Sevinç ÇELEBİ

Sedat Karataş yaşadığı tüm kırgınlık ve hayal kırıklıklarını, Bursaspor’dan nasıl ve neden ihraç edildiğini samimi bir şekilde bizimle paylaştı… İşte bu çok özel ve de çarpıcı açıklamalarla dolu röportaj…

Sedat Karataş kimdir?

Öncelikle sizi tanımaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Çünkü bu şehrin ve ülkenin başta sizin gibi doğru haberleri yapan gazetecilerimize, muhabirlerimize ve de medya alanlarında görev alan tüm değerli insanlarımıza her zaman çok ihtiyacı var. Dolayısıyla bu röportaj vesilesiyle doğru haber yapan tüm gazetecilere ve medya kuruluşlarına çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bilinmesini isterim ki bu cümleleri asla nezaket icabı söylemiyorum. Aksine gerçek ve de yalın düşüncelerimdir… Bunu belirtme ihtiyacı duyuyorum çünkü günümüzde kurulan cümleler ve sergilenen davranışlar bile artık ne yazık ki karşısında bulunan kişilerin mevki makamına ve de beklentilere göre şekillenebiliyor… Yazık!

HER ŞEYDEN ÖNCE İNSAN

Sedat Karataş’ın kim olduğuna gelince… Her şeyden önce insan. Sonra iyi bir eş ve iyi bir baba. TUYAP Karataş İnşaatının sahibi ve de Bursaspor sevdalısı birisi… Kısacası olmazsa olmazımdır Bursaspor!

KREDİYLE VAR OLMADIM

1973 Erzurum doğumlu olup, 1984 yılında Erzurum’dan Bursa’ya göç ettim. 35 yıldır Bursa’dayım, Bursa’lıyım, Bursasporluyum. Birçok alanda ticaret yaptım. Mobilyacılık, kuyumculuk, hayvancılık ve inşaat sektöründe yer aldım. Hayatı daha iyi analiz etmek için hemen hemen her alanda çalıştım. Yaklaşık 3,5 yıl önce TÜYAP Karataş İnşaatı kurdum. 31 yıldır ticari hayatıma aktif olarak devam etmekteyim. Bir çok başarılara imza attım, iş yaşamım boyunca hiç bir zaman bir bankanın kredisine gerek duymadan öz kaynaklarımla var olma mücadelesi verdim ve vermeye de devam edeceğim.

SPOR DENİLİNCE AKLA BURSASPOR GELMELİ

Spor konusunda da çocukluğumdan beri en büyük hobim spor olduğundan, nasıl ki Türkiye’de kış denilince akıllara Uludağ geliyorsa, neden spor denilince bir de Bursaspor gelmesin düşüncesi yıllarca beynimi kemirdi durdu… Çünkü Bursa çok güzel olmanın dışında, spor şehri olabilme özelliğine de sahip bir şehir. Ancak Bursa, şehir yöneticileriyle ve de Bursaspor yönetimiyle, futbolcularıyla ve taraftarıyla bütün olabiliyorsa daha da güzelleşen bir şehir. Eğer şehir de takım da doğru yönetilmiyorsa var olan güzellik dahi yok olur.

Peki, bunun için ne yapılması gerekli?

Güzel ekiplerin, güzel STK’ların, Bursa Sanayi ve Ticaret Odası’nın (BTSO) değerli iş adamları ve tüm sanayici arkadaşlarımızın hepsi, bu kurumun çatısının altında belirli kişi ve kişilerle birleşip Bursaspor’u hak ettiği yerlere getirmesi lazım. Eğer Bursa şehri bir gün sporuyla, spor alanıyla belirli isimler elde ederse, Bursaspor’un adı belirli iş adamların iş alanlarına da yansımış olur.

KADERİ MİDİR NEDİR BİLMEM AMA…

Örneğin; Gaziantepspor’un güçlü olduğu dönemlerde herkes Gaziantep’i biliyor ve de önemsiyordu. Ancak Gaziantepspor ne zaman ki 2. Lige düştü, bırakın Gaziantepspor’u, Gaziantep şehrini bile artık kimse umursamıyor, dillendirmiyor… Yani demek istediğim şu ki; Bursa çok güzel ve muazzam bir şehir, lakin Bursa şehrinin spor alanındaki yönetimleri… artık Bursaspor’un kaderi midir nedir bilmiyorum, fakat rahmetli İbrahim Yazıcı’nın dışında Bursaspor’a kim geldiyse olması gereken faydayı görmedi… Kimse bir taşına üstüne bir taş daha koymadı, aksine hep kulübü borçlandırdı durdu…

BU ŞEHRE REVA MI BU?

Ve bu gidişle balon misali patlaması da yakındır… Çünkü her balonun ebatı vardır ve de bir yere kadar şişirilmeye müsaittir! Özetle; Bursaspor’da, borçlar sürekli biriktikçe ve de dağ yığınına dönüştükçe önce icralık sonra da yok olur… Nasıl mı? 2. Lige düşer, güvenini, değerini kaybeder ve yavaşça tarihten dahi gider. Peki Bursa’ya, vefakar, cefakar taraftara reva mı bu?

Sedat Karataş’ın Bursaspor sevdası nasıl başladı?

Az önce de dediğim gibi çocukluğumdan beri futbol sevdalısıydım. Futbola Bursaspor’un amatör kulüplerinde oynayarak başladım. Çocukluğumdan bu yana Yeşil-Beyaz renklere büyük bir aşkla bağlı kaldım. Bursaspor’a karşı hep farklı bir sevdam, tutkum ve hayallerim vardı…

O zaman tam yeri gelmişken sorayım. Bursaspor’a başkan adayı olmaya ne zaman karar verdiniz?

Belki bir çok kişiye ilginç gelecek ancak gerçek şu ki, Bursaspor’a Başkan adayı olma fikri, beynimde henüz futbol oynadığım yıllarda netleşti. Futbol oynadığım dönemde Bursaspor’a başkan olmak en büyük hayalimdi çünkü. Ve bende bir gün bu hayalimi gerçekleştirme kararı aldım. Derken; özellikle son üç yılda yaşanan başarısızlıkları ve Bursaspor’un içler acısı durumunu ve halini gördükçe, kendime bir hatırlatma yaptım ve “Sedat Karataş, bir zamanlar başkan olma kararını gerçekleştirme ve de uygulama vaktidir” dedim ve işte tam da bu düşüncelerle Bursaspor kulübünün yönetimine ve camiasında yer almayı kendime hedef belirledim.

ADAYLIĞIMI AÇIKLADIM

Ne yazık ki yıllardır (özellikle de son 3 yıl) apaçık ortadadır ki, Bursa şehri, Bursaspor’dan özlenen futbolu görememektedir. Ve Bursaspor’u o eski günlerine döndürebilmek için maddi-manevi olarak Bursaspor’un Kulüp Başkanlığına aday olduğumu geçen sene açıkladım.

KARALANDIM

Ancak gelin görün ki, adaylığımı açıkladığım günden beri, başıma gelmeyen kalmadı. Bazı kişiler sosyal medya üzerinden şahsıma yakışmayan karalama kampanyaları başlattı. Ve başlatılan bu karalama kampanyalarında şahsımla ilgi ve alakası olmayan bir takım iftiralarda bulunuldu. Örneğin; Türkiye’mizin güzide takımlarından birisi olan Beşiktaş Kulübünün Avrupa maçında, Türkiye turu geçtiği için ailece kutlamalara katıldım ve Türkiye’nin tek kalp olarak attığı o gecede gemide Beşiktaş bayrağıyla fotoğraf çekildim. Ve burada çekilen resimler sosyal medya üzerinden servis edildi…

YAPTIĞIM YANLIŞ DEĞİL

Bursaspor'dan adaylık açıklaması Bursaspor'dan adaylık açıklaması

Olsun varsın. Ben ne o gün, ne de bugün yaptığımı yanlış bulmadım, bulmuyorum da. Bugün Beşiktaş ve ya başka bir Türk takımı tur atlasa yine o bayrağı dalgalandırırım. Çünkü söz konusu Türkiye ise o an hangi takımın olduğunun benim için hiçbir önemi yoktur. Bu takım hangisi? Beşiktaş, Bursaspor, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor benim için fark etmiyor, edemez. Dolayısıyla o gece tıpkı milyonlarca kişi gibi ben de Beşiktaşlı değil, sadece Türkiyeliydim…  

FARKINDAYDIM

Tabii ki tüm bunlar beni sadece çıktığım başkanlık yolundan alıkoymak amacına yapılmış çirkin ve ucuz hareketlerdi. Ve son olarak Sedat Karataş olarak şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum; “Bir değeri yok etmek kolaydır her daim, zor olan kazanmaktır.” Dolayısıyla bizi tanıyanlar iyi bilir. Şahsım ve yol arkadaşlarım Bursaspor için bizler aslında bir değeriz. Elbirliğiyle Bursaspor’u bu mali krizden kurtaracak bir varsa o da ben ve ekibimdir.

YALNIZ DEĞİLİM

Ve gün, Bursaspor için el ele verme günüdür. Erzurum’da dünyaya gelmiş birisi olarak, doğduğum şehre elbette ki saygım sonsuz. Ancak doyduğum şehre de vefa hizmetlerim tabi ki olacaktır. Kaldı ki Bursaspor hiç kimsenin Bursaspor’u değil, Bursa’da ne kadar yaşayan insan varsa onlarındır. Bende işte tam da bu insanlar için, Bursaspor’a gönül vermiş, sahiplenmiş kişilerle bu yola çıktım. Özetle; Yalnız değilim.

ALİ AY’A SAYGIM VAR

Şu anki Kulüp Başkanı Ali Ay’ın kişiliğine, insanlığına, karakterine ve işadamlığı duruşuna sözüm yok. Aksine saygım çok. Fakat iş adamlığı farklı, kulüp başkanlığı, yöneticilik farklıdır… Bursaspor’da Ali Bey’i tamamlamayan da mevcut yönetimi ve ekibidir. Şahsım olarak mevcut yönetimimle Bursaspor’un şu anki haliyle de yanındayım. Ama Bursaspor yalnızlığa itilirse, bilsinler ki, bu kulüp yalnız ve sahipsiz değildir. İşte o zaman ben ve ekibim devreye girer… 

BAŞKANLIĞA TALİBİM

Sözün özü; Bursaspor için, hizmet için her zaman hazır ve de nazırız. Ve de bu dakika itibariyle, beni asılsız haberlerle ve yargılamalarla, boş iddialarla karalamaya çalışmış, ihraç ettirmiş, karalamaya çalışacak olanları, adalete teslim edeceğimi bildirir, Bursaspor’un başkanlığına, borçsuz ve de başarılı bir takım oluşturma sözünü de vererek talibim.

GELİN ET TIRNAK OLALIM

Taraftardan da bir ricam var. Gelin et tırnak olalım. Bu taraftar veya oyuncu değil aslında herkes için geçerli bir durum. Çünkü bizler bir aileyiz dolayısıyla aile içinde yapılması gereken neyse onu yapmak zorundayız. Taraftar ve yönetici konuşmayıp birbirinden kaçıyorsa hiçbir şey elde edilmez ve başarı da gelmez. Haliyle sorunlara her zaman için çözüm odaklı yaklaşılacaktır.