu konuda şunu söyleyeyim; ‘Bizim partimiz diğer partiler arasında en az FETÖ’cü barındıran partidir.’ Sebebi biz 17, 25 Aralık süreci başladığından beri FETÖ ile mücadelenin merkezi haline geldik. Ana cephesiyiz biz. Hem FETÖ’ye karşı mücadeleyi başlattık, hem de kendi içimizde kongreleri yaptık, bütün il ve ilçe teşkilatlarımızı sıfırdan yeniledik. O esnada en büyük hassasiyetimiz FETÖ’ye bağlılıktı. Milletvekilleri seçimleri yapılmadan önce ilk yaptığımız şey, bir dedikodu bile gelse haber alıyorduk. Zaten ciddi raporlar alıyorduk. Bütün aday adayları hakkında elemeleri yaptık ve milletvekili listesine bir tane bile FETÖ’cünün sızmaması için hassasiyet gösterdik. Delili olan varsa buyursun versin. Biz delillerle hareket ederiz. Delil yoksa bu tür dedikodular parti içinde bir güvensizlik oluşturup partinin işlemez hale gelmesine yönelik ciddi bir operasyon olarak görüyoruz. FETÖ boş durmuyor, FETÖ’nün şeytandan daha fazla oyunu var, onu söyleyeyim. Bu sadece FETÖ’nün oyunu da olmayabilir. Bir yandan FETÖ çalışıyor ama Türkiye’de ve dünyada şeytan FETÖ’den ibaret değildir. Bir FETÖ’yü barındıracak kadar saf, enayi miyiz? 17 Aralık sonrası ilişkilere bakıyoruz biz. Bahsedilen fotoğraflar 17 Aralık öncesine ait şeylermiş. O fotoğraflar gördüğümüzde o milletvekillerimizi tenzih ederiz. O milletvekillerimizin içinde hiçbir tanesinin FETÖ’yle 17 Aralık sonrası oluşan tabloda bir bağ oluşturabileceğine ihtimal dahi vermiyoruz” ifadelerini kullandı.