1640 yılında Bursa’ya geldiğini seyahatnamesine yazan Evliya Çelebi yemyeşil şehrimizi tanımlarken ‘Velhasıl sudan ibarettir Bursa’ diyerek noktayı bence eksik koymuştur.

Bursa şifalı sıcak ve buz gibi soğuk sulardan ibarettir’ demeliydi.

Su yaşam kaynağıdır. Uzay çalışmalarında gezegenlerde ilk aranan madde sudur. Su yoksa yaşam yoktur. Mavi gezegeni yeşil yapan ve milyarlarca insana, hayvana ve bitkiye yurt yapan sudur. Su hayat ve berekettir.

Bir zamanlar mavi gezegenin ve Anadolu’nun en verimli topraklarına sahip olan Bursa, onu hoyratça harcayanlara inat hâlâ ayakta duruyorsa, başında Uludağ gibi bir velinin bulunmasındandır.

Çok değil elli yıl kadar önce Bursa’da içme suyu barajı nedir bilinmezdi. Bursa’da her yerden fışkıran artezyenler şimdi para ile satılan sulardan çok daha kaliteli suları sokak çeşmelerimize ve evlerimize kadar taşırdı.

Bu kadar bereketli topraklar sulu ziraat ve tarım endüstrisi ile gelişeceğine ille de sanayi denilip, montaj sanayinin başkenti olunca geri dönülmez çöküş başladı.

Ova koruma kanunu olan Bursa sürekli göç alınca kanun delik deşik edildi. Hisseli arsa satışları ile ova bitirildi. Önce fabrikalar kuruldu arkasından organize sıfatı eklenerek sanki nitelikli sanayi kuruldu kandırmacası yapıldı.

Önce artezyenler kurutuldu. Ardından pırıl pırıl akan dereler fabrika atıklarının bağlandığı fosseptiğe dönüştürüldü.

Yetmedi! Pompa ile yeraltı suları tüketildi. Yağmurun en güzelinin, karın en beyazının yağdığı Bursa su fakiri bir kente dönüştürüldü.

Buna rağmen hâlâ Uludağ’ın eteklerinden Türkiye’nin en kaliteli içme suyunu bütün ülkeye yetecek kadar şişeleyen kenttir Bursa…

Öte yandan, yine elli sene kadar önce sadece Türkiye’nin değil, Orta Doğu ülkelerinin en gözde kaplıca kentiydi Bursa…

Çocukluğumun ve delikanlılığımın geçtiği Çekirge’de otellere özellikle yaz aylarında bir yıl önceden rezervasyon yapılırdı. Evler birer odalarını pansiyona verir ve para kazanırlardı. Evlerde konaklayanlar Eski Kaplıca, Keçeli, Hüsnü Güzel gibi hamamları kullanarak tedavilerini tamamlarlardı.

Adaklar bile hamam içim adanır ve Çekirge Sultan Hamamı’nın adı adak hamamı olarak bilinir.

Fakir fukara için parasız yıkanacağı eski kaplıca arkasında ve Aşıklar yolunda bekarlar hamamı denilen iki hamamda sıcak sular güldür güldür akardı. Boş kaldığı anlarda kadınlar çamaşır yıkarlardı.

Bunların hepsi tarih oldu ve Bursa su fakiri oldu ama kusuru telli duvaklı gelin etmişler kimse almamış hesabı Bursa sularını kaybettikçe herkes üzülmüş ama kimse çözüm için elini ve dilini oynatmamıştır.

12 Eylül darbesi sonrasında askerler suyu çalmış kimse itiraz etmemiş, ardından emniyet suyu çalmış kimse dur dememiş, bir de eski oteller yeni odalar ekleyince kaplıca suları yetmez olmuş ve kaplıca turizmi adım adım bitirilmiştir.

Bir zamanlar Afyon bozkır olarak bilinirken, Antalya’nın turizmde esamisi okunmazken Bursa turizmin şehzadesiydi ama bugün onlar Bursa’yı fersah fersah geçti ve ortalama 1.67 geceleme ve ülkemizin toplam turizm gelirinin binde 7’sini getiren Bursa’da turizm tam bir yalan rüzgarı olmuştu.

Bursa ile dertlenen bir insan olarak neler yapılması gerektiğini her platformda anlatmaya çalıştım.

Bugün derdim yeniden depreştiyse umutsuzluktan değil, BŞB JEOTERMAL A.Ş.’nin Bursa’nın suyuna yine Evliya Çelebi ruhu ile bakmasından kaynaklanmaktadır.

Bursa’da bitirilen kaplıca suyu sondajlarla çoğaltılarak otellerin kullanımına sunulmuştur. Bu sayede marka oteller Bursa’da hızla ve artarak çoğalmaktadırlar. Eski ve geçmişten hak sahibi olan otellerimizin büyük düşünme zamanı gelmiştir. Kaplıca turizmi kurnalardan iplik gibi akan sular ile gelişmez. Onlar için tanımlanan ayrıcalıkla sularını artırma yoluna gitmedirler.

Kaplıca turizmi Sirkeci Otelleri mantığı ile oda kahvaltı şeklinde yapılamaz. Yarım pansiyon paket seçeneklerin geliştirilmesi şarttır.

Turist sizin verdiklerinizle değil, kendine sağlanan ayrıcalıklar ile mutlu olur. Onları Bursa’yı tanıtan destinasyonları gezdirerek ve ne istediklerini bularak mutlu edersiniz.

Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu

Ulucami gölgesinde bir çay bir simit ile turizm geliri artmaz ve bir yere varamaz.

Kaplıca termal bölgesi ilan edilen Tabakhaneler bölgesine ciddi yatırım için yabancı yatırımcılarla görüşmelerin sürdüğünü biliyorum.

JEOTERMAL A.Ş.’nin iştiraklerinden olan Muradiye Su üzerinde yapılan çeşitli manipülasyonları aşmış ve bugün çok ciddi kalitesiyle 32 ilde ve özellikle turizm bölgelerinde tercih edilen bir su olmuş ve yakın bölgesine istihdam ve nakliye desteği vererek katma değer yaratmıştır.

Suyun bittiği gün hayat biter ama Bursa’da su da hayat da bitmeyecektir ve inançlı insanlarla bir zamanlar Bursa sudan ‘ibaretti’ cümlesini yeniden ‘ibarettir’ olarak noktalayacaktır.

Bursa’nın her şeye rağmen mavi gezegenin yeşil cenneti olmaya devam edeceğine inancım sürüyor.

Bana bir çay içimi sohbetimizde bunları düşündüren JEOTERMAL A.Ş. Genel Müdürü Doğan Kaçar’a teşekkür ederim.